Title of a News Article

Acının en tatlı hali...

Acının en tatlı hali...
banner206
 Şanlıurfa’nın en önemli lezzetlerinden biri olan isotun sofralara yolculuğu başladı. Hemen her yemekte kullanılan, rengi, tadı ve kokusu ile damaklarda özel bir tat bırakan isotun bu meşakkatli yolculuğunu Urfalı genç isotçu Emrah Polat Ajans Urfa'ya anlattı.

Türkiye’nin önemli tarım kentlerinden biri olan ve birçok önemli tarım ürününe ev sahipliği yapan Şanlıurfa’da biber özel bir yere sahip. Bahar aylarında ekilen ve yaz sıcaklarıyla birlikte olgunlaşarak sofralara gelen biber, bu şekilde tüketilmesinin yanı sıra geçirdiği acı yolculukla da isota dönüşerek yemeklere tat vermeye devam ediyor.

Kentin özel tatlarından olan isot, Haliliye İlçesindeki Sırrın Mahallesinde başta kadın ve çocuklarla birlikte çok sayıda işçi tarafından verilen büyük emeğin neticesinde son halini alıyor. Önce yıkanan, daha sonra sap ve çöpleri temizlenen isotlar, geniş alanlara seriliyor.

Elle temizlenmesinin yanı sıra, bazı biber türleri de makinelerle temizlenerek kurumaya bırakılıyor.  Güneşin kavurucu sıcağıyla kurumaya bırakılan biberler, daha sonra renginin koyulaşmasıyla birlikte makinelerle çekiliyor ve Urfa isotu haline geliyor. Zeytinyağı ve çeşitli yağlarla harman edilen isotlar, böylelikle hem daha canlı renge hem de daha güzel bir tada sahip oluyor.

İsotların sofraya ulaşana kadar geçirdiği yolculuk, zahmetli bir süreç olurken, Sırrın Mahallesinde isot işiyle uğraşan genç isotçu Emrah Polat, Gazete İpekyol’a bu konuda özel bilgiler verdi.

‘SÜRESİ DEĞİŞİYOR’ 
Biberlerin ilk olarak saplarının koparıldığını ve elendiğini ifade eden Emrah Polat, “Öncelikle burada tarlada işçilerimiz var, orada biber yapıyorlar. Başını çekiyorlar, biz makine ile burada eliyoruz. Eledikten sonra seriliyor, kuruyor. Kuruduktan sonra onu kurutup eliyoruz yine, evde yani öyle evde işleniyor. Yağlanıyor, tuzlanıyor.  Normalde bir biberi yapmak süresi 1 hafta- 10 gün, yani güneşin sıcaklığına göre. 3 aylık bir süreçte biber yapıyoruz. Makinelerle çekip seriyoruz. Ondan sonra rengine göre değişiyor. Siyah isot yaptık mı, köşede tere koyuyoruz. Kırmızı oldu mu, burada kurutup elde eliyoruz” dedi.

‘FARKLI TÜR BİBERLER KULLANILIYOR’ 
Farklı türde biberlerle isot yaptıklarını aktaran Emrah Polat, “Günde 3 ton olur, bazen hiç olmaz. Bazen 5 ton oluyor değişiyor. Çiftçiler getiriyor, burada işleniyor, kendimiz satıyoruz çarşıya.  Maraş biberi var, bizim Urfa biberi var, yerli biber, sivri var. Bu tür biberler kullanıyoruz” ifadelerini kullandı.

‘SEVDİĞİMİZ İÇİN ZORLUĞU YOK’ 
Hem sıcaklık hem de biberin acısıyla mücadele ettiklerini ancak artık duruma alıştıklarını bildiren Polat, “Sevdiğimiz için bir zorluğu bize yok. Alışmışız artık, şapka falan giyiyoruz” sözlerine yer verdi.

YERLİ BİBER FARKI 
En iyi isotların Şanlıurfa’da yetişen yerli biberlerle elde edildiğinin altını çizen genç isotçu, “Normalde acı olarak diyorsanız sivri biber acı olur. Ama güzel bir biber arıyorsanız yerli biber güzel, siyah. Yerli biber hem Urfa biberi, hem de tadı var yani. Çok acısı yok, insan yiyebilecek durumda” diyerek sözlerine son verdi.

AJANS URFA

Güncelleme Tarihi: 13 Ağustos 2018, 16:50
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner195

banner142