15 Temmuzu, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ)’nü, işbirlikçilerini ve arkasındaki ABD ve Batı’yı unutmayacağız, unutturmayacağız.
1950’lerde ABD tarafından CIA desteği ile Irak’ta büyütülen Irak"ın FETÖ'sü Kesnizani örgütü sayesinde
20 Mart 2003 günü Irak toprakları, direniş göstermeden Amerika’ya teslim edildi ve ABD tarafından işgal edildi.
Aynı senaryoya benzer şekilde, 15 Temmuz 2016' da hain FETÖ'nün darbe kalkışmasına giriştiler, ancak Türk milletinin inancına, fedakarlığına, dirayetine, adanmışlığına çarparak paramparça bir şekilde başarılı olamadılar.
Onca kutsal değer ve inançları istismar, iftira ve kumpasların ardından 15 Temmuz hain darbe kalkışmasıyla birlikte bütün foyası açıkça ortaya çıktı.
Devletin emaneti silahları millete çevirmekten, sivil, asker demeden 251 insanımızı vahşice katletmekten, tanklarla ezmekten, Meclis’i ve Polis Özel Harekât merkezlerini hunharca bombalamaktan, 2700’den fazla insanımızı yaralamaktan hiç çekinmediler.
Açık bir düşman olsaydı, ancak bu kadar vahşi olabilirlerdi.
FETÖ, yaklaşık 50 yıl önce sözde dinî bir yapı olarak ortaya çıkan, karanlık ve ihanet dolu emellerine ulaşmak için vatanı işgal ettirmeye ve milletin geleceğini ipotek altına almaya çalışan acımasız, tehlikeli taşeron bir terör örgütüdür.
FETÖ, amacına ulaşmak için kural tanımayan, ahlakî, vicdanî, hukukî, dinî ve insanî kavramları çıkarlarına uygun şekilde kullanabilen, siyasetin her görüşdeki aktörlerinin kılığına rahatlıkla girebilen bir şebekedir.
Dinî bir yapıdan ziyade istihbarat örgütlerinin yapılandırdığı ve görevlendirdiği ezoterik (gizli/kapalı) bir modern kült, bir örgüt olan FETÖ, önce dini bir kült, ardından bir terör örgütü haline dönüşmüş, eğitim-öğretim, sivil toplum örgütleri, insanî yardım, ekonomi, siyaset, meslek kuruluşları, yerel ve uluslararası ticari işletmeler, basın-yayın medya organları vb. her alana, en önemlisi de devlet kurumlarına sızmış, liderlerine mutlak itaatli mankurtlaşmış, utanmaz, ahlaksız, kiralık ve amaca ulaşmak için herşeyi mubah gören geri dönüşümü hemen hemen imkansız elemanlar yetiştirmişlerdir.
FETÖ’nün olduğu yerde para, menfaat, güç unsurları ve fitne mevcuttur.
Hedefleri doğrultusunda kul hakkı ve kamu hakkına tecavüz etmekten kaçınmamışlar, yalan, iftira, kumpas, cinayet, ajanlık, fuhuş, zina, içki gibi kendilerince gizliliği sağlayabilecek her yolu kullanmışlardır.
Özünde hiçbir manevi değer barındırmayan, katalog evliliği öncesi gayri ahlakîliği bile özendirici bir yönteme çevirmişlerdir.
Sınav sorularını çalarak ve mevcut bürokratları makamlarından kaset, kumpas vb. yasadışı ve gayrı meşru yollarla uzaklaştırarak devlet içinde paralel bir güç haline gelmişlerdir.
Bayrak, İstiklal Marşı, Türkçe gibi en kutsal değer ve referanslarla taraftar ve maddî imkan sağlayan, zekat ve sadakayı bile amacından saptırarak himmet kılıfında haraca dönüştürmüşlerdir.
Tamamen İslam dışı olarak,
Fetullah Gülen’in kainat imamı ve beklenen İsa-Mesih olduğu, peygamberle hatta zaman zaman Allah ile görüştüğüne inanılmış, kendisine ancak peygamberlere ait olabilecek sıfatlar atfedilmiştir. Onun sümüklü mendili, boklu donu, kokmuş fanilası, yemek artığını dahi kutsallaştırmışlardır.
FETÖ, insanlarımız arasında güveni büyük oranda sarsmış, kanca attığı zeki gençlerimizi zehirleyerek geleceğimizi de çalmıştır.
FETÖ ve terör örgütleriyle mücadeleyi sekteye uğratmak isteyen işbirlikçi devlet düşmanları ve hainlerle rahatlıkla işbirliği ve koordinasyona geçebilmektedirler.
Bugün de işbirlikçileriyle birlikte, ülkenin anahtarını ABD ve Batı’ya teslim etmek, işgal edilmesini sağlamaktan vazgeçmediler.
Hala kirli ve hain emeller peşindeler. “Karşı cephe" dedikleri Türkiye’yi her yol ve yöntemle karıştırmaya, Türkiye aleyhine alçaklıklarına devam ediyorlar.
Herkese uygun "kullanışlı yalanlar" üreterek FİTNEyi canlı tutmaya, kavga çıkarmaya çalışmaktadırlar. Tezgah üstüne tezgahları bitmedi, bitmiyor.
Unutmayacağız!
Zira unuttuğumuz yerden sokabilecek alçak sinsi bir yılan türü ve sahipleriyle karşı karşıyayız.
Biz de onların ne olduğunu müttefikliklerinin yön ve boyutunu çok iyi biliyoruz.
ABD’nin ve Batı’nın satılmış piyonlarının yurt içinde ve yurt dışında kökleri kazınıncaya dek bu mücadele tavizsiz sürmeli ve fırsat verilmemelidir.
Oy uğruna taviz verilmemeli ve cesaretlendirilmemelidirler.
Tüm şehitlerimizi rahmetle, şükranla, minnetle anıyorum.
“Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.
Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.”