Title of a News Article

Şentop Çetin'in sorularına cevap verdi...

Şentop Çetin'in sorularına cevap verdi...
banner206

TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Habertürk'ten Çetiner Çetin'in sorularını yanıtladı. KKTC'deki Cumhurbaşkanlığı seçimlerini değerlendiren Şentop, “Ben yeni bir dönemin başladığını düşünüyorum artık Kıbrıs’ta. Belki Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Kıbrıs Türk Cumhuriyeti şeklinde yoluna devam eder diye düşünüyorum" ifadelerini kullandı. Ermenistan'ın Azerbaycan'a yönelik saldırılarını değerlendiren Şentop, “Azerbaycan hem tarihi, hem hukuki hem de uluslararası hukuk bakımından bilhassa haklı. Türkiye Azerbaycan’ı haklı davasında işgalci ve bir terör devleti olan Ermenistan’a karşı destekliyor. Ve bu konuda diplomasiden sahaya kadar ne gerekirse, yanında olmaya ve yardımda bulunmaya hazırdır" dedi

Resmi temaslar için parlamento heyeti ile birlikte Azerbaycan’a giden TBMM Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şentop, Habertürk'ten Çetiner Çetin'e, KKTC'deki Cumhurbaşkanlığı seçimleri, Azerbaycan ile Ermenistan arasında yaşanan savaş ve Türkiye’deki erken seçim konularını değerlendirdi.

TBMM Başkanı Şentop Kuzey Kıbrıs’ta bugün yapılan seçimler konusunda, sonucun Kıbrıs Türkleri için sürpriz olmadığını belirterek, 5. Cumhurbaşkanı Sayın Ersin Tatar’ı tebrik etti. “Allah muvaffak etsin, Allah mahcup etmesin. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin geleceği için hayırlı neticeler vermesini niyaz ediyorum bu seçim sonuçlarının.” diyen Şentop, “Kıbrıs konusunda artık yeni bir yaklaşımla yola devam etme konusunda Sayın Tatar’ın görüşü önemliydi, bu oylamada muhakkak en önemli husus da buydu ve bunun da neticede bir sonuca ulaşması önemli. Ben yeni bir dönemin başladığını düşünüyorum artık Kıbrıs’ta. Belki Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Kıbrıs Türk Cumhuriyeti şeklinde yoluna devam eder diye düşünüyorum.” ifadelerini kullandı.

Uluslararası ilişkilerde Kıbrıs’ın hem tanınması, hem de enerji sahalarıyla ilgili tartışmalarda rol alması konusunda işleyecek sürece ilişkin soruya Şentop, şu ifadeleri kullanarak cevap verdi: “Şüphesiz Doğu Akdeniz’deki tartışmalar devam edecek, Kıbrıs’la ilgili tartışmalar da Kıbrıs meselesiyle ilgili devam edecek. Fakat burada gerek bir garantör bir ülke olarak Türkiye’nin ve Kuzey Kıbrıs’ta yaşayan Türklerin bu konudaki duruşu önemli. Bu konuda ben bir yaklaşım değişikliği yönünde bir karar da çıktığını düşünüyorum bu anlamda. Başbakanlığı döneminde Sayın Tatar’ın attığı adımları da dikkate aldığımızda, bu açıdan bundan sonraki gelişmelerde olumlu bir etki doğuracağını seçim sonuçlarının düşünüyorum. Daha önce yapılan anayasa değişikliği oylamalarını da dikkate aldığımızda birçok konuda bir kafa karışıklığı olduğunu da görebiliyorum ama gelinen bu noktada uzun müzakere süreçlerinden sonra oturup meseleyi biraz daha realiteyi dikkate alarak değerlendirmek gerektiği kanaatindeyim. Sayın Tatar’ın seçilmesi bu bakımdan önemli bir gelişme.”

"TÜRKİYE'NİN KALBİ AZERBAYCAN İLE BİRLİKTE ATIYOR"

Azerbaycan-Ermenistan arasında yaşanan savaş konusundaki soruyu değerlendiren TBMM Başkanı Şentop, “Bütün Azerbaycanlı Türk kardeşlerimizin Bağımsızlık Gününü kutluyorum. Azerbaycan topraklarını işgal altında tutan, haydut devlet tanımlaması rahatlıkla yapılabilir Ermenistan için. Azerbaycan’ın yürütmüş olduğu bu haklı mücadelede Azerbaycan’a muvaffakiyetler, başarılar diliyorum. Biz Türkiye olarak Azerbaycan’ın yanındayız. Bunu ifade etmek için de buraya geldim. Tabii Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki milletvekillerimizin, Cumhurbaşkanımızın ayrıca bilhassa selamlarını ve başarı temennilerini, dualarını ilettik, ileteceğiz bundan sonraki görüşmelerimizde de. Tabii 83 milyon milletimizin de yüreğinin Azerbaycan’la beraber attığını buradan da ifade etmek isterim” dedi.

Bulundukları “Şehitler Hiyabanı”nın Bakü’nün kurtuluşu için mücadele ederken şehit düşmüş vatandaşlarımızın bulunduğu mukaddes ve mübarek bir mekân olduğunu belirten Mustafa Şentop, Türkiye Azerbaycan arasındaki dostluğun yeni bir dostluk olmadığını, çok tarihi temelleri olduğunu ve “tek millet, iki devlet” in bir slogandan ibaret olmadığını kaydetti.

Meclis Başkanı Şentop sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bizim dostluğumuz çok derin tarihi temelleri olan ve inşallah ebediyete kadar da devam edecek olan kalıcı bir dostluk, güçlü bir dostluk. Tabii Azerbaycan-Ermenistan Dağlık Karabağ ihtilafı çerçevesinde Türkiye’nin Azerbaycan’a sunmuş olduğu desteğin, vermiş olduğu desteğin birinci gerekçesi bu; Türkiye-Azerbaycan dostluğu, bunun çok kadim, tarihi temelleri var. İkinci husus; Azerbayca’ın haklı bir davayı savunuyor olması. Sadece Dağlık Karabağ Ermenistan’ın işgali altında değil Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ sınırları dışında kalan toprakları da var Ermenistan işgali altında. Bugün dahil olmak üzere işte birkaç gündür Azerbaycan’ın kurtarmış olduğu toprakların önemli bir kısmı aslında Dağlık Karabağ sınırları içerisinde değil bunlar Ermenistan’ın işgal ettiği topraklar. Dolayısıyla şu anda Azerbaycan’ın vermiş olduğu mücadele, yürütmüş olduğu mücadele kendi topraklarını, vatan topraklarını savunma ve kurtarma mücadelesidir."

ŞENTOP'TAN ABD DIŞİŞLERİ BAKANI'NA TEPKİ

ABD Dışişleri Bakanı’nın bu konuda tuhaf bir beyanatta bulunduğunu ve “umarım Ermenistan da kendisini savunabilir” dediğini hatırlatan Şentop, Ermenistan’ın kendi topraklarını savunmadığını, Azerbaycan’da işgal ettiği yerlerde bulunduğunu, dolayısıyla bir savunmadan falan söz edilemeyeceğini ve işgalci durumun söz konusu olduğunu kaydetti. Meclis Başkanı, Bakanın ya haritayla ilgili bir bilgisi olmadığını ya da kasıtlı olarak bir tarafgirliğin ifadesi olarak bu beyanları verdiğini kaydetti.

AZERBAYCAN HEM TARİHİ, HEM HUKUKİ

HEM DE ULUSLARARASI HUKUK BAKIMINDAN HAKLI

“Hem tarihi bakımdan haklı Azerbaycan, hem de hukuk bakımından, uluslararası hukuk bakımından bilhassa haklı. Tarihin hiçbir döneminde Dağlık Karabağ müstakil bir yer olmamıştır, Ermenistan’a ait bir yer olmamıştır, Azerbaycan’a ait bir yer, bir bölgedir siyasi-idari bölge olarak. Dolayısıyla tarihi bakımından Azerbaycan haklı, kendi topraklarıdır.” diyen Şentop, Azerbaycan’ın uluslararası hukuk bakımından da haklı olduğunu, bunu sadece Türkiye’nin söylemediğini, başta Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, AGİT, Avrupa Parlamentosu, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nin Azerbaycan topraklarında Ermenistan’ın işgalci olduğuna dair almış olduğu kararlar olduğunu ve buna dair Ermenistan’ın işgal ettiği topraklardan çekilmesi için ikazlar, ihtarlar, çağrıları da olduğuna dikkat çekti.

Türkiye’nin Azerbaycan’a verdiği desteğin üçüncü hususuna ilişkin de Şentop, “Ermenistan artık sadece Karabağ’da, Azerbaycan topraklarında bir işgalci devlet değildir, aynı zamanda bu bölge açısından bir tehdide dönüşmüş, bir haydut devlet diye ifade edebileceğimiz, bir terör devleti olarak ifade edebileceğimiz bir devlettir ve bölgenin barışı bakımından bir tehdit oluşturmaktadır “ ifadelerini kullandı.

"ERMENİSTAN TERÖR FAALİYETLERİ GERÇEKLEŞTİRİYOR"

Sivillere karşı yapılan silahlı saldırılara dikkat çeken ve bunların askeri mücadelede, çatışmada bir hedef sapması sonucu ortaya çıkan sivil kayıplar olmadığını, bizzat sivilleri hedef alarak yapılmış olan saldırılar olduğunun altını çizen Mustafa Şentop, savaş sırasında bile sivillere yapılan saldırıların savaş suçu olarak nitelendirildiğini kaydetti.

TBMM Başkanı, Ermenistan’ın taraf olduğu Cenevre Sözleşmesinde çok açık bir şekilde sivillere yapılan saldırıların, onları hedef alan saldırıların savaş suçu olduğunun ifade edildiğini bildirerek, “Ermenistan terör faaliyetleri gerçekleştiriyor, teröristçe saldırılarda bulunuyor, teröristleri destekliyor ve sivillere saldırıyor. Bu çerçevede Ermenistan’ın uluslararası hukukun çok temel kurallarını, Cenevre Sözleşmesini ve savaşta sivillerin saldırı hedefleri dışında tutulmasına yönelik genel kabulleri de çiğneyerek her şeyi yapabileceğini burada gösteriyor. Dolayısıyla Ermenistan sadece bu anlamda Azerbaycan bakımından da tehdit değil bölge barışı bakımından da ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Bu bakımdan Türkiye Azerbaycan’ı haklı davasında işgalci ve bir terör devleti olan Ermenistan’a karşı destekliyor. Ve bu konuda diplomasiden sahaya kadar ne gerekirse, Azerbaycan her nasıl yardım istiyorsa Türkiye o şekilde yanında olmaya ve yardımda bulunmaya hazırdır” şeklinde konuştu.

BÜTÜN DEVLETLER AZERBAYCAN'IN YANINDA YER ALMALI

Dünyadaki bütün ülkelerin, bütün devletlerin bu tabloda Azerbaycan’ın yanında yer alması gerektiğini belirten Şentop, “Azerbaycan kendi vatan topraklarını işgalci devlete karşı savunuyor; bu meşru müdafaa anlamında Birleşmiş Milletler Sözleşmesinin 51. maddesinde bütün devletlere tanınmış olan bir haktır. Azerbaycan bu konuda çok uzun zamanda çok iyi niyetle ve çok sabırlı davranmıştır. 30 yıla yakın bir zamandır bu sorunun çözülmesi için güya bazı devletlerin öncülüğünde bir platform oluşturuldu Minsk Grubu, şimdi bu gruba üye olan, bu grubun eşbaşkanlığını yürüten ülkelerin bazıları aslında Ermenistan’a da silah yardımında bulunuyor. Şimdi bir kere olabilir mi bu, tartışılabilir uluslararası hukuk bakımından da, ancak en azından siz iki ülke arasındaki ihtilafı çözmek için iki tarafın da güvenini sağlaması gereken devletler iseniz eğer, en azından bunu yapmamalısınız. Yok, hayır bunu yapıyorsanız, o zaman bu süreçteki sorumluluktan da çekilmeniz lazım. Bu ikiyüzlülüğü başka türlü izah etmek mümkün değil. Silah yardımı diyorum, çünkü parayla alabilecek şeyler değil bunlar, öyle bir ekonomik gücü olmadığını biliyoruz Ermenistan’ın, bunlar tamamen bu savaşta Ermenistan’ın yanında yer alan bir tutum ortaya koyuyor. Bu bakımdan ben bu ikiyüzlülüğün de bütün dünya tarafından örülmesini istiyorum. Bu ülkelerin bu işi yapamayacaklarını itiraf ederek bu süreçten çekilmelerini de söylemek zorundayız.” dedi.

Türkiye’de gündeme getirilen erken seçim konusundaki soruya da Şentop, şu ifadeler ile cevap verdi:

“Türkiye 16 Nisan 2017’de yapılan bir referandumla hükümet sistemi değişikliği gerçekleştirdi. Bu hükümet sistemi değişikliğinin gerekçeleri arasında, o dönemde de çok tartışıldı, en önemlilerinden birisi, Türkiye’nin sık sık seçim yapmak zorunda kalması, güçlü hükümetler oluşturamaması, istikrarlı hükümetler oluşturamamasıydı ve belki 3 tane önemli gerekçe ilk sıraya yazacak olursak, bunlardan birisi de buydu. Yani Türkiye’nin erken seçime gidiyor olması sık sık, bir hükümet sistemi değişikliğinin, anayasa değişikliğinin gerekçesiydi esasen. Nitekim bu değişiklik yapılırken bu konuda farklı bir yol izlendi ve erken seçimi zorlaştıran, adeta imkânsıza yaklaştıran bir düzenleme yapıldı. Nedir o? Daha önce parlamenter sistemdeyken Meclisteki toplantıda nitelik bir çoğunluk aranmaksızın seçim kararı alınabiliyordu ve seçime gitmenin de birçok sebepleri vardı ayrıca, işte hükümet kurulamaması, Meclis Başkanlığı Divanının oluşturulamaması falan gibi hususlar da vardı. Şimdi hem anayasadaki bu erken seçime yol açan gerekçeler, sebepler hüküm olarak ortadan kaldırıldı, hem de seçim kararı almak zorlaştırıldı. Ya cumhurbaşkanı seçim kararı alabilir veya Parlamento, ama nitelikli çoğunlukla, 5’te 3 çoğunlukla seçim kararı alabilir, bu da 360’tır asgari sayı Mecliste 600 milletvekili içerisinde.

Fakat bir şey daha var, cumhurbaşkanı erken seçim kararı alırsa, aynı zamanda kendi seçimlerini de Meclis seçimiyle beraber yenilemek zorunda. Bu kendi içinde bir iç müeyyidedir, bir zorlaştırıcı unsurdur ayrıca ilave olarak. Meclis için de aynı şey geçerli, cumhurbaşkanlığı seçimini yenilemek istiyorsa kendi seçimini de yenilemek zorunda Meclis.

Peki, niye konuldu seçim imkânı? Çok çeşitli durumlar olabilir devlet hayatında, çok ciddi bir kriz, başka bir formülle aşılamayacak bir kriz ihtimali ortaya çıktığında bunu aşabilecek bir yol, bir kapı, bir çıkış noktası olsun diye düşünülmüş bir şey, ama fiiliyatta uygulaması oldukça zorlaştırılmış. Ben bu erken seçim tartışmalarını önceki hükümet sistemi döneminin takıntıları ve alışkanlıkları olarak görüyorum, bugünkü yeni anayasal realiteden ve düzenlemelerden biraz bigâne, biraz uzak bir tavır olarak görüyorum.”

Bazı eleştirilerde, 2018’de 24 Haziran seçimlerinde de bir erken seçim kararı alındığını, 26. dönemde de örnek olarak verilmek istendiğini belirterek, “Bu tamamen farklı bir durum. Niye farklı bir durum? Anayasa değişikliği yapılmış 16 Nisan 2017’de, anayasa değişikliğinin bazı unsurları yürürlüğe girmiş, ama bazılarının yürürlüğe girmesi ise yapılacak yeni seçime bağlanmış. Dolayısıyla ortada anayasadaki yeni düzenlemelerin yürürlüğe girmesini sağlayacak bir seçim söz konusu, bu seçimin sadece öne alınması söz konusuydu, yoksa bu daha önceki dönemdeki erken seçimler gibi bir durum değil, bu bir örnek olacak, emsal olacak bir durum, bir örnek değil” dedi.

Güncelleme Tarihi: 19 Ekim 2020, 09:36
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner195