Title of a News Article

Bağlı son gelişmeleri değerlendirdi...

.

Bağlı son gelişmeleri değerlendirdi...
banner206
 Siyaset de Şiddeti Taşıyan Enstrümana Dönüştü
Son günlerde TBMM’deki alt komisyonda ele alınmaya çalışılan dokunulmazlık fezlekelerinin görüşülmesi sırasında kamuoyuna yansıyan ve asla tasvip edemeyeceğimiz görüntüler HDP’lilerin şiddeti meclise taşımalarının somut bir göstergesi olarak okunabilir.
7 Haziran seçimlerinden sonra PKK’nın yeniden kanlı eylemlere başlaması esasında şiddetin meclis aracılığı ile siyasi alana taşınması anlamına geliyordu. Örgüt ve bileşenleri, özellikle toplumsal alandaki pek çok alt sistemi ifsad ederek kendine epey rahat bir atmosfer oluşturdu ancak tüm pervasızlıklarını bloklayan en önemli kurum yine de siyaset kaldı.
PKK’nın siyaset ile olan ilişkisi, onun doğasının gerektirdiği şekliyle “yönetim sanatı ve toplumsal alanda var olan çıkar çatışmalarını idare etme pratiği” olarak değil, aksine kendi ideolojisine uygun bir yönetimi özellikle de zorla ve silahla herkese kabul ettirme şeklindedir.
Siyasi alana heves etmelerinin nedeni sahiden demokrasiye inandıkları için değil, demokrasi, özerklik, özgürlük ve barış gibi kavramları sahip oldukları kanlı yüzü saklamak için birer maske olarak kullanabilmelerindendir.
Sahih bir demokrasi ve özgür bir atmosfer, hatta ileri bir demokrasi HD/PKK’nın en çok rahatsız olduğu durumdur çünkü böyle bir ortamda söz konusu kavramları o kanlı yüzlerini örtecek birer maske haline getiremezler.
Bundan dolayı da en fazla entrikaya ve gayri nizami harp işlerine demokratikleşmenin arttığı dönemlerde başvurdular.
Demokrasi, PKK’nın panzehiridir. İleri demokrasi ise örgütün tüm yaşama alanlarını bitiren bir işlev görür. Demokrasiye büyük bir değer atfeden bölge insanını kandırmak sanıldığı kadar kolay değildir. Bir taraftan demokratik olduklarını iddia edecekler ama aynı zamanda da demokrasinin temeline dinaamit suyu dökmektedirler. Haziran seçimlerinden sonra temel strateji bu oldu zaten: şiddeti meclis aracılığıyla siyasi alana taşımak.
Son olaylar bu durumun net fotoğrafıdır.
Sakın bu HDP’Li vekilleri özgür irade sahibi birer aktör olarak kimse görmesin, bunlar hem gönüllü hem de mecburi olarak terör örgütünün konu mankenidirler.
Türkiye kamuoyunun ve hükümetin sivil siyaset alanına giden yolu açması ile beraber örgütün kimyasının kökten bozulmaya başladığı ve bu doğal buharlaşmaya karşı yeni bir direnç geliştirdiğini söyleyebiliriz.
Yani Haziran seçimlerinden önce PKK’nın en temel şiddet enstrümanı silahtı, ancak bu seçimden sonra elde bulunan her şeydir. Din de dahil olmak üzere her alanı kuşatan bir derebeyliği egemen kılmanın kolay olmayacağı görüldü sanırım.
Aslında rutin işleyen meclis çalışmaları sırasında demokrasinin kalbi olan bu kutsal çatı altında hemen her talebin özgürce dile getirildiği bir ortamda neden şiddete başvuruluyor sorusunun çözümlemesini yapmak gerekir.
Şiddet üzerinden varlık bulan bu mekanizmanın kodlarını anlamak için Abdullah Öcalan ile İmarlı’da yapılan görüşmelerin -HDP heyeti zaviyesinden- aktarıldığı İmralı Notları’na bakmak bile yeterlidir. Öcalan, görüşmeler boyunca sıklıkla “öz savunmanızı yapın, örgütlenmediğiniz yerde olmayın bir yumruk yediğiniz yerde on yumruk vuramayacaksanız oraya girmeyin” benzeri vurgularla örgütlenme ve siyasette şiddeti tavsiye eden (talimatlar veren) ifadeler kullanmaktadır. İşin kötü tarafı bu şiddet yoluyla hak kazanımı varsayımı bu örgütün ve partinin destekçilerinde de makes bulmaktadır. Bugün AK Partili yıllar boyunca toplumun her kesimini kucaklayan ve ceberrut devlet anlayışını bertaraf etmeye dönük çabalar sonucu zuhur eden temel hak ve özgürlüklerin Türk, Kürt, dindarlar, azınlıklar vb bütün dezavantajlı gruplar için ileri bir aşamaya geldiği rahatlıkla söylenebilir. Sorunların siyaset üzerinden çözülmesi iradesinin doğal bir sonucu olarak doğan özgürlükçü ortam bile örgüt bileşenlerince şiddetin, terörün ve şiddete dayalı siyasetin kazanımı olarak lanse edilmektedir.
Yürütülen şiddet kampanyasının örgüt ve HDP bakımından işlevini kaybedeceği ise aşikardır. Yukarıda zikrettiğimiz ifade özgürlüklerinin, temel haklara dönük taleplerin fiiliyatta uygulanır olması, bireyin kendini ifade etmede ulaşabildiği bütün kanalların açık olması hatta TBMM çatısı altında dahi en mahrem konuların, toplumun sinir uçlarına dokunacak mevzuların dahi rahatlıkla dile getirilebiliyor olması günlük hayatın bir parçası haline gelmişken şiddet uygulayarak hak elde etmenin de anlamsızlığı zamanla halk nezdinde de karşılık bulmaktadır.
Bugün yapılması gereken ne HDP’nın ne de PKK şiddet uygulayıp ortamı terörize ederek meydana gelen değişimleri şiddet yoluyla başarı elde ediliyor gibi bir algısı oluşturmasının mutlaka önüne geçmektir.
Bilinmelidir ki PKK, Öcalan yakalandığından bu yana silahtan çok siyaset ile şiddeti ve terörü yaygınlaştırmanın yollarına bakıyor.


Yazar: Mazhar Bağlı
Karatay Üniversitesi Öğretim Üyesi

Güncelleme Tarihi: 03 Mayıs 2016, 21:47
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner195