Title of a News Article

YENİ ANAYASA VE TOPRAK KORUMA KANUNU

Önceki gün elime bir davetiye ulaştı. Gençlik ve Spor Bakanlığı, Karaköprü gençlik Merkezi ve Genç Diriliş Platformu’nun ortaklaşa düzenlediği söyleşi programının davetiyesi. “Gençlik Yeni Anayasa’yı Konuşuyor” adını taşıyan, Şanlıurfa Milletvekili Av. Kemalettin Yılmaztekin’in konuşmacı olarak katılacağı söyleşi 27 Mayıs 2016 Cuma günü saat 19.00’da Şair Nabi Kültür Merkezi’nde yapılacakmış.

Genç Milletvekilimizin böyle bir konuda duyarlılık göstermesi takdir edilir. Hele Sayın Milletvekilimiz Akçakale ve Harran seçmenini temsil ediyorsa, her seçimde AK Parti’ye büyük destek veren bu seçmenin temsilcisiyse, böylesi bir faaliyette yer alması daha önemli.

Davetiyeyi alınca aklımdan Anayasa ve toprak geçti.

Adalet mülkün temeliydi ve adalet için yeni anayasa şarttı.

Bir süredir “Yeni Anayasa” diye oturup kaldırılmaya çalışıyoruz. “Gençler yeni anayasa istiyor” diye bir talep oluşturulmaya, olası referandum için zemin hazırlanmaya çalışılıyor.

İyi hoş.

Bir ülkenin kendi anayasasına yazması kadar doğal bir iş olamaz. Bu hükümet döneminde olmasa da başka bir hükümet döneminde mutlaka ithal olmayan yerli bir anayasa yazılacaktır.

Ama mesele anayasayı yazmakta değil, uygulamaktadır.

Mevcut anayasanın hangi maddesini yerli yerinde uyguladık ki yeni anayasayı uygulayalım.

Mesela mevcut anayasamıza dayanılarak kanunlaştırılan “Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı” konulu bir kanun vardır. 5403 Sayılı bu kanun, 6537 sayılı kanunla yeniden düzenlenmiş ve son şeklini almıştır. 2014 yılında yapılan bu düzenleme ile toprakların miras yoluyla bölünmesinden, tarım arazilerinin kullanım şartlarına kadar çoğu hususu kapsar.

6537 Sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’nun amacı; “Toprağın korunması, geliştirilmesi, tarım arazilerinin sınıflandırılması, asgari tarımsal arazi ve yeter gelirli tarımsal arazi büyüklüklerinin belirlenmesi ve bölünmelerinin önlenmesi, tarımsal arazi ve yeter gelirli tarımsal arazilerin çevre öncelikli sürdürülebilir kalkınma ilkesine uygun olarak planlı kullanımını sağlayacak usul ve esasları belirlemektir” diye kanunda tanımlanıyor.

Yine aynı kanunun 8. Maddesinde, “Bakanlık, yeter gelirli tarımsal arazileri ekonomik, ekolojik ve sosyal açıdan azami oranda verimli kılmak ve yeter gelirli tarımsal arazi büyüklüğünü artırmak için gerekli tedbirleri alır…” diye yazılıdır.

Aynı kanun paralelinde 5403 Sayılı kanuna bağlı olarak çıkarılan tüzük ve yönetmelikler de toprağın, yukarıda saydığımız 8. Madde doğrultusunda kullanımına yönelik bağlayıcı şartlar getirir.

Ama ne yazık ki Toprak Koruma Kanunu da 1934 yılında çıkan 2596 sayılı Şapka ve Kılık Kıyafet Kanunu gibi uygulanmaz.

Televizyon ekranlarına kamu spotları veren Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı kanunları uygularmış gibi görünse de aslında bunun da pek aslı yoktur. İnsanlar dünyanın en verimli arazilerine beton yığınları dikmeye devam etmekte, devlet kurumları eliyle tarım arazileri imara açılmaya devam etmektedir.

Mardin yönünden Urfa’ya doğru gelirken sol tarafı seyrettiğinizde gördüğünüz uçsuz bucaksız araziler, dünyanın en verimli tarım alanlarıdır. Bu alana gece baktığınızda adeta bir şehir görünür. Çünkü burada her insan tarlasının bir köşesine birkaç ev yapmaktan geri kalmamıştır. Yıllardır bunu denetleyen, sınırlayan, kısıtlayan hiçbir yasal yaptırım da uygulanmamıştır. Tarım arazisine inşaat yapmayı bir yana bırakalım, bizzat devlet kurumları yeni imar planı ile Sırrın ‘dan Konuklu’ya kadar olan çok geniş bir alanı imara açmıştır. İmara açılan alanlar yarın öbürgün Osmanbey kampüsüne, diğer taraftan havaalanına kadar ulaşacaktır.

Oysa mevcut anayasa ile ve kanunlarla kurulmuş olan toprak koruma kurulları, devletin yetkili organları vardır ve tarım arazilerinin hızla betonlaşması buna rağmen devam etmektedir.

Toprağın betonlaşma karşısında korunmaması bir yana, sulamaya açılan tarım alanlarımızın bilinçsiz sulama ve kimyasallarla katledilmesi, çölleşme ile karşı karşıya gelinmesi de başlı başına bir muammadır.

Derim ki, gelin bir yandan yeni anayasa yazma, yeni anayasayı kabul ettirmeye çalışırken bir yandan da mevcut anayasa ve kanunların titizlikle uygulanması için çaba gösterelim.

Dünyanın en verimli tarım arazilerinin TBMM’deki sesi olan Milletvekilimiz Sayın Av. Kemalettin Yılmaztekin’in Yeni Anayasa için gösterdiği çabayı, tarım arazilerinin katlinin önüne geçmek için de göstermesini bekliyoruz.

Saygılarımla.

YORUM EKLE

banner195