Title of a News Article

Beyazgül, Başbakan’la ne görüştü?

 Beyazgül, Başbakan’la ne görüştü?
banner206

Milletvekili aday adaylığı belirleme sürecinde Başbakan Ahmet Davutoğlu ile görüşen AK Parti Şanlıurfa İl Başkanı Zeynel Abidin Beyazgül, “Şanlıurfa’nın demografik yapısıyla ilgili bilgiler verdim. Tabi kendilerinin de ellerinde veriler var ama yine sen de kendi görüşlerini aktarıyorsun” dedi. 

RÖPORTAJ:REŞAT  UZUN
Bu haftaki röportajımızın konuğu AK parti Şanlıurfa İl Başkanı Zeynel Abidin Beyazgül oldu. Gençlik yıllarında siyasete başlayan Beyazgül ile siyaset üzerine çok keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Gençlik yıllarındaki siyaset ile şimdiki siyaseti konuştuğumuz söyleşide; Beyazgül, AK Parti’nin milletvekili aday belirleme sürecini ve seçimlerdeki AK Parti’nin hedefini anlattı.

 

İşte o röportaj:

Sizi tanıyabilir miyiz?

1975’li yıllarda ilk defa adalet partisi ve CHP’nin olduğu dönemde Milli Selamet Partisi çıkmıştı. O zaman 15-16 yaşındaydım, siyaset ilgimi çekmişti. Necmettin Erbakan diye biri elinde tahta bir anahtarlar Urfa’ya geldi. Ben de o zaman bakıyordum caddelerden geçiyor, o anahtar her kapıyı falan açacak deniliyor. Bu nedir diye merak ediyordum daha sonra Milli Türk Talebe Birliğinde 1975 yılında görev aldım. Okul hayatımda İstanbul Üniversitesinde öğrenci başkanlığı yaptım.  Daha sonraki hayatımda da Urfa’ya geldiğim zaman Milli Gençlik Vakfı başkanlığı yaptım, Refah Partisi başkan yardımcılığı, AK Parti İlçe Başkanlığı yaptım. Şimdide de AK Parti il başkanlığı görevinde bulunuyorum. Fakat buna paralel olarak sivil toplum kuruluşlarında da çalışmalarım oldu.

 

Çok genç yaşta Milli Türk Talebe Birliği ve Milli Gençlik Vakfında görev aldınız. Ardından Bursa’da Refah partisi ilçe başkan yardımcılığı yaptınız. Hayatınızın büyük bölümü siyasetle geçiyor. Gençlik yıllarınızdaki siyasete bakıldığında o günkü Urfa şartlarında, Türkiye şartlarında siyasi çalışmalar nasıl yürütülüyordu?

Bir defa her döneme baktığımda ‘Bu dönem önemlidir’ diyordum ama bu geldiğimiz döneme baktığımda bugüne kadar yaşadığımız bütün dönemlerden daha önemli bir döneme girdik. Çünkü Türkiye ve kendisi üzerinde 200 yıllık bir kuşatma var. Bu kuşatmayı 2915 seçimleri ile aşacak diye düşünüyorum. Bu kuşatmayı aşmadığı takdirde işte 2023’e yaklaştığımız bu dönemde Ortadoğu’da haritalar yeniden çizilmeye başlandı. Türkiye boş bırakılmış değil. Bu nedenle belki 1990’lı yıllarda, 2000’li yıllarda bu şekilde değildi siyaset ama bugün daha çok zorlandığını düşünüyorum. Çünkü milletin kaderiyle şimdi daha çok bağlantılı hale geldi. Urfa toplumuna baktığımız zaman; Urfa’da bir aşiretten olmak veya bir aşiret ile muhatap olmak çok güzel bir şey. Çünkü bu aşiretlerin her biri sivil toplum örgütüdür. Onun başındaki insanlar bu topluma hizmet eden insanlar, kendi toplumuna hizmet eden insanlar. Bu toplumu dönüştüreceksek bunlarla birlikte dönüştüreceğiz. Ama burada bir negatif durum da çıkıyor. İnsanlar bir yerde yükselmenin, bir yerde var olmanın nedenini tamamen bir aşiret bağlantısıyla da yeterli görebiliyor. Bu olmaması lazım, aşiret; bir güç, bir kuvvettir ama sen bir yere gelirken kendi birikiminle gelebilirsin, heyecanla gelebilirsin, ufkunla gelebilirsin, hayallerinde gelebilirsin. Sadece oradaki o mesuliyet bunun için yeterli değil burada takılıp kalanlar olabiliyor. İşte benim arkamda bir topluluk var, bu topluluğa karşı ben de burada olmalıyım düşüncesi de olabiliyor. Bizim Urfa olarak bu düşünceyi atmamız lazım ki çok daha ileriye gidecek arkadaşlarımız olsun.

 

Erbakan Hoca’nın elinde bir anahtarla gelerek burada bir seçim çalışmasını yürüttüğünden bahsettiniz. Bugüne bakıldığında Rahmetlik Erbakan’ın hedeflerine varılmış mıdır? Çünkü AK Parti o misyonu taşıyor, Erbakan’la çalışma arkadaşlığı da yaptınız, bununla ilgili neler söylemek istersiniz?

Aslında bugünkü AK Parti kadrolarının bir kısmı o döneme ait. AK Parti bir koalisyon gibi. Yani burada ANAP’tan, Doğru Yol Partisi’nden, Demokrat Parti’den oluşan bir koalisyon gibi. Erbakan Hoca ile bugünkü AK Parti benzer değil çok farklı birbirinden. Bugünkü AK Parti, Dünyadaki globalaşmanın bir parçası, küreleşmenin parçası. O günkü Refah partisi ise daha yerel bir siyaset ortaya koyuyordu. Zaten Refah Partisi’nin bana göre 1997 28 Şubat’ı ile karşılaşmasının temel nedeni şu: Bölgesinde özel konumlar oluşturmak isteyen bir lider, küresel dünya ile karşı karşıya geldi, çatıştı. Mesele Necmettin Erbakan o gün iktidardan indirildi, o gün ortaya konulanlardan birisi havuz sistemiydi. Global dünyada böyle bir şey yok. Bu neyi getiriyor: Kamunun, idarelerin faiz almamasını, borçlanmamasını getiriyor. Ama kapitalizm borçlanmak üzerine yürüyor, o sistem faiz üzerine yürüyor. Burada faizin karşısında sen bir sistem üretiyorsun. AK Parti de global dünya ile birlikte hareket ediyor ama küresel dünya ile hareket ediyor ama burada bir şey var. AK Parti farklı bir alternatif getirmiyor, mevcut sistem içerisinde o sisteme ayak uydurarak o sistemi minimize ediyor. Mesele nedir? Faizler yüzde 80’lerden, 90’lardeyken yüzde 5’lere indiriyor. Yine burada görüyoruz ki faiz hedef, faizi aşağıya çekmek hedef. Bu da iyiye gidiyor.

 

AK Parti Urfa teşkilat bazında ilk yıllarda Müfit Yetkin’in istifasının ardından bir türlü dikiş tutmadı. Osman Nuri Eren ile birlikte dönemin Teşkilat Başkanı hayati Yazıcı ile birlikte sizin de AK parti İlçe Başkanlığı süreciniz oldu. Bu nasıl gerçekleşti ve neden kısa sürdü?

Ben o zaman Viranşehir’de noterdim, ilçe başkanı oldum. Viranşehir’de noterken AK Parti merkez ilçe başkanlığını yürütmek kolay bir şey değil zordu ama buna rağmen yürüttük. Ahmet Eşref Fakıbaba ile birlikte seçimi yürüttük, iyi bir çalışma yaptık, iyi bir performans gösterdik ve seçimi de yükse bir oyla kazandık. Ancak aradan bir müddet geçtikten sonra benim tayinim Adıyaman’a çıktı. Adıyaman’a çıkmakla birlikte burada AK Parti ilçe başkanlığına devam ettirmem çok etik olmuyordu. Bu nedenle ilçe başkanlığından ayrıldım.

 

Aradan yaklaşık 10 yıl geçti yine siyasete girdiniz ve bu kez AK Parti il başkanı oldunuz. Ankara’da yine Noterler Birliği Genel Başkan Yardımcısıyken il başkanlığı süreci nasıl başladı ve seçimi kucağınızda buldunuz. Seçim çalışmaları kapsamında temayül yoklamaları da yapıldı, bu süreçle ilgili neler söylemek istersiniz?

Bir insan bir yere kendi istemesine gelmiyor. Olaylara ilgi duyuyorsun, memleketine ilgi duyuyorsun, problemlerle, hayatın sosyal olaylarına ilgi duyuyorsun ve bir bakıyorsun ki kendini bir yerlerde bulmak zorunda oluyorsun. Dünyada beki aha rahat yaşam tarzlarını seçebilirsin ama benim şahsımda şu var; Toplumda bir sıkıntı varsa o sıkıntıyı hissediyorum. Bir insan, bir dul kadın eğer mağdur maaş alamıyorsa yahut bir esnafın işi bozuk gidiyorsa evet ben bu dünyada bu işlerden kayıtsız kalarak mutlu yaşayayım ama mutlu olamıyorum. Ancak toplumun problemlerine kendi çapımla, kendi gücümle ilgilendiğim zaman mutlu olabiliyorum. Etrafında tek mutsuz bir insan olsa onun mutsuzluğu sana yansır.

 

Ankara’daki siyasi çevreyle diyaloğunuzun çok iyi olduğunu biliyoruz. Milletvekili seçimine de yaklaştığımız böyle bir ortamda milletvekili adayı olma şansınız da olabilirdi. Siyasetin en tepe noktası milletvekilliğidir. Bunu düşündünüz mü?

Bana göre burada bir yanılgı var. Siyasetin en üst tepesi milletvekilliği olarak görülmekte bir yanılgı olduğunu düşünüyorum. Neden? Aslında milletvekili TBMM’de yasama yetkileri için olan bir kişidir. Ama milletvekili kendine bunun dışında bir işlev, bir fonksiyon yüklüyor, toplum da o fonksiyonu yüklüyor ve neticede bir çatışma başlıyor. Milletvekili seçildiği bölgenin değil tüm ülkenin vekilidir. Çünkü bir kanun çıktığı zaman bütün ülkeyi ilgilendiriyor, sen bölgesel bir kanun çıkaramazsın. Şimdi biz kendimizi bölgenin milletvekili, bölgenin sahibi olarak görüp öyle bir fonksiyon yüklediğimiz zaman zaten milletvekili sonuçta bunun altından kalkamıyor. Bizim şehrimizin batına gidildiğinde milletvekilleri bizdekiler gibi değildir. Bunlar tamamen yasama işlerine odaklılar ve bireysel işlere hiç bakmazlar, buna mesafe koyarlar. Ancak bizim burada böyle bir anlayış oluşmuş; Milletvekili bütün işlere bakacak, Ankara’da benim yükümü taşıyacak. Neticede toplumun bir bölümünü memnun ediyorsunuz ama önemli bir kısmını, büyük bir kitleyi de memnun edemiyorsunuz. Milletvekili seçildiği bölgenin değil tüm ülkenin vekili olursa bu noktada şu kanunu çıkardım diye toplumun karşısına çıkar.

 

AK Parti’de milletvekili aday adaylığı konusunda Urfa’ya iki seçimdir rekor başvuru yapılıyor. Urfa’daki vatandaşların ya da AK Parti’ye gönül veren insanların aşırı derecede milletvekili talep etmesini neye bağlıyorsunuz?

Genelde bizim insanlarımız topluma çok hizmet ediyorlar. Bu aşiret yapısından gelen bir şey. Diyor ki: Ben bulunduğum topluma, yöreye, insanlara fazlaca hizmet edeyim. Bunu bir yük olarak görüyor.  Ben bu kadar hizmet ediyorum diyor ama yetkilerim az, daha fazla hizmet etmeyi amaçlıyor. Bunun için milletvekili olarak yetkilerini daha fazla arttırmak istiyor.

 

Milletvekili seçimleriyle ilgili temayül yoklaması yapıldı. Ardından da bir ilk yapıldı ve STK temayül yoklamaları yapıldı, ardından listeler belirlendi. Listeler belirlenirken temayül çalışmaları göz önünde bulundurularak mı yapıldı, listeye bakıldığında sizin ne gibi etkiniz oldu?

STK ve parti teşkilat yoklamalarına baktığımız zaman veya anketlere baktığımız zaman burada toplumun bir algısı var. Sanki bu sıralamayı yapmak için yapılıyor ama bu toplumda gözden kaçırdığımız bir isim var mı, bu toplumda kimler öne çıkmış? Bunları değerlendirmek için yoklama yaptık. Nihayetinde AK Parti kurumsal bir parti. Geçen gün baktım AK Parti’de milletvekili olabilmek için 7 tane basamaktan geçiliyor. Bu 7 basamağın her biri ayrı bir etkiye sahip. Böyle olunca kurumsal bir yapı ortaya çıkıyor. Bizim etkimiz var mı diye düşünülüyor.

 

Bu süreç içerisinde Sayın Başbakan’la yaklaşık 1 saat görüşmeniz oldu, Başbakan’la neler konuşuldu, Başbakan sizden neler sordu?

Başbakan’ın önüne her ille ilişkin bir harita önüne konuluyor. Haritada hangi bölgelerin birbirleriyle ilişkili olduğu, bunların demografik yapısının ne olduğu buna ilişkin bilgileri Başbakan alıyor. Başbakan’la çok geniş olarak genel yapıyı konuşuyorsun. Başbakanımız mesele bölgelerin haritasını almış önüne, bu bölgenin özelliği nedir diye soruyor. Mesela Akçakale Harran, bu bölgede demografik yapı nedir diye soruyor. Diyorsun ki bu bölge şöyle, böyle. Şanlıurfa Merkezde demografik yapı nedir diye soruyor. Tabi kendilerinin de ellerinde veriler var ama yine sen de kendi görüşlerini aktarıyorsun. Bölgelerden müracaat eden isimleri soruyor. Daha sonra bir değerlendirme yapılıyor. Zaten Başbakan’ımızın daha önceden de bu yönde çok iyi bir hazırlığı var.

 

Listeler açıklandı, listelerin açıklandığında tepkiniz ne oldu?

Listeler açıklandığı gibi AK Parti Urfa listesini önüme alıp bölgesel dağılım doğru yapılmış mıdır? diye baktım. Evet bölgesel dağılım yapılmış. Ben listeyi benimsedim. AK Parti listesi iyi bir liste.

 

Listeye giremeyenler için neler söylemek istersiniz?

Bana liste açıklandıktan sonra aday adaylarımızın bir çoğundan mesajlar ve telefonlar geldi. Beni arayıp; ‘Bundan sonra AK Parti’nin bir neferi olarak yolumuza devam edeceğiz, seninle birlikteyiz’ gibi telefonlar geldi. Tabi bunun içerisinde buruk yaşanmamış ve her şey süt limandır demek de zorunda değiliz. Hiçbir aday adayının yanlış bir söz söylediğini duymadım.

 

2011 Yılı seçimleri öncesinde Urfa kamuoyu Başbakan’dan bir bakanlık beklentisi içerisine girmişti, böyle bir baskı uygulanmış ve Faruk Çelik Urfa’ya geldi. Bakan Çelik’in ciddi yatırımları oldu, katkısı oldu ama Çelik’in görev süresi bitmeden Urfa’da böyle bir algı oluşturuldu: Biz ithal aday istemiyoruz, Urfa’da yaşayan Urfalı insanlar listede olsun denildi ve listeye bakıldığında da tamamı Urfalılardan oluşuyor. Nureddin Nebati Bey listenin 1. Sırasında yer aldı. Bu algı operasyonunu yapmak isteyenlere neler söylemek istersiniz?

Her toplum gibi bizde kendi toplumumuzdan böyle insanlar çıksın, bizi idare etsin deriz. Bizim bir adayımız da Aydın’dan aday. Diyarbakır ve Gaziantep’in adaylarına bakın. Burada bizim yapmamız gereken Urfa’nın kiminle neler kazanmasıdır. Buna bakmak lazım. Algılarla yönetmek doğru değildir. Bizim esas olan gerçekle yüzleşmemiz.

 

Seçim süreci başlıyor. AK Parti’nin Urfa’daki hedefi nedir?

AK Parti, icra makamında bir yerdir. Ben diyor Ankara’dan geldim buraya duble yollar ve otobandan çıkmadım. AK Parti’nin bu icraatları konuşulur. Diğer partilere ilişkin ise; Bu milletin geleceğine ilişkin bir katkınız olacaksa projenizle çıkın. İnsanlara ne vereceğinize bakın. Nihayetinde AK parti, gerek Cumhurbaşkanlığı seçimi gerekse mahalli seçimler onun için iyi bir sınavdır. Bizim diğer partilerle işimiz yok. Biz kendimiz hangi noktadayız, hangi hedefe doğru gidiyorsunuz? Yüzde 52’lere ulaşmış bir AK Parti’nin bundan sonra yüzde 55’lere ulaşmaktır.

 

 

Türkiye Noterler Birliği Başkan yardımcılığı var, bir taraftan siyaset var. Ailenize zaman ayırabiliyor musunuz ve hangi takımı tutuyorsunuz?

Siyasi çok merkeze aldım, zamanınızın önemli bir kısmı Urfa’ya hizmet adına burada. Buradan artan zamanlar da diğerlerine zaman ayırıyorum. Yani il başkanlığında hiçbir tasarruf yapmıyoruz. Ayrıca Fenerbahçeliyim.

 

Son olarak neler söylemek istersiniz?

Urfalılar şunu söylüyorsa: Ben sabah uçağıyla Ankara’ya gidiyorum. Ankara’da bir gece bile kalmak istemiyorum akşam uçağıyla da Urfa’ya dönüyorum. Çünkü Urfa benim sevincim, Urfa benim heyecanım, Urfa benim geleceğim, Urfa benim mutluluğum. Ben odamdaki arkadaşlarla oturduğum zaman sohbet ediyorum. O zaman bu medeniyet şehrini başka bir şeye değiştirmeyelim, bunu koruyalım, bu bize çok güzel miras. Urfa’ya gelen insanlar şunu söylüyorlar: Urfa’ya bir günlüğüne geliyoruz ama bir ayda gitmek istemiyoruz. Ama siyasette milletin geleceği için önemlidir. Ben AK Parti’de ileriki nesillere ‘ben sizin için çalıştım, bu yaptığım işler sizin faydanızaydı’ deme konumunu düşündüğüm için AK Parti’deyim.

 

 

 

 

Güncelleme Tarihi: 10 Nisan 2015, 17:51
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner195