İslama fıtraten yakın olan toplumumuzda, İslamiyet öncesinde bile kadına büyük önem verilmiştir. Örneğin Yaratılış Destanında kadın “Ak ana” olarak anılır. Yine ilk Türk yazıtlarından olan Bilga Kağan kitabesinde kadınlardan bahsedilirken, -Sizler anam hatun, büyük annelerim, hala ve teyzelerim, prenseslerim..- diyerek başlar.
Toplumumuz, gerek İslam öncesi kültür ve örfünden gelen, gerek İslamla şereflendikten sonra Allah’ın emri gereği kadını toplumun en değerli, en şerefli yaratılmışı arasında saymıştır. Halen toplumumuzda son sözü kadın söyler. Yine toplumumuzda kadına rağmen hiçbir karar alınamaz.
Örfümüzde, inancımızda değer verilen kadın, sosyal ve siyasal yaşamdaki varlığının en önemli kazanımını da yine toplumumuzda edinmiştir. Kadına seçme, seçilme hakkı verilmesiyle Türkiye Cumhuriyeti’nde kadın Milletvekilleri, kadın Bakanlar hatta kadın Başbakan bile çıkmıştır. Kadının siyasal hayatın içinde var olması için de AK Parti döneminde büyük çaba gösterilmiştir. Hepsinden de önemlisi, 30 yıldır ölen yavrularının ardından ciğerleri yanan anaların bağrına su serpilmiş, ülkemize barış ve kardeşlik ortamı hakim olmaya başlamıştır.
Bu duygu ve düşüncelerle hayatın her anında varlıklarını hissettiğimiz, bizi biz yapan değerli kadınlarımızın bu özel gününü yürekten kutluyorum.”