“Hastane kapısında beklemeyen, hastanenin kıymetini bilemez”  Sani KONUKOĞLU

Merdivenden düşme sonucu omuriliği kesilen ve şu anda boynundan aşağısı felçli olan babamın yeniden hayata döndürülmesinde büyük çaba gösteren Gaziantep SANKO Hastanesi’nin girişinde 2005 yılında gördüğüm bu yazı, hastane çilekeşlerinin aşina olduğu bir durumu haber vererek, sağlık yatırımlarının kıymetinin bilinmesi gerektiğini hatırlatır.

Öyle ki, 2005 yılı yazında bir gece yarısı babam evin merdivenlerinden düştükten hemen sonra en yakında bulunan Balıklıgöl Devlet Hastanesi’ne kaldırılır. Burada yapılacak pek bir şey olmadığından Harran Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi’ne sevkedilir. Düştüğü andan itibaren boynundan aşağısı felç hale gelmiş, solunumu da durmak üzeredir. Üniversite hastanesi de halk arasındaki deyimle “Akabe’yi çıkmadan ölür” diye düşündüğünden mi Gaziantep SANKO Hastanesi’ne yönlendirir. Ben SANKO’ya yetiştiğimde hastamıza ilk müdahaleler yapılmış, tüm tetkikleri tamamlanmış  anında yoğun bakıma alınmıştı. Bir hafta kadar SANKO yoğun bakımında kaldıktan sonra normal servise alınmış ve olay tüm ayrıntısıyla rapor edilerek elimize verilmişti.

Rapora göre, C3-C4 düzeyinde omurilik kesisi olduğu, cerrahi müdahale şansı bulunmadığından hastanın rehabilitasyon merkezine müracaatı tavsiye edildiği yazılıydı. Ondan sonrası ise Urfa, İstanbul, Ankara hastanelerinde, rehabilitasyon merkezlerinde bitip tükenmek bilmeyen, hastayı olduğu kadar yakınlarını da perişan eden iş ve işlemler..

Hastasıyla uğraşan, yollara revan olan tek bizim aile değildi. Urfa’da kimin kalbi tık dese soluğu Gaziantep’te alıyordu. Ta ki, Urfa’da özel sağlık sektöründe ilk girişimlerden biri olan UZMANLAR TIP MERKEZİ’nin Dr. Halil Baysal öncülüğünde OSM ORTADOĞU HASTANESİ’ni kurana kadar Gaziantep’e gitmeye mecburduk. Şükür ki, Urfa’da Gaziantep SANKO’yu aratmayacak bu hastane açıldı dedik. Gerçekten de çok büyük bir boşluğu doldurdu ve Urfalıyı, Antep’te hastane bahçesinde, sokakta, otelde, dost akraba evinde sabahlatmaktan kurtardı. OSM ORTADOĞU’ya il dışından gelenler bile gerek beş yıldızlı otel odası konforunu aratmayan odalarda, gerekse kocaman bekleme salonlarındaki dinlenmeye, hatta uyumaya müsait koltuklara, televizyonuyla, lavabosuyla vesair insanca hizmet görebileceği bir sağlık kuruluşuna kavuşmuş oldu. Urfalılara böyle bir hizmeti sağlayan girişimci doktorları can-ı gönülden tebrik ettik. Aradan geçen zamanda da eksilen bir şey olmadı. Şimdi bile hemen her rahatsızlığımızda kapısını çaldığımız, kesin teşhisle şifa bulduğumuz bir hastanemiz var diye övünüyoruz.

Babamın talihsiz olayının üzerinden dokuz yıl geçti. Tek bir parmağını dahi oynatamadan, havalı yatağa ve tekerli sandalyeye bağlı dile kolay dokuz yıl... Annem ve cefakar küçük kardeşimizin büyük sabrıyla iyi kötü bakımı yapılan babamız, geçtiğimiz hafta sonu tekrar rahatsızlanınca yine kendimizi hastanede bulduk. Babam memur emeklisi olmasına rağmen devlet hastaneleri yerine OSM ORTADOĞU’yu tercih etmemizin nedeni, hem sağlık hem de sosyal hizmetler bakımından bu hastaneye olan güvenimizden başkası değildi. Dört gündür müşahede altında tutulan babamın durumu ciddiyetini korurken doktorlarımızdan ilgi, dostlarımızdan dua, Allah’tan şifa ve merhamet beklemeye devam ediyoruz.

Özel sağlık sektörü olduğu için alınan paralardan dolayı vatandaşın yakınmalarını bir tarafa bırakıp, önceki gün yaşadığım bir hadise, OSM ORTADOĞU HASTANESİ’ne olan güvenimizi sarsacak boyuttaydı.  Sabah namazı için mescide gittiğimde, güvenlik görevlisi aldığı talimatla mescidi kapattığını söyledi. Nerede namaz kılacağım diye sorduğumda ise, yolun karşı tarafında cami olduğunu belirterek ısrarıma rağmen mescidi açmayı reddetti. Mescidin kapalı kapısının fotoğrafını çekerek sosyal medyada yaptığım paylaşıma Urfalılar da büyük tepki gösterdi.

Ancak bir hastane mescidinin, hiçbir gerekçe ile kapatılamayacağını belirtmek isterim. İbadet gibi hassas bir konuda OSM ORTADOĞU idaresinin böylesi bir hatadan hemen dönüş yapacağını umuyor, mescidi  namaz vaktinde kapatmasından dolayı tüm Urfalılardan özür dilemesini Urfalılar adına bekliyorum.

Kurulduğu günden bu yana insanımıza şifa dağıtan bu kuruluşun, böylesi bir hatadan dolayı toplum nazarında itibar kaybetmesi, o kuruluştan ziyade Urfa adına büyük bir kayıp olur.

Yüce Allah tüm dertlilerimize devalar, tüm hastalarımaza şifalar ihsan etsin.

Allah'ın mescidlerinde O'nun adının anılmasına engel olan ve onların harap olmasına çalışandan daha zalim kim vardır! Aslında bunların oralara ancak korkarak girmeleri gerekir. (Başka türlü girmeye hakları yoktur.) Bunlar için dünyada rezillik, ahirette de büyük azap vardır. Bakara 114

(Not: Haber etiği der ki, karşı tarafın görüşünü aldınız mı? Hayır, almadım. Yaptığım tüm haberlerde ve eleştirilerde ben de bir hususa dikkat ederim. Görünen köy klavuz istemez derim. Hastane içindeki personele mescidi sorduğumda dışarıda, arka kapı çıkışında dedi mi dedi. Çıkıp mescidin kapısına geldim mi geldim. Kapıdaki güvenlikçi kesin talimat almışım açamam dedikten sonra buna izah veya görüş istenmez. İstenecek tek şey vardır, bu hatadan dönülmesi ve kamuoyundan özür dilenmesi.)