Şanlıurfa’da Uyuşturucu Gerçeği: Cuma Vaazıyla Değil, Gerçek Adımlarla Mücadele

Geçtiğimiz günlerde Balıklıgöl Devlet Hastanesi’nde bir doktor, uyuşturucu madde bağımlısı bir kişinin saldırısına uğradı. Aynı dönemde Akpınar köyünden kahreden bir haber geldi: Bir baba, 26 yaşındaki uyuşturucu bağımlısı oğlunu öldürmek zorunda kaldı. Bunlar münferit olaylar değil. Bunlar, Şanlıurfa'nın her geçen gün daha da büyüyen, göz göre göre kangrene dönüşen bir yarasının dışa vurumudur: Uyuşturucu.

Şanlıurfa'da gençlik kayıyor. Kimi cezaevinde, kimi mezarda. Uyuşturucunun pençesine düşen yüzlerce genç Hilvan Cezaevi’nde umutlarını tüketirken, bu zehri temin edenler yazlıklarında güneşleniyor. Devlet ise uyuşturucuyla mücadeleyi Cuma namazı vaazlarında yürütmeye çalışıyor. Fakat sormak gerekir: Camiye gelen zaten uyuşturucu kullanmaz ki...

Bu toplumun en kırılgan, en savunmasız kesimi olan gençler, yıllardır işsizlikle, yoksullukla, adaletsizlikle boğuşuyor. Eğitimde fırsat eşitliği yok, sosyal destek mekanizmaları yetersiz, psikolojik danışmanlık hizmeti ise neredeyse yok denecek kadar az. Aileler çaresiz, sokaklar başıboş, gençler ise neye tutunacağını bilemiyor.

Geleceği göremeyen genç, ya kendine zarar verir ya da topluma. Uyuşturucu, bu çıkışsızlığın sonucu olarak önüne gelen ilk “kaçış” kapısı oluyor. Ne yazık ki bu kapının ardı çoğu zaman mezar taşıyla kapanıyor.

Ancak yerel yönetimler hâlâ kilitli parke taşı döşemekle övünüyor.

Bir şehir sadece yollarla, kaldırımlarla gelişmez. Gençliğini kaybeden bir şehir, geleceğini de kaybeder. Parke taşıyla değil, umutla döşenmeli bu şehrin yolları.

Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Kasım Gülpınar şehrin gerçeğini gördü ve LİMAN Ayık Derneği ile koordineli çalışarak onlarca genci yeniden hayata bağladı. Milli ve manevi değerler önemli. Bu konuda sayın Gülpınar'a teşekkür etmek lazım. Ama diğer Başkanları da aynı hassasiyetle davranmalarını arzuluyorum.

Artık bazı şeyleri kabul etmeliyiz:

Uyuşturucu meselesi Şanlıurfa’nın en yakıcı sorunudur.

Bu mesele polisiye önlemlerle, göstermelik projelerle, vaazlarla çözülemez.

Sorunun temelinde yatan nedenler; yoksulluk, eğitimsizlik, işsizlik ve aile içi kopukluktur.

Gençleri kazanmak için sosyal politika üretmek şarttır.

Uyuşturucuyla mücadele; eğitimle, spora erişimle, kültür merkezleriyle, bağımlılık tedavi merkezlerinin artırılmasıyla, aile danışmanlık hizmetlerinin yaygınlaştırılmasıyla olur. Uyuşturucu satıcılarına göz açtırmayan bir adalet sistemiyle olur. Önceki suçundan sabıkalı olan bir satıcıyı, üç ay sonra tekrar sokakta görmekle değil…

Şanlıurfa'nın gençliği, kaderine terk edilemeyecek kadar değerlidir.

Bir şehrin geleceği, gençlerinin gözlerinde okunur. Şimdi bakın bakalım gençlerin gözlerine; umut mu var, yoksa çaresizlik mi?

Son söz Vali amcaya.

Vali bey, Şanlıurfa eski Emniyet Müdürü Kutluay Çelik, şuan Elazığ'da Onu davet edin, elde ettiği başarıyı kendisinden dinleyin ve projeyi hayata geçirin bence. Şanlıurfa'da kanayan yara son bulsun istiyoruz.