Title of a News Article

Cevheri, Urfa’nın kanayan yarasını açıkladı

.

Cevheri, Urfa’nın kanayan yarasını açıkladı
banner206

AK Parti Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Ali Cevheri, Şanlıurfa’nın en büyük sorununun işsizlik olduğunu belirterek, ‘Yeni ekonomik kalkınma paketi’ kapsamında Şanlıurfa’ya yapılacak yatırımlarla bu soruna neşter vurulabileceğini söyledi. Cevheri, ayrıca FETÖ Terör Örgütü hakkında da çok sert açıklamalarda bulundu.

 

RÖPORTAJ:UĞUR BUDAK

Bu haftaki röportajımızın konuğu AK Parti Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Ali Cevheri oldu. 15 Temmuz Darbe Girişimi ile başladığımız röportajımızda; Cevheri ile Türkiye’deki personel ihraçlarını, Şanlıurfa’daki öğretmen açığını ve Şanlıurfa’nın sorunlarını konuştuk. Röportajımızda FETÖ Terör Örgütü ile ilgili çarpıcı açıklamalarda bulunan Cevheri, “Bunlar zaten bana göre bir dini cemaat değillerdi ama bir dini cemaat görüntüsü veriyorlardı” dedi.

 

“Niye böyle bir hain kalkışmaya ihtiyaç duydunuz?”

Cevheri, FETÖ Terör Örgütü üyelerinin daha önce bütün devlet kurumlarında güçlü olduklarını dile getirerek, “İktidar olmak bürokrasi demektir, siz ele geçirdiğiniz bu kurumlarla zaten iktidardınız. Niye böyle bir hain kalkışmaya ihtiyaç duydunuz?” diye tepki gösterdi.

 

“En büyük sorun işsizlik”

Şanlıurfa’da en büyük sorunun işsizlik olduğuna a dikkat çeken Cevheri, “Şanlıurfa’da gerek kent merkezinde gezerken, gerekse de köy gezilerimde bana en çok iletilen konu işsizlik oluyor. İnşallah Başbakanımızın açıkladığı ‘Yeni ekonomik kalkınma paketi’ ile Şanlıurfa’ya yatırımlar artacak, bu işsizlik sorununa da çözüm bulunmuş olacak” diye kaydetti.

 

İşte Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Ali Cevheri ile gerçekleştirdiğimiz röportaj;

Tarihe kara bir leke olarak geçen 15 Temmuz Darbe Girişimi’ni nasıl değerlendiriyorsunuz?

15 Temmuz; Cumhuriyet tarihimizin en büyük hain kalkışmasıdır. Bu örgüt, adeta vücudun bütün kılcal damarları gibi her tarafa yayılmış ki; Allah korusun eğer bunlar bunu başarmış olsalardı bunları söküp atmak ve temizlemek çok büyük güç olacaktı. Türkiye’nin geleceğini bitireceklerdi, İslam’ın davasını bitireceklerdi, Türkiye bir sömürge devleti veya bir eyalet devleti olacaktı. Buradakiler kukla olacak ve dışarıdakilerin emirlerini yerine getireceklerdi. Bugün baktığınız zaman güçlü ve imanlı bir ekip işbaşında, bu ekibi getirmenin mantığı ne? Bunlar Türkiye’nin iç ve dış siyaset politikasını değiştirmek istediler. Çünkü düşünün siz bütün kurumları ele geçirmişsiniz, askeriyeden MİT’e kadar, yargıya kadar, emniyete kadar hatta sermaye kesiminde de büyük manada örgütlenmişsiniz, Milli Eğitimde ciddi manada örgütlenmişsiniz zaten iktidar olmak bürokrasi demektir, siz ele geçirdiğiniz bu kurumlarla zaten iktidardınız. Niye böyle bir hain kalkışmaya ihtiyaç duydunuz? Sizi durdurmak isteyenleri milletin paraları ile alınmış silahlarla memleketin çocuklarını öldürdünüz. Bunlar Türkiye’nin politikasını değiştirmek ve İslam’ın davasını bitirmek istediler.

 

“BANA GÖRE BİR DİNİ CEMAAT DEĞİLLERDİ”

Bunlar zaten bana göre bir dini cemaat değillerdi ama bir dini cemaat görüntüsü veriyorlardı. Çünkü insanlarımızın en hassas olduğu nokta dindir, kandırabileceğiniz en uygun ortam da budur. Bunu kullanarak ciddi bir kitle oluşturdular. Piyasa sahte hocaların, sahte şeyhlerin olmasının sebebi de bunlardır, insanların duygularını istismar etmektir. Onlarca yıl bu siyaset üzerinden çalıştılar, insanları kendilerine bir takım şeytani davranışlar ve yalanlarla bağlamaya çalıştılar ve ciddi bir potansiyel oluşturdular. Bunlar mafya ile işbirliği içerisindeydi hatta ve hatta bir takım gayri ahlaki ağalarla da bağlantısı vardı.

 

“ŞANLIURFALILARLA GURUR DUYDUM”

15 Temmuz gecesini Şanlıurfa’ya gelirken öğrendim. Şanlıurfa’ya gelmezden 45 dakikada boyunca İçişleri eski Bakanı Eflan Ala ile aynı odada bulunduk. Bu hain kalkışmanın ne kadar büyük olduğunu idrak ettik. Bunlara karşı ancak halkın gücüyle, halkın idaresiyle karşı çıkabileceğimizin bilincine vardık. O gece ben uçakla Şanlıurfa’ya gelmeyi tercih ettim. Urfa’ya geliş sebebim Urfa’yı ayaklandırmaktı, Urfalılarla beraber o tankların önünde durabilmekti. Mücadeleyi benim başlatmam gerektiğini biliyordum, Urfa’ya geldiğimde zaten Esentepe’den Haşimiye’ye kadar bütün caddelerin tıklım tıklım olduğunu gördüm. O gün o kitleyi gördüğümde kolay kolay hain örgütlerin Türkiye’de başarılı olamayacaklarını net bir şekilde gördüm. Bütün Türkiye öyleydi. Özelde Şanlıurfa çok büyük bir kararlılık gösterdi, biz o gün hemşerilerimizle ciddi manada gurur duyduk. Şanlıurfalı olduğumuz için gurur duyduk, insanımızla, toprağımızla gurur duyduk. Başbakanımız ve Cumhurbaşkanımızın bu konudaki Şanlıurfa’ya bakış açılarından dolayı mutlu olduk.

 

“BUNDAN SONRA NE OLACAK?”

Bundan sonraki süreçte ne olacak? Sistemin kurulması lazım. Kim olursa olsun hak eden insanların, ehliyet sahibi olan insanların bir yerlere getirilmesi gerekiyor. Ne bir tarikat nede bir cemaatin devletin üst yönetiminde olmaması gerekiyor. Tabi ki bir insanın belli bir düşünceye sahip olmasını biz saygıyla karşılarız, onun inancına saygı duymak zorundayız ama hiç kimse sahip olduğu düşünceyi veya inancını bürokrasiye ve devletin kademelerine taşımaması lazım. Bunlara dikkat etmek lazım!  Bu devletin sahibi biziz. Devlet millet için vardır. Bütün kurumlar insanların mutluluğu, refahı, huzuru için örgütlenmesi gerekiyor. Zaten böyle olmak zorundadır. Hangi sistem olursa olsun eğer insanlarımıza mutluluk sağlamıyorsa, refah getirmiyorsa, onu yaşatmıyorsa o zaman ben o sisteme ne saygı duyarım nede benimserim. Önemli olan en güzel sistem yaşanan sistemdir, öldüren sistem değildir.

 

15 Temmuz Darbe Girişimi’nin ardından FETÖ Terör Örgütüne yönelik operasyonlarda devlet kurumlarına sızmış binlerce personel ihraç edildi. FETÖ’cüler devlet kurumlarından tamamen temizlendi diyebilir miyiz?

 Hayır, temizlendi diyemeyiz. Düşünün bir örgüt 40 yıl boyunca kendini saklayarak bugüne kadar gelmiş. Tanıyamıyorsunuz, bilemiyorsunuz bunları tanıyabilmek için ya içinde olacaksınız içinde olmayacağınız için de tanıyamıyorsunuz. Bunlar kendi mensuplarını da uyutuyorlar. Örneğin; Yaşantı olarak kendi mensuplarını gayri İslami bir pozisyona koyabiliyorlar, kendilerini farklı gösterebiliyorlar, yeri geldiğinde başkalarına benzemek için kılık kıyafetlerini değiştirebiliyorlar. Ben bunların halen temizlendiğini düşünmüyorum, zaman alacaktır ama temizleneceğini düşünüyorum. Bunlar kendi insanlarına merhamet etmediler. Devletin tankıyla, devletin topuyla, devletin mermisiyle kendi insanlarını vurdular. Bu örgüt ciddi manada başkalarına iftira atabiliyorlar, sizin sicillerinizle oynayabiliyorlar, sizin hiç alakanız olmamasına rağmen sizi kendilerindenmiş gibi gösterebiliyorlar. Zaman zaman bakıyorsunuz ki; Akla kara birbirine karışabiliyor, bundan dolayı mağdur insanlar olabiliyor. Zaten bu konuda ciddi şikâyetler bize iletildi, bizlerde yukarıya ilettik, valilik bünyesinde kriz masaları oluşturuldu, bu konuda mağdur olan insanların mağduriyeti giderilmeye çalışılacaktır. Her şeye rağmen biz adil olmak durumundayız, biz zulüm yapamayız, devlet adil olmak zorundadır; Adalet, mülkün temelidir. Eğer biz adalet terazisinden şaşarsak o zaman devletin temeline dinamik koymuş oluruz.

 

FETÖ Terör Örgütünden dolayı Şanlıurfa’da yüzlerce öğretmen ihraç edildi ayrıca PKK’ya destek verdiği için de yüzlerce öğretmen açığa alındı. Şanlıurfa’da bununla birlikte öğretmen açığı daha da artmış oldu. Bu açığı nasıl kapatmayı planlıyorsunuz?

Eğitim bizim en önemli varlığımız, itici gücümüz. Şanlıurfa’nın nüfusu 1 Milyon 930 Bin civarında, 600 Binin üzerinde Suriyeli kardeşimiz var, onlar da bizim misafirimiz. Şanlıurfa, Türkiye’nin en çok genç nüfusuna sahip, ciddi bir kitlesi var ve doğurganlık oranının en yüksek olduğu il Şanlıurfa’dır. Bu yıl 614 Bin gencimiz, kardeşimiz, çocuğumuz okulda okuyacak, birçok şehirden büyük.  Bunun içinde 56 Bin Suriyeli kardeşimiz var ama halen eğitim vermemiz gereken 70 Bin civarında daha Suriyeli var. Bunları da bizim eğitim camiasına katmamız gerekiyor. Şanlıurfa’da 17 Bin 490 derslik var, derslik başına düşen öğrenci sayısında ciddi manada bir azalma var, Türkiye standartlarına yaklaşmaya başladık. Şuanda 5 Bin civarında öğretmen açığımız var, sözleşmeli öğretmenlerle biz bu açığı ciddi manada kapatmaya çalışacağız. Muhakkak yeni öğretmen alımları yapılmalı ve bu konuda Şanlıurfa’ya ciddi bir pay verilmesi gerekiyor. Aksi takdirde öğretmen açığı ücretli öğretmenlerle kapatılacaktır. Bu öğretmenlerle de öğrencileri yetiştirmede sıkıntılar yaşanıyor. Çünkü eğitim vermek, ders anlatmak kolay değildir, bunu tecrübeli öğretmenlerin yapabilmesi lazım. Öğretmenin eğitimdeki rolü çok büyüktür.

 

Meclis tatilde olduğu için Şanlıurfa’da halkın içerisindesiniz, köy köy geziyorsunuz, bu gezilerinizde vatandaşların sizlerden en çok talebi ne oluyor?

En büyük sorun; İşsizlik. Görüşmelerde bize iletilen en çok konu işsizlik oluyor. Öyle bir noktadayız ki insanımız köye bir su, bir yol istediğinde seviniyoruz mahallesine hizmet talep ettiği için. Bu işsizliği en çok arttıran olgu Doğu ve Güneydoğu’da yaşanan terör meselesidir. Çünkü terör olduğunda iş adamları gelip bu bölgede yatırım yapmıyor. Yerli ve yabancı turist de gelmiyor bu nedenle esnaf iş yapamıyor ve bazıları iş yerlerini kapatmak zorunda kalıyor. Buda istihdamı olumsuz etkiliyor.

 

Başbakan Binali Yıldırım, Doğu ve Güneydoğu bölgelerine yönelik Şanlıurfa’nın da aralarında bulunduğu 22 ili kapsayan yeni ekonomik kalkınma paketi açıklamıştı. Bu işsizliğe neşter vurabilir mi?

Bizim insanlarımızın bu paket üzerinde ciddi manada bir araştırma yapması lazım. Hatta ilgili kurumların vatandaşlarımızı bilgilendirmesi lazım, bu paket hemen hemen tüm sektörü ilgilendiriyor; Hayvancılıktan bitkisel üretime kadar, sanayiye kadar her türlü sektörü ilgilendiriyor. Anahtar teslimi fabrikalar yapılacak. Bunun makinesi, teçhizatı içinde ayrıca çok uygun krediler verilecek. Bu ciddi bir manada bir imkân, bu sağlandığı takdirde istihdam sayısı artacaktır ve işsizliğe çözüm bulunacaktır. Gençlerimizin de bu konuda istihdam oluşturmalarını istiyoruz, herkesin bu teşvikleri incelemesi gerekiyor ve ilgili kurumların da vatandaşları bu konuda aydınlatmaları gerekiyor. Bu iyi bir imkândır.

 

Son olarak neler söylemek istersiniz?

Seçildiğimiz 1 Kasım tarihinden bugüne kadar belki bir kaç dönemde olmayacak hadiseleri biz bu süreçte yaşadık. 7 Haziran seçimlerinin ardından 1 Kasım seçimleri yaşandı. 1 Kasım seçimlerinin olmasının yegâne sebebi; Ülkenin siyasal istikrarının sağlanmasıydı, hamdolsun insanlarımız 7 Haziran seçimini ders alarak 1 Kasım seçimlerinde istikrar adına, huzur adına, barış adına halk partimize destek verdi. Seçim sürecinde de bizim gitmediğimiz ülkemiz kalmadı, şehirde gitmediğimiz sokak, çalmadığımız sokak kalmadı. Ankara’ya gittik yine her tatilde gelip vatandaşlarımızın sorunlarını dinliyoruz, sorunlara çözüm arıyoruz. Bunu yaparken onlara layık bir vekil olmaya çalıştık, verdiğimiz sözde durmaya çalıştık. Şanlıurfa bir lokomotif bir şehir olacak. Şanlıurfa’nın adeta bir yıldız gibi parladığını dışarıdan görüyoruz.

Ben hep eğitimin içerisinde yer aldım. Öğrencilerim bana sorardı; Hocam neden eğitim?” Ben şunu söylüyordum; “Eğer bir ülkeyi büyütmek ve geliştirmek istiyorsan insanları eğitmemiz lazım. Eğer bir ülkenin sömürge olmasını istemiyorsak insanları eğitmemiz lazım. Emperyalist ülkelerin en çok yaptıkları şey; sömürge etmek istedikleri ülkelerde önce eğitim sistemiyle oynar ve eğitimi bozarlar. Şuanda eğitimdeki bir takım sıkıntılar da ondan kaynaklanıyor. Kendimizi çok iyi yetiştirmeliyiz. Böyle olursak en büyük faydamız ülkemize olacaktır.

 

Sayın Vekilim; Zamanınızı ayırdığınızdan dolayı teşekkür ederiz.

Ben sizlere teşekkür ederim.

 

 

 

 

Güncelleme Tarihi: 17 Eylül 2016, 10:25
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner195

banner142