Title of a News Article

Göbeklitepe'de neler oluyor!...

Yaşamını yitiren Göbeklitepe kazı başkanı Klaus Schmidt'in eşi Çiğdem Köksal, Göbeklitepe'nin bir takım kişiler tarafından rant oyuncağı olduğunu anlattı.

Göbeklitepe'de neler oluyor!...
banner206

Şanlıurfa'da tarihteki en eski ve en büyük ibadet merkezi olarak bilinen Göbeklitepe'de kazının başladığı 1995'ten beri başkanlığını yürüten Alman arkeolog Klaus Schmidt'in eşi Çiğdem Köksal Schmidt, "Şimdiye kadar depodaki eserlerin yarısını çizmiş, belgelemiş, yayın konusunda önemli adımlar atmış olacaktık ama Göbeklitepe iki senedir 'ben, ben' diyenlerin elinde rant oyuncağı haline geldi" dedi.

 

Kazının başladığı 1995’ten beri başkanlığını yürüten, Göbeklitepe deyince akla ilk gelen isim Alman arkeolog Klaus Schmidt, 2014’te ani bir kalp kriziyle hayatını kaybetmişti.

Cumhuriyet'ten Pınar Öğünç'e konuşan Klaus Schmidt’in eşi Çiğdem Köksal Schmidt, 20 yıl yer aldığı kazıdaki ekipten uzaklaştırılması, Şanlıurfa Müze Müdürü Müslüm Ercan’ın yeni kazı başkanı olması ve ardından son dönemde Ercan’ın FETÖ/PDY soruşturması kapsamında açığa alınması sürecini anlattı.

 

'HER ŞEYİ YAPTILAR OLMADI, ARTIK ÖLMEMİ BEKLİYORLAR VE UMUYORLAR'

Çiğdem Köksal Schmidt, 2006 yılından sonra Göbeklitepe'nin tanınmaya başlamasının ardından, kendilerini üzen davranışların Klaus Schmidt'e Bakanlar Kurulu kararı ile kazı başkanlığı verilmek üzereyken arttığını söyledi.

Kazı başkanlığını almak isteyenler olduğunu, her kazı sezonu öncesi basında 'Niye Almanlar yapıyor, Türkler yapsın' tarzında 'ısmarlama' haberlerin çıktığını belirten Çiğdem Köksal Schmidt, son olarak 2014'te o zamanki müze müdürünün yaptıkları sayesinde kırgın ayrıldıklarını ve eşinin bu yüzden 'Her şeyi yaptılar olmadı, artık ölmemi bekliyorlar ve umuyorlar' dediğini söyledi.

 

ÇİĞDEM KÖKSAL SCHMİDT'İN DİĞER AÇIKLAMALARININ BİR BÖLÜMÜ ŞÖYLE:

Kolay telaffuz ediliyor ama Göbeklitepe’de 20 yılınız geçmiş. Bu aynı işyerinde 20 yıl çalışmak gibi bile değil. Başka türlü bir mücadelesi, keşfi, tatmini var sanki, öyle miydi?

Göbeklitepe çok farklı bir yer, Klaus çok farklı bir araştırmacıydı. Ben ve diğer yakın araştırma asistanları ona bu yolda eşlik ediyorduk ve harika bir yolculuktu. Klaus’u tepede oradan oraya sakin, düşüne düşüne yürürken görmüş olanlar bilirler, onun Göbeklitepe’yle bağı da başkaydı.

 

'ÖNEMLİ ADIMLAR ATMIŞ OLACAKTIK'

Göbeklitepe’yle bağınız kesilmiş, bu uygarlığa ait 12 bin yıllık bir hazine birden içinden 'FETÖ' geçen başlıklarla son derece güncel bir davanın gölgesinde anılır olmuş, nasıl bir duygu hali yaşıyorsunuz son günlerde?

Çok üzgünüm! Kendi üzüntümün de ötesinde, olan Göbeklitepe’ye oluyor. Şimdiye kadar depodaki eserlerin yarısını çizmiş, belgelemiş, yayın konusunda önemli adımlar atmış olacaktık ama Göbeklitepe iki senedir “ben, ben” diyenlerin elinde rant oyuncağı haline geldi. 

İnsanlık tarihi hakkında bildiklerimizi yeniden düşünmemizi sağlayacak, yerleşik tarih anlayışını ve bilgilerini değiştirip, dinler tarihini sorgulatacak, bir kısmımızın varlığından haberi dahi olmadı...

 

Eşinizin ani kaybının ardından neler yaşandı ve nihayetinde ekipten çıkarıldınız?

İlk haftalar, aylar hiçbir şeyi idrak edemeyerek geçti. Berlin’de Alman Arkeoloji Enstitüsü’ndeki işime üç hafta sonra döndüğümde, bana ilk söyledikleri Ankara’yla kesinlikle hiçbir yazışma ve görüşmeye karışmamı istemedikleri, Göbeklitepe’yle ilgili hiçbir beyan, röportaj, bilgi vs. vermeyeceğim oldu. Birkaç ay sonra eşimin adına düzenlenen toplantılarda konuşmacı olarak davet edilmeye başladım. Kendimi toparlayıp onun anısını yaşatmak, yaptığı çalışmaları anlatmak için gitmek istedim. İlk konuşmayı yapmamdan birkaç saat önce arayıp “Yeni kazı başkanı kendi izni olmadan hiçbir toplantıya katılamayacağını söylüyor” dediler, iptal etmemi istediler. Yeni kazı yönetiminin etkisi ve arzusuyla bu davranışlar tekrarlandı. Sosyal medyada Göbeklitepe’yle ilgili yazdığım her satır sonrası çalıştığım kurum aranıp şikâyet ediliyordum, sanki Göbeklitepe’yle ilgili düşüncelerime sansür uygulayabileceklermiş gibi davranıyorlardı. Bu yıl ilkbaharda kendimi hazır hissedince Göbeklitepe’de çalışmak için ayrıntılı bir çalışma programı yaptım, başvurdum. Ekip listesi geldiğinde bir tek benim adım yoktu. Sonrasında ayrı bir başvuruyla uğraştım ama her şeyin çirkinleşmeye devam edeceğini görünce bıraktım.

 

Uzaklaştırılmanızın tek bir kişinin tasarrufu olduğunu mu düşünüyorsunuz? Siz eş sıfatıyla orada değildiniz, neden oraya yıllarca emek vermiş birinin ekipten çıkarılması uygun görüldü?

Yazılı ya da sözlü herhangi bir neden gösterilmedi. Sonuçta birlikte çalışmak için kimse kimseyi çok sevmek zorunda değil. Şahsi ve keyfi değerlendirmelerle yapacağım işin kalitesini, yeterliliğimi düşünerek hareket etmediler.

 

Yeni kazı başkanı Müslüm Ercan’ın darbe girişimi sonrası yaşanan tasfiye sürecinde açığa alındığını duyduğunuzda “Ben onu insanlıktan açığa aldım çoktan” diye yazmışsınız...

Evet, son iki yılda ve eşim hayatta iken karşılaştığım tavırları nedeniyle hakkında böyle düşünüyorum.

 

Kendisi hüküm giymiş değil şu an; hakkında süren soruşturmalar da varmış. Ama görünen o ki atama zincirinde bir dolu kişinin onayıyla oraya layık görülmüş, “sızmış” değil. Eğer görevlendirilmesinde sorun varsa bu daha temel bir sistem sorunu değil mi?

Evet, yıllardır hakkında birçok soruşturma açıldığını uzaktan duyardık, çok hızlı bir şekilde müze müdürlüğüne atanması da garipti ama kimsenin zor duruma düşmesine sevinecek bir insan değilim. Beni ilgilendiren kısmı son iki yıldır Göbeklitepe’ye ve eşimin hatırasına karşı takınılan tavır.

 

Bir imkân olsa yine Göbeklitepe’de çalışmak ister misiniz?

Hayır.

Güncelleme Tarihi: 30 Ağustos 2016, 13:24
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner195