Title of a News Article

Şehrin ruhuna dokunmak

 12 Bin yıllık resmi kayıtlara geçmiş medeniyeti ile Urfa her anlamda geleceğe taşınacak yapıların inşasına da muhtaçtır.
Bugün de yapılar inşa ediyoruz.
Hem de eskiye kıyasla daha sağlam olduğunu iddia ettiğimiz demir, beton, çelik kullanarak koca binalar dikiyoruz.
Daha öğrencilik yıllarımda boya badana işlerinde çalıştığım Harran Kooperatifi blokları riskli yapılar olduğu için yıkılmaya başladı. 
Cebeci Sitesi'ndeki bloklar yıkılıyor. 
Daha birkaç yıl önce inşa edilen Korukent Sitesi'ndeki bloklar tehlike çanları çalıyor. Yenişehir'de, Bahçelievler'de onlarca bina yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya olduğu için kentsel dönüşüm kararı alınmış.
Sur dışında kalan gecekondu bölgelerinin neredeyse tamamının yıkılarak yeniden inşa edilmesi gerekiyor. 
Hepsi şehrin ruhuna aykırı inşa edilmiş, insan hayatını tehdit eden yapılar.
Beton, çelik, demir kullanılarak inşa edilen bu yapıların en uzun ömürlüsü ne yazık ki otuz yaşında.
Bir yanda kısacık ömürleriyle sağlam yapı malzemeleriyle inşa edilen mimari, diğer yanda tamamen taş, toprak ve molozlarla inşa edilmiş, binlerce yıldır ayakta duran yapıların olduğu şehir Urfa.
Önceki gün sosyal medyada Karaköprü'de yapılan fırınları eleştiren bir paylaşımım oldu. Bir çok arkadaş görüp aradı. Niye yapılan bu hizmeti tenkit ediyorsun, milletin buna ihtiyacı vardı diye soruyor.
Ben de onlara şöyle açıklıyorum:
Karaköprü Belediyesi vatandaşların taleplerini dikkate alarak, “kanun ve nizamnamelere uyuyoruz” bahanesiyle ilçede bazı noktalara pide fırınları inşa etmiş.
Bunu da basın bültenleriyle bir güzel duyurmuş.
Basının görevi de alıp bu bültenlere yayınlarında yer vermekten öteye gitmiyor ne yazık ki.
 “Karaköprü fırına kavuştu”, “Seyrantepe Fırınları Açılıyor” diye başlıklarla haber verildi.
Mehmet Göncü alem-i bekaya göçtü, Halil Biner ağabey daha önceden yerini almıştı. Naci İpek ağabeyimiz de rahatsızlığı sebebiyle şehirle ilgilenemiyor diye bu şehrin geleceğiyle oynamaya kimin hakkı var demek bana düşüyor galiba.
Evet beyler.
Bu şehrin geleceğiyle oynuyorsunuz ve ucube yapılar inşa ediyorsunuz ne yazık ki.
Üç beş yıl sonra yıkılması gereken yapılar inşa ettiğinizi sizler de biliyorsunuz. 
O halde ne diye böyle bir hataya düşüyorsunuz diye sormak lazım.
Karaköprü'de bir medeniyet kurulurken, o modern medeniyete yakışır şekilde binlerce yıl sonrasına taşınacak yapılar inşa edemez misiniz?
Arkada görkemiyle duran koca bir caminin önüne baraka gibi duran bir fırın inşa etmenin Karaköprü'ye yakışmayacağını bilmiyor musunuz?
Tenkit etmiyoruz, yapılan hizmeti kınamıyoruz.
Elbette vatandaşın talebi var ve belediye olarak bu taleplere cevap vermek göreviniz.
Nasıl ki ilçeye bir hamam gerekiyordu ise ve üstü pazar yeri, altı hamam olan bir yapı Karaköprü'ye çok yakıştı ise, en azından üstü restoran, altı fırın olan kalıcı bir yapı da Karaköprü'ye yakışırdı.
Yapılan fırınlara baktığınız zaman, Bozova yolu üzerinde pikniğe gidenlerin ihtiyaçlarını görmek için durduğu yol üstü fırınlarına benzer yapılara benziyor. 
Tıpkı eski Karaköprü girişindeki fırınlar gibi olmuş. 
Oysa oraya yapılacak fırının çevresinde en azından yanında birkaç işyeri olabilirdi. Fırının yanında kasap, bakkal, manav hatta terzi, tesisatçı yer almalıydı. 
Önünde genişçe bir meydanı, meydanda gölgelik yapacak çınar ağaçları da olmalıydı.
Bu şehir, Göbeklitepe'den başlayan mimari yapısıyla bir kimlik taşıyor. 
Şehrin bir ruhu var. Şehrin ruhunu korumamız, onu gelecek nesillere kırmadan aktarmamız gerekiyor.
Bugün inşa ettiğiniz yapıların, büyüyen bir şehrin ruhunu oluşturacak yapılar olduğunu unutmadan güzel işler yapmanız, şehrin ruhuna öylece dokunmanız dileğiyle.
YORUM EKLE

banner195