Çaresizlik!

İnsan; Saygıdan, sevgiden, güvenden değil çaresizlikten gider. İçine çekilir, gönlünün sesini bastırıp zihnini berraklaştırmaya,sancılı da olsa bir soluğa, ihtiyaç duyar,kapatır kendini yalnızlık sarmalına. Üstelik heveslerden arınıp nefes olmuşken biri yekdiğerine, tepeden tırnağa gönlüne yağarsın, gönlüne yağar, ilahi bir nağme gibi pelesenk olur gönlüne, diline. Zamana bırakırsın, gönlüm rezerve dersin, zihin sesine aldanarak, fakat senin dışında kalpleri eviren çeviren bir gücün olduğunu acı bir şekilde idrak edersin. Henüz ömrünün baharındayken şartlara teslimiyet adı altında konfor alanına sığınarak,sana hayat verecek bir saksı yerine janjanlı bir vazoda rutini soluyacaksın.
Bazen içinde onlarca şey birikir, İlk başta mücadele edersin, sonra sağırlaşırsın, vurdumduymaz olursun en sununda da vazgeçersin. İçindeki onca şeyi hangi sırayla ve kime söyleneceğini bilmediğin için kendini gönül Mahzenine suskun bir şekilde gömersin.

Bazen bir kelime ve kelimenin geçmişte hayatında bıraktığı izleri, öykündeki yeri, çağrışımları seni durduğun yerde bir mih gibi çakıverir, gönlündeki dalgalara teslim eder, boğazın düğüm düğüm olur.

İşte bu anlarda buz kesilirsin, üşürsün hiçbir yere sığmazsın, darmadağın olursun toparlanman gerekir. Hayatın bütün aksayan yanlarında seni imar edecek gönlüne mukabil bir gönülden samimiyetle sadr edilen içini ısıtacak birkaç kelimeyi üşüyen yanlarını ısıtmak için örtü edinirsin.
"Şairin dediği gibi; "insan bastırdığı duygunun esiri olur" ( Cahit Zarifoğlu)
Bastırılmış duygular insanın insicamını bozuyor. Sadece teoride kaldı mı ateşin odunu yaktığı gibi, ruhun yavaş yavaş solmasına zemin açıyor.

 Kıymet bilelim, dert olan çok derman olmaya gayret edelim.