Cumhurbaşkanı Başdanışmanı, Şanlıurfa eski Milletvekili Abdülkadir Emin Önen, 15 Temmuz Darbe Girişimi’ne ilişkin, “Bunun üstesinden gelebilmek adına insanlar milli iradeye, demokrasiye sahip çıkacağı bir milat yaşadık” dedi.

Röportaj: Reşat Uzun

Bu haftaki röportajımızın konuğu Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve AK Parti 23 ve 24. Dönem Şanlıurfa Milletvekilliğini yapan Emin Önen oldu. Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Önen ile röportajımızı; 15 Temmuz ‘Darbe Girişimi’nin ardından buyana demokrasi nöbetinin tutulduğu Rabia Meydanı’nda yaptık. ‘Darbe Girişimi’ ile ilgili konuştuğumuz Önen, ‘Darbe Girişimi’ni öğrendiği anda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ulaşmaya çalıştığını ve bunu başaramayınca çok korktuğunu söyledi.

“Mutlu olduk”

Önen, “Bu süreçte herkesin tutumunu gördük ama bizim en mutlu olduğumuz Türk milletinin böyle bir darbe girişiminin karşısında tek vücut olabilmesidir, adeta mermiye kafa attı, tanka yumruk attı. Eğer mesele devlet meselesiyse gerisi teferruattır” dedi.

İşte Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Emin Önen ile gerçekleştirdiğimiz röportaj…

Türkiye çok önemli bir süreci geride bıraktı. Darbe Gecesi sizi ekranlarda gördük, Ankara’daydınız, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başdanışmanlığını da yapıyorsunuz. O gece neredeydiniz, nasıl bir süreç yaşadınız.

O gece evdeydim, haberi televizyondan aldım. Tabi ilk önce anlayamadık, terör saldırısından şüphelendik ama polisin değil de askerin köprüde nöbet tuttuğunu görünce bu işte bir işin olduğunu anladım. Milletvekili arkadaşlarımızla istişare halindeydik, daha sonra sokağa çıktık, ilk olarak Türkiye Büyük Millet Meclisine gittik. Milletvekilleri de Meclise gelmeye başlamıştı. Gerçekten o gece çok kötü bir hava vardı, çok uzun bir geceydi. Helikopterler, uçaklar çok alçaktan uçuyorlardı, daha ne olduğunu anlayamamıştık. O belirsizlik içinde Bakanımız Süleyman Soylu ile karşılaştık. ‘Yürüyün TRT’yi almaya gidiyoruz” dedi. Bizim TRT’nin alındığından da haberimiz yoktu. TRT’ye doğru yola çıktık, vatandaşlar arabalarıyla gelmişti, bu nedenle TRT’nin kapısına zor geldik. Vatandaşımız kendisini darbecilere siper etmişti, Allah bu milletten razı olsun.

Siz Meclisteyken meclis bombalanıyordu mu?

Meclis bombalanmamıştı, taranmıştı. Jetler çok yakın geçiyordu, helikopterler Meclisi taradı. O zaman hemen TRT’ye gitmek zorunda kaldık. TRT’nin bahçesinde binlerce kişi vardı. Gecenin ilerleyen saatlerinde vatandaşların sayesinde ve polislerin gelmesiyle darbeci askerler oradan temizlendi.

Darbe yapıldığını ne zaman duydunuz, aklınıza o an ne geldi?

O an ilk olarak Cumhurbaşkanımıza ulaşmaya çalıştık, etrafındakilere ulaşamayınca gerçekten korktuk, “Cumhurbaşkanımıza bir şey mi oldu?” diye. Cumhurbaşkanımız çok kısa bir süre sonra televizyonlara çıktı, bunun haince bir kalkışma olduğunu, darbe niteliğinde olduğunu ve tüm vatandaşlarımızı milli iradeye sahip çıkmak için sokağa davet etti. İnsanlar o gün hangi partiden, hangi ırktan, hangi dinden, hangi dilden hiçbir şey gözetmeksizin kendi iradesine sahip çıkmak için sokağa çıktı. İnsanlarımızın hangi partiye mensup olduğu önemli değildi çünkü bu darbe girişimi onun da iradesine bir saygısızlıktı. Bunun üstesinden gelebilmek adına insanlar milli iradeye, demokrasiye sahip çıkacağı bir milat yaşadık, o gece demokrasi açısından bir milattı.  O gece demokrasinin zaafa uğradığını ve güçlenerek çıktığını gördük. Milletin darbecilere karşı duruşu bu işin rengini değiştirdi.

Türkiye’de darbe gerektirecek bir şey var mıydı?

Bu işin yalnız başına olduğunu düşünmüyorum ama kesinlikle bu darbeci FETÖ örgütünün asker kılığına girmiş hainlere insan bile diyemiyorum. Bunların hangi din, hangi iman, hangi tarikat, hangi inanış, hangi dünya görüşü masum insanları katledebilir. Bunun hiçbir inanış değeri yok, bunların böyle gözü dönmüş bir oyuna üst akılların desteğiyle kalkıştığını düşünüyorum. Onun ötesinde bahsettiğimiz bu üst akıl, Türkiye’nin çökmesini isteyen, Türkiye’nin yalvarmasını isteyen herkese bir ders oldu. Türkiye ne diz çöktü, nede bunlara karşı bir boyun eğdi. Bundan dolayı MHP’sinden, CHP’sinden tüm partileriyle, tüm STK’larıyla, tüm medya güçleriyle darbeye karşı durmaları çok önemlidir. Bu süreçte herkesin tutumunu gördük ama bizim en mutlu olduğumuz Türk milletinin böyle bir darbe girişiminin karşısında tek vücut olabilmesidir, adeta mermiye kafa attı, tanka yumruk attı. Eğer mesele devlet meselesiyse gerisi teferruattır.

17-25 Aralık operasyonunun üzerinden 2 yıl süre geçti. Sayın Cumhurbaşkanının dışında Paralel Yapı FETÖ’yü dillendiren başka bir lider yok. Bu süre içerisinde vatandaşlardan “Devlet uyuyor muydu, devlet neden önlemini almadı?” Devlete yönelik eleştiriler var. Bunlarla ilgili neler söylemek istersiniz?

Sayın Cumhurbaşkanımız,, 17-25 Aralık’tan itibaren bunların ipini pazara çıkardı. Bunlarla ilgili en ciddi açıklamaları, en sert açıklamaları ve yapılması gerekenleri söyledi. Devlette de bununla ilgili soruşturmalar başlatıldı, bununla ilgili gözaltılar oldu, tutuklamalar oldu. Yani bunlar akıbete uğramadı ama bunların hepsi bir süreçti. Bunların içinde bunları engelleyen bir yargı mekanizmalar da vardı, sizlerin tuttuğunu dışarı bırakıyorlardı, bunların da bertaraf edilmesi ile beraber bu operasyonlar hız kazandı. Bunlardan hem polisin içinde, hem askerin içinde, hem yargının içinde vardı, 17-25 Aralık’ta biz bunları çok ciddi bir mercek altına aldık.

‘Darbe Girişimi’nden sonra Türkiye’nin özlediği bir tablo da oluştu. Muhalefet partileri külliyede buluştular. CHP lideri de, ilk kez FETÖ’nün bir terör örgütü olduğunu dillendirdi. Tüm bu gelişmeleri nasıl yorumluyorsunuz?

Yani bu girişimler, partiler üstüdür. Milli davamızın, milli şuurun tecelli ettiği ve partiler üstü olarak nitelendirdiğimiz bir süreç oldu. Biz bundan hayır çıkardık, bu hayırda Türk milletinin zorluklar karşısında nasıl beraber tek vücut olduğunu, bayrağına, toprağına, vatanına nasıl sahip çıktığını göstergesidir. Tabi liderlere de bu konudaki duruşlarından ve tavırlarından dolayı teşekkür etmek lazım. Gerek Sayın Kılıçdaroğlu ve Sayın Bahçeli, Devletin yanında olduklarını, her türlü darbe girişiminin yanlış olduğunu ve her türlü siyasi tercihten bile kötü olduğunu kaydettiler. Zaten o gece tüm partilerden milletvekillerinin Meclise gitmesi bunun göstergesidir. O yüzden bu birliktelik havası hiç bozulmadan Türkiye, önündeki sorunları çözme noktasında büyük bir fırsat yakaladı.

Bundan sonraki süreçte Türkiye’yi neler bekliyor? Nasıl bir yol haritası izlenmelidir?

Bu birlik ve beraberliğin bozulmaması gerekiyor. Düşmanların oyunlarından kaçarak, ayrıştırmadan birlikteliğe vurgu yaparak hangi partiden olduğu önemli olmadan milli davaya sahip çıkma şuurunu kaybetmeden devam etmesi gerekiyor. Buda inşallah önündeki sorunları somut anlamda çözecektir. En büyük arzumuz ilk önce bu darbe teşebbüsünü yapan hainlerden kurtulmak. PKK meselesi de var, bunların da PKK karşısında bize hız kazandıracağı düşünüyorum. Bu bir zaman meselesi, zamana yayılacak. Biz bunları dost sanıyorduk meğer bunlar koynumuzda beslediğimiz yılanlarmış.

Meydanlardasınız, bugün de memleketiniz Şanlıurfa’dasınız. Şanlıurfa, 14 gündür gerçekten ayakta, güzel bir tablo söz konusu, meydanları nasıl yorumluyorsunuz?

81 Vilayette insanlarımızın sokakta nöbetleri devam ediyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın, Başkomutanımızın ikinci bir emrine kadar sokakta olmaya devam edeceğiz. Tabi Urfa çok önemli bir şehir, Güneydoğu’nun kalbinde ve birlik, beraberliğin somut olarak yaşandığı bir şehir, bir arada yaşama kültürünü en önemli şekilde örnekleyen şehirdir. Burada hiçbir zaman insanın etnik unsurundan dolayı kavga çıkmamıştır, inşallah bundan sonra da çıkmayacak. Bu yüzden Urfa’nın yine demokrasiye sahip çıkma noktasında tüm Türkiye’ye örnek şekilde meydanları doldurması bu davaya, Cumhurbaşkanımıza olan bağlılığının göstergesidir. Ben bütün hemşerilerime şükranlarımı sunuyorum, şehitlerimize başsağlığı diliyorum, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Allah bir daha böyle bir gece bize yaşatmasın.

Zamanınızı ayırdığınızdan dolayı çok teşekkür ederim.

Ben teşekkür ederim.