Title of a News Article

GAZETECİLİK VE GAZETECİ

GAZETECİLİK VE GAZETECİ
banner206

Gazetecilik: bütün malzemesi bir sütun dahi etmez fukaraların, bir nesneye mercek tutup objektif (!) patlattığından beridir anamıza avradımıza küfreden mesleğin adıdır gazetecilik.

Olması mümkün olmayanların, yan yana gelmesi mümkünsüzlerin, bütün zorlamalara rağmen bir türlü birbirine yakışmayan ve barışmayan tipolojilerin intisap ettiğinden beridir, sütunların ve köşelerin boynu bükük, öksüz ve yetim kaldığı mesleğin adıdır gazetecilik.

Her şey öylesine birbirine girmiş durumda ki; olmazları, uyuşmazlar ve yakışmazları birbirinden ayırmak, mesleği, arı ve duru hale getirmek için hem ciddi bir zaman, hem ciddi bir emek ve hem de kuyumcu titizliğinde bir erbab olmak gerekmektedir.

Hoş, bahsini yaptığım bu arıtma sonrası gazete erbabı cinsinden elimizde ne kalır!? Orası, fitil tutmaz ayrı bir yaramız…

Bir olayı, bir bulguyu, bir kişi ya da nesneyi, kimisinin sağa kimisinin sola doğru yonttuğu, kimisinin iktidar kimisinin muhalefete kapıkulu olduğundan beridir mahzun ve mazlum gazetecilik. Uyumsuzun ve uyuşması namümkün olanın boynuna makine takıp, bir etkinlik esnasın da bir gazeteci gibi değil de; bir zavallı gibi bulduğu yere oturan, otlar arasında, pislikler arasında soluklanacak bir yer bulduğunda kendisini şanslı sayan embesillerin istilası altında kalan mesleğin adıdır gazetecilik.

Bir olayı, durum ve kişiyi hassasiyetle ele alan, olay ve duruma anlamlı bir yakıştırma yapan, kriminal bir akıl, önemli bir derinlik, zengin bir literatür sahibi ve bütün bunların ışığında muhteşem bir öngörü ortaya koyan ve bu öngörünün kimin işine yaradığı ve kimi ters köşeye yatıracağına bakmaksızın, olayı, hakkaniyet çerçevesi içerisinde ele alıp, okuyucuya aksettirecek kişilerin terki diyar eyledikleri mesleğin adıdır gazetecilik.

Yukarıda bahsini yaptığım özelliklerin yanı sıra bir de omurgalı bir karakter sahibi olunca, denizin bin metre dibinde ve tüpsüz dalış yapıp bir parmak boğumu inci tanesine ulaşmak gibidir gazeteci ve gazetecilik.

Günler öncesiydi bütün bunları yazmak için depreşip durduğum.  İçerisi ve ruhu toksit dolu pislikleri arıtmak ve mesleği arındırmak ve ayağa kalkmak adına bir sancı tutmuştu beni. Biliyordum ki yazınca, deşifre edince, ayıklayıp, damıtıp temizleyince dinginleşecekti depreşip duran ruhum.

Gayrı vakit haylidir geçmişti ve ben avazıma hâkim olamayacak, yazacak ve yazdıkça huzur bulacak, yazdıkça kanayan vicdanıma bir nebze sükûn serpiştirecek ve bu mesleğin bir müntesibi olarak mesleğe verdiğim sözden yana bir parça sükûn bulacaktım.

Nesilden nesile geçerken daha bir edep, adap, kalite, nitelik, içerik kazanması gereken meslek, her geçen gün daha bir yavşak ve yumuşakların çadır kurduğu ve çoraklaştırdığı bir çöle dönüşüverdi. Yüzlercesi ile bir araya gelip, sessizce sağa sola bakınıp kaç gazeteci bulurum diye çırpınıp dururken, kaç istifade edip haznesinden damlayanlardan nasipleneceğim var diye imdatvari arayış içine girmişken, sağ ve solumda ki ucubeleri görüp bitkin şekilde kendi kendime dönmenin verdiği ıstırap haylidir yordu beni.

Bilirim yol uzun ve hedef haylice uzak. Dedim ya bir görev, bir haya, bir utanç ve bir parça umut benimkisi. Neyi ne kadar değiştirir, kimi ne kadar dönüştürür ve kimler ne kadar utanır bilmem ama en azından okuyan, okuduğunu iddia edenler, okunacak ve okunması gereken kişilere dair daha bir çeki düzen versinler kendilerine.

Aslın da bahsettiğim türedi gazetecilerin (!) mesleği istila etmiş olmasının bir sürü başka izdüşümleri de bulunmaktadır. Evvela bu tipleri gazeteci sıfatı ile peydahlayıp piyasaya süren siyasiler ve bir de bütün bunları gazeteci diye okuyup takip eden kitlenin kalitesini de göstermesi bakımından haylice dikkat çekicidir.

Sokakta kimi tutsak ve kime sorsak cari olan gazeteciliği, ağzı dolu dolu ve ağza alınmayacak ama yeri olan sövgülere kadar tanık olacağımız, binbir yakınmaların varlığı gayet aşikâr. Ancak gelin görün ki, mevcut gazeteciliği cari hale getirenlerden birisi de sen değil misin sorusu orta yerde dururken, aklına dahi getirmeyecek birçok utanmazın varlığı ise ayrı bir gerçekliğimiz.

Tablo bu ve ben kimi kime şikayet edeyim ki…!?

TURAN GÜZEL/malatyaguzelhaber.com

YORUM EKLE
YORUMLAR
Harun Özdeş
Harun Özdeş - 4 yıl Önce

Hakikaten doğru saptamalar yapmışsınız. Tebrik ediyorum

SIRADAKİ HABER

banner195