Title of a News Article

Davutoğlu: Kerkük yalnız değil

 Davutoğlu: Kerkük yalnız değil
banner206

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Şanlıurfa'da sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle akşam yemeğinde bir araya geldi. Davutoğlu, burada yaptığı açıklamada, Kerkük’ün yalnız olmadığına dikkat çekti.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Diyarbakır ve Şanlıurfa’daki sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ile Nevali Oteli’nde buluştu. Toplantıya Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, İçişleri Bakanı Efkan Ala, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Beşir Atalay, Şanlıurfa Valisi İzettin Küçük ve AK Parti MYK Üyesi Mazhar Bağlı da katıldı.

Ortadoğu'daki büyük değişim sürecinde asıl tarihin yaşandığını ve tarihi yazmaya çalıştıklarını ifade eden Davutoğlu, tarihin yazılmasını sağlayan temel hususun "ortak irade sergileyecek psikolojik ortam" olduğunu söyledi.

Ortak kader bağlarını kaybetmiş, ortak vatandaşlık bağları zayıflamış, aynı şehirde, aynı köyde yaşama kültürünü kaybetmiş ülkelerdeki son derece trajik tabloların her gün gözler önüne serildiği anlatan Davutoğlu, bugün Suruç'taki Kobani'den gelen sığınmacıları ziyaret ettiğini ve orada doğan 3 kız çocuğuna AFAD'a duyulan minnetin göstergesi olarak Afad adının verildiğini kaydetti.

Davutoğlu, Harran, Akçakale, Viranşehir, Hatay ve Osmaniye'deki kampların da ziyaret edilmesi halinde Suriye'den gelen Arap, Türkmen, Süryani ve birçok farklı kökenden insanları görme imkanının bulunabileceğini belirterek, şöyle devam etti:

"5 sene önce Suriye'ye gittiğimizde bu kardeşlerimiz aynı toplumsal çerçevede yaşıyorlardı, şehirleri paylaşıyorlardı, sokakları paylaşıyorlardı ve bir şekilde ortak bir gelecek perspektifinden bakıyorlardı. Ben Suriye'ye son 3 yıl hariç 12 yılda 62 kez gitmişim. Barışçı bir toplumdu. Çok köklü bir geçmişi vardı, bütün şehirlerin. Özellikle Şam'ın, Halep'in hepimizin şahit olduğu bir geçmişi vardı ve sokaklarda birçok farklı kökenden kardeşlerimiz barış içinde yaşıyordu ama bugün baktığımızda toplumun nasıl parçalandığını, şehirlerin, mahallelerin nasıl dağıldığını, ailelerin nasıl karşılıklı düşmanlar haline geldiğini hep beraber acıyla müşahede ediyoruz. Buradaki en temel husus bu ortak psikolojiyi kaybetmiş olmaları."

Başbakan Davutoğlu, geçen hafta Bağdat ve Erbil'i ziyaret ettiğini, Suriye'ye gidemese de Suriyelilerle ilgili müşahede ettikleriyle bu ülkelerde gördüklerinden, tarihi bir kritik aşamada olunduğunu ifade edebilecek bir resim çizme imkanı bulabileceğini anlattı.

Son 1 haftalık programında yurtdışında Bağdat ve Erbil, yurtiçinde de Patnos, Erzincan, Tunceli'yi ziyaret ettiğini, bugün de Suruç'ta Kobani'den gelenlerle buluştuğunu bildiren Davutoğlu, 1 hafta içinde Kürt, Arap, Türkmen, Sünni, Şii her kesimden insanları görme imkanı bulduğunu dile getirdi.

"Türkiye'de olup, Suriye ve Irak'ta olmayan ne vardı" diye sorulduğunda Türkiye'deki, toplantının yapıldığı salondaki psikolojik ortama dikkat çekmek gerektiğini belirten Başbakan Davutoğlu, "Suriye ve Irak'ta sarsılan temel şey:  ortak kader bilinci ve bu ortak kader bilinci üzerinde inşa edilmesi gereken yeni siyasi yaklaşımların dayandığı psikolojik zemin" diye konuştu.

Toplantıya gelmeden önce Irak Başbakanı Haydar el-İbadi ve Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzani ile telefonda görüştüğünü ifade eden Davutoğlu, "Kerkük'teki durumla ilgili. Biliyorsunuz dün gece Kerkük'te IŞİD saldırıları olağanüstü arttı, bunun üzerine bugün bazı tedbirler alınması icap etti" ifadesini kullandı.

Irak'ta ve Suriye'de yaşayanların başları dara girdiğinde, "Gidilebilecek neresi var?" dediklerinde akıllarına Türkiye'nin gelmesinin önemli olduğunu söyleyen Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: 

"Kobani'den kaçanlar Haseki'ye doğru yürümediler, Türkiye'ye doğru yürüdüler. Biliyorlardı ki Haseki yolu problemli ama Türkiye'ye girdiklerinde canları, malları emniyette olacak ya da Halep'ten gelen Arap, Türkmen, Kürt kardeşlerimiz başka yere yönelmediler, Türkiye'ye yöneldiler. Irak'ta IŞİD saldırılarından kaçan Yezidiler, Türkmenler, Kürtler de yine Türkiye'ye sığındılar. Türkiye'nin sadece kendisi için değil, bölge için taşıdığı önem var. Türkiye'deki demokratik sistemin sadece Türkiye için değil, bölge için bir anlam ifade etmesinin taşıdığını önem var. Türkiye'deki kamu düzeni, sadece Türkiye'de yaşayan vatandaşlarımız için değil, bölge halkları için de bir umut kaynağı olduğunu göstermek acısından önemli. Suriye'den kaçan Irak'ta bir hayat alanı bulamıyor, çünkü Irak'taki topraklarda kamu düzeni temin edilebilmiş değil. Gelip Irak'ta Kerkük'e sığınırsa veya Erbil'e, Sincar Dağları'nın eteklerine sığındığı zaman orada da tehlikeyle karşı karşıya. O zaman bizim hep beraber oturup bu tarihi muhasebeyi tekrar tekrar yapmamız lazım."

Başbakan Davutoğlu, bugün Şanlıurfa'da Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinin sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinden bazılarıyla bir araya gelmesinin de önemli olduğuna işaret ederek, bir istişare masasında, özellikle Türkiye'de Çözüm Süreci bağlamında atılması gerekenleri konuşmanın önemli olduğunu vurguladı. Çözüm Süreci gibi süreçlerin kolay yürümediğini belirten Davutoğlu, "Bu tür süreçlerde başarıyı isteyen aktörler olduğu kadar, başarısızlığa oynayan ve başarısızlığı tahrik eden aktörler de var. Bu tür süreçler de onlarca yıldır birikmiş yaraların konuşulduğu süreçler olduğu için aynı zamanda herkesin soğukkanlı yürütmesi gereken süreçler" değerlendirmesini yaptı.

Tunceli ziyaretinde Dersim olayları konusundaki, son derece insani ve vicdani hususlardaki, ifadelerinin nasıl yankı bulduğunu, ne tür tepkilerle karşılaştığını tüm kamuoyunun gördüğünü kaydeden Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Dersim'de yaşananları savunanlar ya da bunları unutalım diyenler, Dersim olayları etrafında muhasebe yapmak çağrısını neredeyse vatana ihanet olarak tanımlayanlar hep bu bir hafta içinde, 10 gün içinde gözlerimizin önünde oldu. Bizim yapmak istediğimiz şu: Acı varsa hepimizin acısı, yanlış varsa hepimizin yanlışı veya bu yanlış içinde ders alınması gereken hepimizin ortak bir gelecek arayışıdır. Bulunması gereken çözüm hepimizin çözümü. Sonunda bir çözüm oluştuğunda ülkede barış ve demokratik bir atmosfer yerleştiğinde bundan istifade edecek olan hepimiziz. Iraklı, Suriyeli başı dara düştüğünde Türkiye'ye sığınmayı düşünüyor, peki Türkiye'nin başı dara düştüğünde gidebileceği yeri var mı?

Bu topraklar asırlardır hepimizin mekanı oldu, bundan sonra da inşallah ebediyete kadar mekanı olacak. Burada dışarıda ve içerideki konjonktürden etkilenmeden gelecek vizyonuyla yola çıkan, hareket eden herkesin, devlet ve hükümet yetkilileri olarak bizlerin, sivil toplumu temsil eden taraflar olarak sizlerin, sosyal hayat içindeki her bir etkili kamuoyu önderinin bence sorumlulukları var. 62. Hükümeti kurar kurmaz ilk attığımız adımlardan biri, daha hükümet güven oyu almadan, Çözüm Süreci mekanizmasını kurmaktır. Sayın Cumhurbaşkanımızın başbakanlığı döneminden itibaren gelen süreci takip etmek ve bir an önce başarıya ulaştırma kararlılığımız var. Olağanüstü Kongre'de de hem Sayın Cumhurbaşkanımız hem de ben bunun en temel meselemiz olduğunu vurguladık. Çünkü son 12 yıl içinde yaşadıklarımızı biz biliyoruz. Şunu biz öğrendik 12 yıl içinde ne zaman bu ülkenin şu veya bu yarası sarılmaya kalkışıldığında mutlaka bir şekilde sabote ediliyor."

Yemeğe 11'i Diyarbakır'dan 25 sivil toplum kuruluşunun temsilcisi davet edilirken, farklı siyasi partilere yakınlığıyla bilinen sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin de yemekte yer aldığı görüldü.

Başbakan Davutoğlu'nun, sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin Çözüm Süreci'ne ilişkin değerlendirmelerini dinleyeceği öğrenildi.

Güncelleme Tarihi: 26 Kasım 2014, 21:42
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner195