Title of a News Article

Atçı: Uzun adamın arkasındayız

Memur-Sen Şanlıurfa Buluşması ‘Şehir ve Medeniyet’ başlığı altında yapıldı. Bakan Faruk Çelik’in de katıldığı toplantıda konuşan Memur Sen İl Temsilcisi Mahmut Atçı, memur sen olarak Hükümetin yanında olduklarını belirterek, “Darbelere karşı direnen uzun adamın yanındayız” dedi.

Memur-Sen Şanlıurfa Buluşması ‘Şehir ve Medeniyet’ başlığı altında Şanlıurfa Belediyesi Nikah ve Konferans Salonu’nda yapıldı. Toplantıya Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, AK Parti Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Kaçar, AK Parti Kahramanmaraş Milletvekili Sıtkı Güvenç, AK Parti Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Celalettin Güvenç, İl Genel Sekreteri Uğur Büyükhatipoğlu, AK Parti İl Başkanı Av. Yusuf Eğilmez, Memur Sen Genel Başkan Yardımcısı Günay Kaya, Memur Sen İl Temsilcisi Mahmut Atçı, Eğitim Bir Sen Şube Başkanı İbrahim Coşkun ve çok sayıda davetli katıldı. Yoğun katılımın sağlandığı ve Memur Sen ile ilgili slayt sunumu ile başlayan toplantıda konuşan Memur Sen İl Temsilcisi Mahmut Atçı, “Şehir ve Medeniyet, dendiği zaman, aslında çok geniş bir konuşma alanından bahsetmiş oluruz” diyerek, şunları kaydetti:

“Zira, bazı şehirler medeniyet doğurur bazı şehirler ise, medeniyetlerin çocuğudur. Bunun belki de en güzel örneği Urfadır. Medeniyetlerin ve Dinlerin doğduğuşehir, Urfa’dan insan, şehir ve medeniyet bağlamında ortaya çıkan ve insanların bin yıllardır huzur içinde yaşadığı, halklar, dinler ve kültürler ocağıdır. Urfa, doğu medeniyetini inşaa eden önemli şehirlerden biri olduğu gibi, doğu kültürünün etkisiyle bezenmiş bir kenttir. Her haliyle bir güzide  örnek, bir model olarak durur yanımızda. Urfa, koskocaman doğunun özetidir.”

 

Atçı: “Urfa son dönemlerde gelişiyor”

Gelinen bu aşamada, şehirlerin yarıştığı bir sürecin görüldüğünü belirten Atçı, “Buna göre şehirler, medeniyet birikimlerinin köklerine bağlı kalarak ulusal ve uluslararası arenada gösterdikçe ekonomik olarak kalkınacaklar ve bu kalkınmayı borçlu oldukları medeniyet iklimine daha sıkı sarılacaklardır. Artık hemen hemen her kentin birbirine benzediği bu çağda, bir şehrin marka olabilmesinin en önemli parametresi, yıllardır kendisine dayatılan tek tip maskesini çıkarıp, bunun altında yatan zenginliği keşfetmesiyle mümkündür. Urfa son dönemlerdeki atak tavrıyla bunu başarmaya namzet görünmektedir. Birikiminin farkında olan, son on yıl öncesine kadar, adeta patinaj çeken kentimizde, yürütülen sokak sağlıklaştırmaları, tarihi konakların restorasyonu, müzelerin inşası, kent içindeki mağaraların açığa çıkarılması tarihi dokuya sahip çıkılması adına önemlidir. Yine, yapılan modern binalar ve okullar, hastane inşaatları, AVM'ler ise modern yüzün geliştiğini göstermektedir. Kurak iklim bölgesinde, yeşilin, parkın, gezme alanlarının arttırılması halinde ise kentin mimari dokusunda belirgin iyileşmelerin vücut bulacağını belirtmek isteriz. Allah bu konuda emeği geçenlerden razı olsun” dedi.

 

“Kentler ihtilafla yönetilmez”

Atçı, “Ümit ederiz ki 31 Mart sabahı, görevi devralacak arkadaşlarımız belirttiğimiz hassasiyetlere uygun davranarak, şehrimizin imar, tarım, turizm, sanayi, eğitim ve sağlık sorunlarını çözecek istikrarlı ve kesin adımları atarlar” diyerek konuşmasını sürdürürken, şunları kaydetti:

“ Kentler ihtilafla yönetilmez. Her fikirden insanın, seçim sonrası Urfa için fikir ortaklığına gidip, bir yönüyle özlenen ve diğer yönüyle geleceğe haykıran Urfa’yı inşa etmesinin vakti gelmiştir. Urfa inanmalıdır, Urfalı isterse yapabilir.

Memur-Sen, bir yönüyle hakkaniyette dayalı bir medeniyet öngören bir anlayışın temsilcisidir. Ve kendi memleketinde gördüğü huzurun ve sükûnetin, ülkesinde kaim olmasını dilemekle yetinmeyen bir anlayışla bu süreçte, Arakan’da Irak;ta,Filistin’de,Somali’de, Doğu Türkistan’da ve Suriye’de zalim yönetimlerin zulmüne maruz kalanlara el uzattık. Mısır’da demokrasiye vurulan darbeye ve özgürlük diyenlere karşı çıktık, “Mısır İçin Direniş, İnsanlık İçin Diriliş” mitingimizle, dünyaya ses ver dedik. Ama konu Ukrayna olunca, ABD’nin ve BM’nin menfur sessizliğine inat, Bosna’daki karışıklıkları yakından takip ettik, Kırım Müslümanlarına elimizi uzatmaya gayret gösterdik.”

Bugün gelinen iyi noktayı gölgelemek, bizi dünyadan ertelemek ve ötelemek isteyenlerin pis tezgâhı olan 17 Aralık küresel operasyonla vesayetin bürokratik dalgalarıyla karşı karşıya kaldıklarını dile getiren Coşkun, “Yolsuzluğun her boyutuna karşı olduğumuz gibi, askeri, adli, bürokratik veya sivil… fark etmez vesayetin de her türlüsüne şiddetle karşıyız, bu tezgahların karşısındaydık, yine öyleyiz. Bu ülkede ne zaman demokratikleşir? Yolsuzlukları ve Darbeleri adil yargılayıp, sonuca ulaştığı zaman. Bu süreçte, memur sen olarak Hükümetin yanındayız. Darbelere karşı direnen uzun adamın yanındayız” diye kaydetti.

 

“Bu millet haksızlığı affetmez”

Atçı, 17 Aralık operasyonunu tezgâhlayanların, yolsuzluk iddia ve ithamlarının altına gizlediği, yetim hakkıyla kamufle etmeye çalıştığı sivil vesayet hedefinin gün gibi ortada olduğunu kaydederek, konuşmasında şunları ifade etti:

“Yıllarca bu milletin emekleriyle beslenen “camiaların” bu ihanetine en iyi cevabı milletin vereceğine inanıyoruz. Bu millet haksızlığı affetmez. Bu millet ihaneti affetmez. Bu millet, devletin kasasına el uzatanları bugüne kadar affetmediği gibi yolsuzluk iddia ve ithamlarının adil yargılamayla ve kesinleşmiş bir mahkeme kararıyla doğrulanması halinde son süreçte adı geçenleri de affetmez.

Bu millet ariftir. Türkçe ezana son verip ezanın tekrar Arabça okunmasını sağlayan Menderes, ülkeyi dünyayla tanıştıran ve küresel rekabetin öznesi olacağına inandıran Özal, Devlet bütçesine bağlanan hortumları kesen, D-8’le İslam dünyasını ayağa kaldırmaya çalışan Erbakan niçin hedef alınmışsa bugün Başbakan da onun için hedeftir. Bu oyunun farkındadır. Bu oyunu bozacaktır.

Bu millet Unutmaz… Davosta dünya mazlumları adına çıkan “One Minute” sesini, 27 Nisan e-muhtırasına karşı gösterilen dik duruşu, Din eğitiminin önündeki engellerin kaldırılışını, Genç Memur-Sen’imizin, gençlerimizin özlemi olan kesintili eğitime geçişi, Mavi Marmara’daki duyarlılığı, Kürt sorununun çözümünde gösterilen samimiyeti, başörtüsüne özgürlük talebimize verilen olumlu cevabı, BM’nin çarpık yapısına itirazın, batı medeniyetinin çifte standardının dünyaya deşifre edilmesini, unutmayacaktır.

Sözlerime son verirken, medeniyetin ve dinlerin doğduğu bu kutsal kente emeği geçenlere, medeniyetimizin doğurduğu huzurla yoğurulmuş insanlarımızın huzurunun bozulmadığı, bir yönüyle tarih ve din öbür yanıyla modern ve çağdaş bir kent tasavvur edilmesi gerektiğini vurgulamak isteriz. Şehir ihtilaflar ile yönetilmemeli, seçimi kazananı ve kaybedeniyle bir yekvücut olarak bu şehrin gelişimi için ittifak edilmelidir. Seçimlerde, Urfa’nın yapacağı tercihe herkes saygı göstermeli ve tüm adaylar birikimlerini, fikirlerini seçilen adaya aktarmalıdır. Urfa’da yapılacak her iyi işi desteklemeye daim hazırız, yapılan her hatalı işi de eleştireceğiz. Zira, bizim için hiçbir şey bu kadim kentin menfaatinden önce gelemez. Zira dost acı söyler. Biz, kendini değil kentini düşünenlerden yanayız.”

Atçı, Memur Sen ile ilgili sorunlarını dile getirdikten sonra konuşmasını tamamladı.

 

Güvenç: “Bu millet, buna geçit vermeyecek”

Daha sonra söz hakkı alan AK Parti Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Celalettin Güvenç de, gerçekten dertli olduklarını belirterek, “Ülkemiz üzerine, ilimiz üzerine, medeniyetimiz üzerine ameliyat yapmak istiyorlar. 80-90 yılık tarihimizde 2002 yılından beri sessiz, halk devrimi yapan, demokrasi devrimi yapan, özümüze dönüş hareketini başlatan adamdan ve onun kadrolarına ameliyat yapmak istiyorlar. Ama Allah’ın izniyle bu millet buna geçit vermeyecek” dedi.

 

Çelik, Urfa’ya yapılan yatırımları anlattı

Ardından konuşma kürsüsüne gelen Bakan Çelik ise,  ‘Şehir ve Medeniyet’ adlı toplantının yerel seçimler için önemli bir başlık olduğuna dikkat çekerek, Şanlıurfa’da yaptıkları hizmetleri anlattı.

Başbakan Erdoğan'ın tüm İslam coğrafyasına el uzattığını ve  dertleriyle uğraştığını vurgulayan Bakan Çelik, “Çok iyi, ince düşünülmesi gereken bir hadisedir ve amaç 30 Mart'tır, önce zaafa uğratmak siyaseti, sonra da Cumhurbaşkanlığı Seçimi ile ilgili hesapların gerçekleşmesini sağlamak. Tayyip Erdoğan'ın suçu yok mu? Çok. Nedir efendim suçu? Sen nereden çıkardın vakıflara yetkiyi verdin Osmanlı coğrafyasındaki bütün medeniyet eserlerini onarıyorsunuz. Onları gün yüzüne çıkarıyorsunuz. Oradaki mağdur, mazlum, el uzatan, Türkiye'den yıllarca yardım bekleyen insanlara kalkıyorsun el uzatıyorsun. Maddi manevi her türlü imkanı sunuyorsun, her yerde bir heyecan meydana geliyor. Mazlumlara, milletlere yönelik tüm söylemlere karşı Sayın Başbakan 'hayır, hakkı haykıracağız' diyor. Büyük suçlar bunlar, çok büyük suçlar bunlar. Daha sayacağım onlarca suçlar var böyle. Ama bunlar yanlış ise bu yanlışları sonuna kadar işlemeye devam edeceğiz” şeklinde konuştu.

Toplantı konuşmaların ardından sona erdi. 

Güncelleme Tarihi: 27 Mart 2014, 12:15
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner195