Title of a News Article

Lice'de ki Uyuşturucu bahşişini yorumladı...

Lice'de ki Uyuşturucu bahşişini yorumladı...
banner206

 Ak Parti Şanlıurfa eski
Milletvekili Karatay Üniversitesi öğretim üyesi, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Rektörü adayı Prof. Dr Mazhar Bağlı Star gazetesinin bugün ki sayısı da Uyuşturucu kaçakçılığı PKK’nın bahşişi başlıklı yazısı da önemli tespitlerde bulundu. İşte O yazı...

 
Rönesans, Reform ve Aydınlanma’nın arkasından gelen Sanayi Devrimi... Yeni dünya eski kabuğunu değiştirirken onun yüzünü ve işleyişini bu kavramlar belirledi. Ulusçuluk, sömürgecilik, milliyetçilik ve ideolojik kamplaşmalar bahsi geçen kavramların birer türevi olarak yeni dünyanın yeni insanlarına servis edildi. İmparatorluklar dönemini büyük bir vefasızlık ile kovalayan insanlar büyük ideallerin sert hedeflerini kendine put olarak kabul etmişti bile. I. Cihan Harbi’nin başlangıcında sansasyonel ve hedef açısından dramatik bir hareket tarzı ile yapılan eylem ile kitleler yeni bir şiddet tarzı olan ‘terör’ün, yani eskideki eşkıyalığın, siyaseti nasıl yönlendirmeye alet edilebileceği ile yakından tanıştı.

Geleneksel dönemlerdeki çeteciliğin ve eşkıyalığın sanıldığından çok daha büyük siyasi etkisinin olduğunun fark edilmesi ile ‘terör’ giderek milletlerin gündemine çok daha fazla girmeye başladı. Ama her zaman işin arkasında bir üst aklın olduğu gerçeği bahse konu edildi.

Belki bugünlerde konu fazlasıyla gündemde olduğundan dolayı da terörü organize eden üst akıl ile ilgili ‘hakikat’ kolayca buharlaşıyor. Fakat bugün dünyanın şahit olduğu terörü, küresel sistemin içerdiği haksızlıklara tahammül edemeyen hakkaniyetli insanların başkaldırısı olarak görmek son derece eksik bir okuma olur. Aksine işin biraz daha derinine indiğimizde bugün var olan terörün son derece örgütlü bir küresel sistemin parçası olduğu da kolayca fark edilebilir.

11 Eylül saldırısı ile Afganistan’ın ve Irak’ın işgali arasındaki stratejik ilişki sanıyorum bir sır değildir. Ya da terör örgütü PKK’nın desteklenmesi ve aynı zamanda meşrulaştırılması ile DAEŞ’in vahşi cinayetleri de birbirinden tamamen bağımsız değildir. Dahası PKK terör örgütünün Türkiye Cumhuriyeti devletinin terörle mücadele hakkını ve meşruiyetini bir başka terör örgütü ile ilişkilendirdiği bir algı operasyonu ile yok etme ‘eylemselliğini’ tek başına gerçekleştirdiğini söyleyemeyiz herhalde.

Vandallığın sistematize edilmiş, yeniden isimlendirilmiş hali olan terör, yeni dünya düzenini kurgulayan senaristlerin ‘dışarıdakiler’ olarak adlandırıldığı insanların ellerine korku ve şiddet silahını vererek sistemlerine ve kendilerine garip bir şekilde sadakat sağlatacak bir mekanizmaya olarak üretildi. Kabul etmek gerek ki bu şeytani bir zekanın ürünüdür.

I. Cihan Harbi ve akabinde gelişen olaylar klasik dönemin son imparatorluğu olan Osmanlı’yı tarih sahnesinden silerken Osmanlı’nın çekildiği alanları nasıl köleleştirebileceğinin hesabının bütün sağlaması dikkat çekici bir şekilde terör ile yapıldı. 20. yüzyılın kısa tarihinin tüm sonuçları bu okumayı gerektirir ve bunun için de akademisyen olmaya gerek yoktur.

Bölge değerlerinden uzak

Şeytani zekanın en başarılı işi ise Anadolu’nun doğusuna yedirdiği elmadır. PKK bütün bu kurmaca zihnin ürettiği ve Anadolu’daki tüm halkların kovulduğu tarih ve bilinç cennetinden sonra düştüğümüz cehalet ve şiddet cehenneminin kısaltılmasıdır. PKK kurulduğu ya da kurdurulduğu günden beri “kendi halkına” sunduğu ideolojik parametreler ile hiç gündeme gelmedi. Bölge insanının değerleri ile de ilgili olmadı. İlgi çekici renklerle belirlediği dövizlere yazdırdığı sloganlarının dışında PKK neyi hedeflediğini kimseye deklare etmedi, hatta kendi kendilerine bile söylemedi.

60’ların rüzgarında büyüyen ve ekonomik sisteme boyun eğen sosyalist bıçkınlığını dahi göremedik mazisinde. Kurulduğu günden bu tarafa atanmış politikacılarının dışında siyaset üretme çabasına da rastlamadık. Örgütün vazifelendirmediği hiçbir öncü aktörün var olmaması bu hareketin nasıl bir mühendislik projesi olduğunun en bariz göstergesidir. Nasıl bir özgürlük hareketidir ki uğruna savaştığı insanların bir kısmı ona karşı gönüllü olarak silahlı mücadele edebiliyor? Örgütün ölüm ve kan ile büyüttüğü ejderhasının ateşi sadece ama sadece o coğrafyayı kül etti.

Peki ama neden?

Çünkü PKK başta söylediğimiz parametrelerin ektiği tohumlardan yetişmiş ve halihazırda da onlar için iyi iş gören gayrimeşru bir veledtir. Uğruna savaştığını iddia ettiği insanlarla kurduğu iletişim bile kan-katliam üzerinden gerçekleşmektedir. Caniliğinin asıl sebebi, örgütün var olmasını ve büyümesini sağlayan esas referansın toplumsal iç dinamikler değil de ideolojik fanteziler ve bahsi geçen şeytani zeka olmasıdır.

Örgüt, kendisini hep “ilke sahibi” bir organizasyon olarak gösterip bu defosunu kapatmak istedi. Çünkü doğal dinamiklere dayalı olmadan bir oluşumun toplumu dönüştürecek bir güce kavuşması pek mümkün değildir. Örgütün bana göre en büyük başarılarından birisi de “uyuşturucu kaçakçılığı” ve “bebek katili” olmasını Kürt meselesi üzerinden maskeleyebilmesidir. Örgütün esas gücü, haksızlığa uğrayan bir kitleye sırtını dayamış olması değil, sahip olduğu eylem potansiyeli ve propaganda gücüdür.

Bu iki konu, bebek katli ve uyuşturucu ticareti, onun varlığının dayandığı akla da işaret eder esasında. Bu akıl bilinmesin diye örgüt en çok bu yönde kendisine yöneltilen ithamlara sert tepki gösterir. Dikkat edilirse Öcalan gerek yakalandığında gerekse de İmralı görüşme notlarında, kendilerinin bebek katili olmadığını ve uyuşturucu ticaretine ahlaken asla onay vermediklerini çok ısrarla ve sıklıkla dile getirir. Ülkede var olan demokrasi açığı veya Kürt meselesi örgüt için yapılacak olan tahribatlar için her zaman bir perdeleme görevi görmüştür.

Sadakatin karşılığı

Ezcümle PKK, başta İslam dini ve inancı olmak üzere Orta Doğu halkları ve coğrafyası, Kürtler ve Türkiye’nin düşmanı bir örgüttür. Bu düşmanlığı yürütebilmesi için muhtaç olduğu gelir uyuşturucu kaçakçılığındadır. İlginç olan durum bence otoritenin olmadığı yerde yeni sistemin arızalarından faydalanıp eski tip eşkıyalığın yerine afili bir isimle kendilerine gerilla diyen insanların iplerini elinde tutan kurgucularına büyük bir sadakatle hizmet etmeleridir. Peki, bu sadakatin bir karşılığı olmayacak mıdır? Elbette olacaktır. Yetiştirildiği yer itibari ile 80’lerin başından beri teröre bulaştırılmış Afgan ve Pakistan coğrafyasından sonra, yetişen ürününün Batı’ya aktarılmasında önemli bir istasyon olan bölgede, tüm uyuşturucunun kontrolü ve neması bu sadakatin dolgun bahşişidir. PKK kendisini var etmek için aldığı bu bahşiş ile varlığını sürdürmektedir.

Güncelleme Tarihi: 04 Temmuz 2016, 03:32
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner195