Title of a News Article

Suruç'taki patlama ile ilgili şok gelişme...

.

Suruç'taki patlama ile ilgili şok gelişme...
banner206

 Ankara'daki katliamla ilgili zafiyet tartışması sürerken Suruç saldırısını aydınlatmak için somut hiçbir gelişme olmadığı, otopsi raporlarının bile tamamlanamadığı ortaya çıktı.

Ankara'da art arda patlayan 2 bomba, 33 kişinin hayatını kaybettiği Suruç saldırısını gündeme getirdi. Üzerinden yaklaşık 3 ay geçmesine rağmen olayda hayatını kaybedenlerin otopsi raporlarının bile tamamlanmadığı ortaya çıktı. Dosyanın hala Emniyette olduğunu ve savcıya gönderilmediğini belirten avukat Gümüştaş, “Suruç çözülseydi Ankara'daki patlama önlenebilirdi” dedi.

Bugün Gazetesi'nin haberine göre, Ankara'da 97 kişinin hayatını kaybettiği bombalı saldırının 20 Temmuz'da Suruç'taki bombalı saldırıyla olan benzerliği tartışılmaya devam ederken önemli bilgiler ortaya çıktı. Ankara'daki katliamın faillerden birini 33 kişini hayatını kaybettiği Suruç saldırısının bombacısı Şeyh Abdurrahman Alagöz'ün ağabeyi Y. E. A. çıkması güvenlik ve istihbarat zafiyetini bir kez daha akıllara getirdi. Konuyu değerlendiren hukukçular "Suruç saldırısı çözülseydi Ankara'daki patlama önlenebilirdi" dedi.

 

OTOPSİLER TAMAMLANMAMIŞ

Suruç saldırısında hayatını kaybeden 25 kişinin avukatlığını yapan Suruç İçin Adalet Platformu avukatlarından Özlem Gümüştaş, Suruç saldırısı sonrasında başlatılan soruşturma dosyasının emniyetten hâlâ tahkikatı sürdüren savcının önüne gelmediğine dikkat çekti. Suruç patlaması ile ilgili soruşturmayı yürüten Şanlıurfa Terör Suçları Savcısı İhsan Görür ile 9 Ekim'de görüştüklerini belirten Gümüştaş, “Savcı bey dosyanın hâlâ emniyette olduğunu ve kendisine henüz gelmediğini söyledi. Bu sefer yaşamını yitirenlere ait otopsi raporlarını istedik. Ancak onların da tamamlanmadığını söyledi" dedi.

"Savcı ile ağustos ayında yaptığımız görüşmede Adıyaman bölgesinde inceleme yaptığını söylemişti" diyen Gümüştaş şöyle devam etti:

 

İHMALLER ZİNCİRİ UZUYOR

"Failin ailesi ile ilgili araştırmalar yapıldığı ve bu noktada derinleşme olduğu söylemişti. O zaman Suruç failinin abisinin terörden arandığı, kayıp kaydının düşüldüğü bilgisini paylaşmıştı. Çay ocağı ile ilgili bilgiyi paylaşmıştı. Bugün ise bizle dalga geçer gibi Ankara'daki patlamayı Suruç failinin abisinin yaptığı söyleniyor. Bu araştırmalar olduysa neden Ankara katliamı oldu? Diyarbakır çözülseydi, Suruç olmazdı. Suruç çözülseydi, Ankara olmazdı. Zincir uzayıp gidiyor. Bu olaylarda ciddi güvenlik zafiyeti var. Her bir patlama birbirinin verisini oluşturuyor.”

 

RAPORLARI ALAMIYORUZ

Avukat Gümüştaş, soruşturma kapsamında gizlilik kararı alındığını hatırlatarak "Dosyayı inceleyemiyoruz, hiçbir evrak alamıyoruz. Otopsi raporlarını da alamıyoruz. Otopsi raporları gizlilik kapsamına girmez. Ayrıca biz şüpheli veya şüpheli vekili değiliz, müşteki vekiliyiz. Kısıtlılık kararı şüpheli ve şüpheli müdafinin belge almasını kısıtlayan bir araçtır. Gizlilik kararı bize niye uygulanıyor” diye sordu.

 

GÖREVİNİ İHMAL EDENLERLE İLGİLİ SORUŞTURMA YOK

Ankara'da yaşanan patlama olayında olduğu gibi Suruç'ta da idari ve mülki amirlerin ihmallerinin olduğunu vurgulayan Gümüştaş, “Bu yaşam hakkının ihlalidir. Yaralılar açısından öyle" dedi. Suruç'ta hayatını kaybeden gençlerin çok yoğun denetim altında Suruç'a geldiğini vurgulayan Gümüştaş şöyle konuştu:

 

SUÇ DUYURUSU YAPACAĞIZ

"Gençlerin sabah sınıra gideceği bilgisi Suruç Kaymakamı ve Suruç İlçe Emniyet Müdürlüğü'ne verilmiş. Her şey bilgileri dahilinde. Gençlerin nüfus bilgileri her şey daha önceden verilmiş. İzinler alınmış. Gençler Suruç'a gelmeden araçlar durduruluyor. Aramalar yapıyorlar. Gençlerin çocuklara götürecekleri oyuncaklara kadar arıyorlar. Aramalardan sonra gidişlerine müsaade ediyorlar. Bunlara rağmen bu saldırı oluyor. Devletin tedbirleri alması gerekmez miydi? Ve en önemlisi Suruç'taki saldırının soruşturmasını yürüten savcının güvenlik zafiyetinin olup olmadığını sorması lazım gelmez miydi? Savcıya patlamanın olduğu o gün ile ilgili Urfa ve Suruç'ta görev yapan emniyet görevlileri ve kamu görevlileri hakkında soruşturma olup olmadığını sorduk. Ama böyle bir girişim yoktu. Savcı görevi ihmalle ilgili girişimde bulunmuyor. Soruşturmayla ilgili idari ve mülki amirler hakkında suç duyurusu yapacağız. Bunu aslında soruşturma savcısı yapmalıydı.”

 

"OLAY AYDINLATILMAZSA HALKIN DEVLETE VE YARGIYA GÜVENİ KALMAZ"

Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi, Suruç'taki patlama ile ilgili yürütülen soruşturmada herhangi bir şüpheli gözaltına alınmadığına dikkat çekerek, "Gizlilik kararı sürüyor. Açılmış dava da yok hazırlanmış bir iddianame de. Avukatlara ve aile yakınlarına dahi bilgi veriliyor. Kayda değer hiçbir ilerleme yok ortada" dedi. Suruç'taki soruşturma gibi Ankara'daki patlama ile ilgili yürütülen soruşturmada da gizlilik kararı olduğunu ifade eden Elçi, şöyle devam etti: "Ankara'daki patlamanın Suruç'taki patlama ile benzerlik gösterdiği güç delillerle ortada. Ama toplumu bu kadar sarsan geleceğe dönük umutları söndüren bir meseleyi uzun süre gizlilik kararı ile sürdürmenin bir anlamı yok. Bütün toplum bir an önce başta Suruç olmak üzere. Ankara ile birlikte aydınlatılmasını bekliyoruz." Suruç ve Ankara'daki patlamalarla ilgili yürütülen soruşturmaların devletin organları tarafından başarısız olduğuna dikkat çeken Elçi, "Zaten Türkiye'deki yargının perfonmasına yönelik büyük bir hayal kırıklığı var. Bir de toplumu derinden etkileyen bu türlü saldırıların aydınlatılmaması durumunda toplumun devlete ve yargıya hiçbir güveni kalmaz. İşte o zaman kaos olur toplumsal barış zedelenir" dedi.

 

SURUÇ ÇÖZÜLSEYDİ ANKARA OLMAZDI

7 Haziran seçimleri öncesinde Mersin ve Adana'daki patlama olayları aydınlatılmış olsaydı 6 Haziran'da Diyarbakır'daki patlamanın olmayacağına dikkat çeken Gümüştaş şunları anlattı: “Diyarbakır, Suruç ve Ankara saldırılarında ciddi güvenlik zafiyeti var. Her bir patlama birbirinin verisini oluşturuyor. Bu güvenlik ve istihbarat zafiyeti demek. Böyle olunca da sadece Suriye ile bağlantılı terör örgütü eylemi olduğunu söylemekte zorlanıyoruz. İçişleri Bakanlığı ve adli makamların bu kuşkulara daha ciddi yanıtlar vermesi gerekir. Bu olayların çözülmesi üstün istihbarat faaliyeti gerektiren konular olmadığını söyleyebiliriz. İnsanların toplanma noktaları belli. Suruç'a giden gençleri yakından takip ediyorlar. Ve Emniyet'te kaydı olan bir kişi aralarına giriyor. Böyle olunca da sadece IŞİD'in bir faaliyeti olarak değerlendirmekte zorlanıyoruz. Başka örgütlü suçla karşı karşıya olduğumuzu düşünüyoruz. MİT TIR'ları gibi soruşturmalarda gizlilik kararı uygulanması hep yeni soru işaretlerine sebep oluyor.”

Güncelleme Tarihi: 15 Ekim 2015, 17:02
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner195