Öncelikle eritme ocağında eritilen külçe ve bozuk altınlar, kalıplara dökülüyor. Daha sonra presten geçirilen altının üzerinde, dokuma, onarım ve şekil verme yapılıyor. Tezgahlarda incelikle dokunup, parlatma işleminden geçirilen altın, kullanıma hazır hale geliyor. Şanlıurfa’daki geleneksel altın takıların hepsinin birer el emeği, göz nuru olduğunu belirten Celal Kılıç, 33 yıldır altın sanatıyla uğraştığını söyledi. Külçe ve bozuk altından geleneksel altın takılar üreten Kılıç, “Bu işe 1982'de ilk olarak çırak olarak başladık.

Daha sonra 1992 yılında kendi iş yerimizi açıp imalat sektöründe yerimizi aldık. Ürünlerimiz arasında en önemlisi Urfa’nın olmazsa olmazlarından akıtma ön plandadır. Akıtmanın yanında ayrıca fren bağı Urfa’nın kültürünü en güzel yansıtan ürünlerdir. Her evlenen genç bizden bir akıtma ve bir fren bağı muhakkak alır. Bu işteki amacımız öncelikle Urfa kültürümüzü en güzel şekilde dışarıya tanıtıp, çok zengin olan kültürü ön plana çıkarmaya çalıştık.

Bunlar için bazı kataloglar yaptık, fuarlara katılıyoruz, defileler yaptık, Urfa’nın bu altın yönünü de ön plana çıkarmaya çalıştık" dedi. Bozuk altınlarının onarılması için altın atölyelerine gelen vatandaşlar ise yapılan işçilikten oldukça memnun.