Title of a News Article

Göbeklitepe sahnede...

Göbeklitepe sahnede...
banner206

Göbeklitepe Operası’nın dünya prömiyeri yarın akşam Congresium’da yapılacak. Devlet Opera ve Balesi (DOB) Genel Müdürü Murat Karahan, gösteri öncesi yaptığı açıklamada Göbeklitepe’nin bütün dünyanın ilgisini çeken, ezberlenen dünya tarihinin değiştiği ve yeniden ele alındığı bir yer olduğunu ve Türkiye topraklarında olmasının büyük önem arz ettiğini söyledi. Karahan, Göbeklitepe’yi konu alan, güzelliğine, azametine ve sanatsal kalitesine inandıkları muhteşem bir prodüksiyon hazırladıklarını söyledi. Karahan, “Göbeklitepe Operası’nı, değerli hocamız Lütfü Erol’un metni üzerine gerçekleştirdik. Eserin bestelerini Can Atilla yaptı, rejisörlüğünü Gürçil Çeliktaş, koreogafisini DOB Genel Müdür Yardımcısı Volkan Ersoy gerçekleştirdi” diye konuştu.

Lütfü Erol

200’ÜN ÜZERİNDE SANATÇI

Sahne kantatını Can Atilla ile yazdıklarını dile getiren Karahan, şu bilgileri verdi: “Ankara Devlet Opera ve Balesi bütün imkanlarını seferber ediyor bu eser için. Dansçılar, teknik ekip ve orkestra, figüranlar, koro ve solistler derken 200’ün üzerinde sanatçının sahnede olacağı bir eser Göbeklitepe. Dünyada da bunun geniş yankı uyandıracağını düşünüyoruz. Yine evrensel formlarda dansın ve operanın iç içe geçtiği, tamamen yerli yapım ve bizim topraklarımızda olan bir değeri konu alan opera eserinin dünyada da geniş yankı uyandırıcağını düşünüyoruz.”

Göbeklitepe

TİTİZ BİR ÇALIŞMA

  • Eserin kurgusunu yapan belgesel yönetmeni ve sanat tarihçisi Dr. Lütfü Erol da Göbeklitepe’nin dünya tarihi için çok özel ve anlamlı olduğunu, insanın bir başka hayata geçişinin kapı eşiği olarak ifade edildiğini söyledi. “Göbeklitepe’yi bugünkü bulgularla anlamaya çalışıyoruz. Dünya tarihine yeniden bakmayı gerektirecek bir boyuta sahip” diyen Erol, Göbeklitepe için özel bir akademik çalışma yaptıklarını söyledi.

İNSANA KİMİM BEN DİYE SORGULATAN ESER

Eserin öyküsünü Burcu Kılınç Kızıltepe’nin yazdığını söyleyen Erol, librettoyu ise Hacer Buyruk, Kızıltepe ve kendisinin oluşturduğunu ifade etti. Göbeklitepe’de yerleşik hayata geçmeden önce bir tarım başlangıcı olduğuna dikkati çeken Erol, “Bugünkü bizlerin evreni sorguladığı, ‘kimim ben, Yaradanım kim, nereden geliyorum, nereye gidiyorum’ sorgulamalarının ilkinin yapıldığı bir tarihi kalıntı. Bizim coğrafyamızın peygamber diyarı Urfa’da hem de. İbrahim peygamberin ismi üzerinden esere başladım ve bilimsel tüm çalışmaları masaya yatırarak, kongreye hazırlanıyormuş gibi çalıştık” bilgisini aktardı.

HALKIN SEVECEĞİ BİR ESER HAZIRLADIK

  • 1963 yılında 20 yaşında Devlet Opera ve Balesi’nde göreve başlayan ve ilk rejisörlüğünü 28 yaşında yapan Gürçil Çeliktaş ise, sahneye koyduğu 62’nci eseri Göbeklitepe için yoğun çalışma yürütüyor. Operanın keyifli bir sanat dalı olduğunu, bazı yönleriyle tiyatro ve opera rejisörlüğünün birbirine benzediğini fakat operada teknik bilgiye daha çok ihtiyaç olduğunu belirten duayen rejisör, “Opera eseri sahneye koymak çok zevkli. Müzik ve metin iç içe geçiyor. Eğer besteciler iyi bir metin yakalamışsa değişik eserler çıkıyor. Libretistler, metin yazarları adapte ediyor müzikle hikayeyi, işte o zaman güzel eserler çıkıyor ortaya” diye konuştu. Tenor Murat Karahan’ın öncülüğünde Türk operasının yurt dışında da sahnelenmesi için çalışıldığını, Göbeklitepe’nin de bu minvalde sahneleneceğini bildiren Çeliktaş, halkın sevebileceği bir eser hazırladıklarını, tüm sanatseverleri beklediklerini sözlerine ekledi.

Güncelleme Tarihi: 18 Şubat 2020, 17:00
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner195