Title of a News Article

Vali Tuna'dan anlamlı yeni yıl mesajı...

ENSAR RUHUNUN YEŞERDİĞİ 2016 YILI, 2017’NİN EN GÜZEL VE EN ANLAMLI MÜJDECİSİDİR

Vali Tuna'dan anlamlı yeni yıl mesajı...
banner206

2016 yılı hiç şüphesiz II. İstiklal Savaşı’nın tek yürekle verildiği ve İstiklal Marşımızda ifadesini bulduğu üzere “belki yarın, belki yarından da yakın” denilebilecek kadar kısa bir sürede Hakk’ın vadettiği zafere nail olunan, millî iradenin zaferiyle şahlanan tarihî bir dönüm noktasıdır.

 

Maskeli vicdanların vahşice maskelerini düşürdüğüne, milletin üzerine kurşunlar sıkan hainlerin ihanetine, millî iradenin kalbinin bombalanmasına, insanı sırtından vuranların çirkin yüzüne 2016 yılında hep birlikte tanıklık ettik. Birliğimizi, dirliğimizi, kardeşliğimizi hedef alan kalleşlerin -topu da gelse- gözü kara milletimizin gözünü korkutamayacaklarını bilmemeleri ebedî bir gafletten, âcizlikten başka bir şey değildir. Karşılarında; millî marşı “Korkma” diye başlayan, tâbi olduğu Peygamberi “Korkma, Allah bizimle beraberdir” diyen bir millet vardır. Öyle ki İstiklal Harbi yıllarında taş üstünde taş, baş üstünde baş kalmayan bir dönemde bile onca imkânsızlıklara rağmen -İstiklal Marşımızda kayıt altına alındığı gibi- yurdunu “alçaklara uğratmamış”, gövdesini siper etmiş, hayasızca akını durdurmasını bilmiştir. 2023 hedeflerine büyük bir özgüvenle yürüyen, dev yatırımların bütün bereketiyle dolup taştığı; Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Marmaray ve Avrasya Tüneli gibi ecdadın rüyasına sadakat gösteren ve kıtaları birleştiren gönül köprüleriyle; 2023 yılında 500 milyar dolarlık ihracat hedefi ve dünyanın en büyük ilk 10 ekonomisi arasına girmeyi hedefleyen ekonomisiyle, güçlü devlet imajıyla, devlet geleneğimizin şahlandığı Türkiye Cumhuriyeti, yine İstiklal Marşımızda da ifadesini bulduğu gibi “kükremiş bir sel olup bendini çiğneyip aşmıştır.” Bu bakımdan adı ne olursa olsun, sayısı ne kadar olursa olsun bütün terör örgütleri bu selde boğulmaya mahkûmdur. “İstikbal bizimdir” diyen Yeni Türkiye’nin aydınlık geleceğine haset edenlerin, insanlıktan nasibini almamış adi girişimleri akamete uğrayacaktır.

 

Önünü kış tutmayı bilen bir millet olarak tarih boyunca her zorluğun üstesinden gelmesini bildik. Karlar altında ömrünün baharında yatan vatan evlatlarımızın yüreklerimize kor hâlinde düşen acısı ne kadar derinse, şehitlere “ölü” demeyen bir Allah’a imanımız da o kadar derindir. Ancak dost düşman şunu iyi bilsin ki canımızı yakanların misliyle canı yanacaktır. Hem dünya hem âhirette…

 

“Zâlimin hasmı, mazlumun hısmı olarak” sadece kendi vatandaşı için değil, çevresindeki halklar için de huzurun, emniyetin, aydınlık bir geleceğin teminatı, ümit ve ilham kaynağı olan Türkiye Cumhuriyeti, kendisine sığınan göçmenlerin sorunları için bütün imkânlarını seferber etmiş, yasal düzenlemeler ve kurumsal yapılanmalarla ecdadına yakışır bir duruşla dünyaya insanlık dersi vermiştir. Batı ülkelerinin göçler karşısında, yine terör karşısında üzerine düşeni yapmayışı, insan hakları ve demokrasi hakkında mangalda kül bırakmayan söylemleriyle çelişmektedir. Oysa özü sözü bir milletimiz; “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” şeklinde bir gönül mirasıyla ve ezelden beri öldürmeyi değil yaşatmayı, ümitsizliği değil ümidi, nefret etmeyi değil müjdelemeyi, zorlaştırmayı değil kolaylaştırmayı, ayırmayı değil birleştirmeyi, bencilliği değil paylaşmayı bilmiştir. Çünkü biz, yaradılanı dininden, dilinden, renginden, kıyafetinden, meşrebinden, mezhebinden ötürü değil, sadece Yaradan’dan ötürü severiz. İşte bundandır ki Nemrutların ateşinin kül olduğu Şanlıurfa’mızda bize sığınmış Suriyeli kardeşlerimize insanlık ve kardeşlik vazifemizi, Halil İbrahim bereketiyle ifa etmeye ilk günkü aşkla ve ilk günkü kararlılıkla devam edeceğiz.

 

Miladi Takvime göre 2016 yılının bu son gününü içine alan kış mevsimi ve kar, farklı kültürlerde, içinde farklı dinî ritüeller barındırmakta; 2016’nın son günleri farklı kültürlerde farklı hatıraları tazelemektedir. Bizde Aralık, Allahuekber Dağlarında Sarıkamış demektir. Mesela bizde Aralık,

 

“Şühedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...

 

O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar”

 

Mısralarını yazan Mehmet Akif Ersoy’un iman dolu kalbinin durduğu aydır. Tarihte nice şanlı zaferleri, millî hafımızda derin izler bırakan nice hatıraları barındıran bu ay, maalesef tarihteki en büyük ihanetin de en çirkin hâliyle gün yüzüne çıktığı 17-25 Aralık darbesinin de yıl dönümü olarak asil milletimizin hafızasından asla silinmeyecektir.

 

Demokrasisine, özgürlüğüne, bayrağına, ezanına, devletine, toprağına göz dikilmesine; millî iradesinin ayaklar altına alınmasına asla müsaade etmeyen milletimiz; durmadan, duraklamadan yürüdüğü gönül yolunda, bizi biz değerlerimizle, güzellikler üretmeye devam edecektir. Bu gönül yolunda; adıyla, sanıyla, şanıyla Şanlıurfalılar olarak ülkemizin potansiyelini, bölgesel dinamikleri ve insanımızın yeteneklerini harekete geçirerek kalkınma sürecinin hızlandırılması için yüreğimizi ortaya koyduk.

 

Şanlıurfa, önemli tarihî, kültürel potansiyelleriyle birlikte birçok bileşende bir cazibe merkezi olarak marka şehir özelliği taşımaktadır. Bu yönünü sanayi ve üretimle birleştirdiğinde medeniyetlerin başkenti ve beşiği olan güzide ilimiz, bu tarihî misyonunu geleceğe taşımış olacaktır.

 

Ülkemizin ve Avrupa’nın Ortadoğu Pazarına açılan Güney Kapısı Şanlıurfa aynı zamanda ülkemizin en fazla güneş alan bölgesinde bulunarak güneş enerjisi üretim merkezi olmaya adaydır. Geniş ve bereketli tarım topraklarının yanı sıra bölgesel yatırım teşvik uygulamalarında 6. Bölgede yer alan Şanlıurfa, teşvik sisteminden maksimum ölçüde yararlanarak, yatırımcılara cazip fırsatlar sunmaktadır. Başta Güneydoğu Anadolu Bölgesi olmak üzere bölgesel gelişmeye yönelik projelere önemli kaynaklar aktarılarak birçok proje tamamlanmış veya tamamlanma aşamasına gelmiştir. Önümüzdeki dönemde Şanlıurfa’da yüksek ve istikrarlı büyüme için kamu ve özel kesim yatırımlarını birbirlerini tamamlayacak şekilde bütüncül bir bakış açısıyla ele almayı planlıyoruz.

 

Şuna bütün kalbimle inanıyorum ki peygamberlerin, evliyaların sabrıyla yoğrulmuş Şanlıurfa’mızda 2017 yılı; Halil İbrahim bereketinin her alanda tecelli edeceği bir yıl olacaktır. Çünkü Ensar ruhunun yeşerdiği 2016 yılı, bunun en güzel ve en anlamlı müjdecisidir. Çünkü Şanlıurfa; “Ensar” gibi “Allah'ın razı olduğu” kullardan olabilmek umuduyla 110.000’i kamplarda 445.000 kayıtlı Suriyeli kardeşlerimizle gönlümüz daha da genişlemiştir, demiştir.

 

İnsanlığın, medeniyetin, kardeşliğin başkenti olan Şanlıurfa’nın tarihî misyonunun geleceğe taşınmasında siz hemşehrilerimle birlikte azim ve gayret içerisinde çalışmaktan büyük onur duyduğumu bütün samimiyetimle bir kez daha ifade ediyor; bu toprakları bize vatan kılan bütün şehit ve gazilerimizi bu vesileyle rahmet, minnet ve şükranla yâd ediyor; birliğimizin, kardeşliğimizin daim olması temennisiyle hepinize sağlık, afiyet diliyor; sevgi ve saygılar sunuyorum.

Güncelleme Tarihi: 31 Aralık 2016, 14:04
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner195