Bilgisayar programları, yazılımlar, ilim ve sanat eserleriyle ilgili mevcut yasalarımız çok katı kurallar koyarak hak sahiplerini korumaktadır. Ancak yakın zamana kadar din adamları bu eserlerin kullanımının caiz olduğu yönünde fetva veriyorlardı. Nihayet Diyanet İşleri Başkanlığı 2013 yılında verdiği bir fetva ile lisans hakkının kul hakkı olduğunu açıkladı. Buna rağmen çoğu dini otorite, internetten indirilen program, yazılım, ilim ve sanat eserlerinin lisanssız kullanımının caiz olduğunu iddia etmeye, bu yönde fetva vermeye devam ediyor.
Bugünkü yazımızda bilgisayar yazılımlarının da tıpkı ilmi diğer eserler gibi telif hakkına, lisans hakkına tabii olduğunu ispata çalışarak, bir kul hakkının suistimalinin din kanalıyla caiz gösterilmesinin önüne geçmeye çalışacağım.
Sorulabilir ki; benim ürettiğim bir eser, bir yayın organında yayımlanıyor. Gazete, kitap, dergi, internet v.s.. İnsanlar da bedelini ödeyerek bu eserleri alıyorlar. Ya da bir kitap yazıyorum ve insanlar bu kitabı aldıktan sonra kendi malları oluyor. İnsanların sahip oldukları bu kitabı fotokopi yoluyla veya yeniden basımını yaparak kullanma haklarının İslam’a göre hükmü nedir?
Yayınladığım bir eseri yeniden yayınlayan da o yayın nedeniyle para kazanıyor. Ama benim emeğimi suistimal ederek, günümüzde kullandığımız tabirle hırsızlık yaparak haksız kazanç elde ediyor. Örneğin bir gazete benim yazdığım bir haberi veya yazdığım yazıyı izinsiz kullanarak gazete satıyor, reklam alıyor kâr elde ediyor.
Bir kısım insanlar yeniden yayım hakkının serbest olması gerektiğini savunuyor. Onlara göre eser sahibi ilk satış ile hakkını almıştır. Satılan bir kitabı/eseri alan kişi, onu istediği şekilde kullanır diyorlar. Bunu da mülkiyet hakkına dahil ediyorlar. Veya gazetede çıkan bir haber artık kamuoyuna malolmuştur, insanlar bedelini ödeyerek bu haberi/yazıyı (eseri) satın almıştır. Dilediği gibi kullanabilir diyorlar. Mahkemelerde de yakın zamana kadar bu yönde kararlar çıkabiliyordu. (Son telif yasasıyla, müellifin veya hak sahibi olan yayıncının-yayınevinin izni olmadan yeniden yayın her ne şekilde olursa olsun suç sayıldı ve cezaya tabi tutuldu) Hatta mevcut telif yasasıyla, kişi öldükten sonra bile yazdığı eserlerin yeniden yayımı veya basımından elde edilen gelir mirasçılarına veriliyor. Mesela yazdığınız bir eseri her basım/satışından bir pay almak üzere yayınevine veriyorsunuz. Siz öldükten sonra da bu hak mirasçılarınıza geçiyor. Yayınevi yaptığı her baskı sayısınca telif sahibine veya mirasçısına ücret ödüyor.
Araştırmalarıma göre eserlerin yeniden yayınlanma hakkına bugüne kadarki İslami görüş caiz olarak bakıyor. Yeniden yayına caiz olarak karar verildiğinde şu pencereden bakarak yeniden karar vermek gerekir:
Diyelim Filan Hoca yıllarca emek verdi, araştırdı, uykusuz kaldı, aç kaldı, bir ilmi eser yazdı. Bu eserin yayınlanması için bir yayınevi ile görüştü. Yayınevi de, “Hocam bu kitabından 10 bin tane basarız. Her kitap için de sana 1 TL öderiz. Piyasada kitap tükenir, tekrar talep olursa karşılıklı anlaşmamızla yeniden basar, belirleyeceğimiz beher ücreti yine sana öderiz” diye anlaşma yapıyor. Filan Hoca artık bu anlaşmadan para kazanmaya başlıyor. Diğer yandan piyasaya sürülmüş olan Filan Hoca’nın eserini alan biri de hoca ile anlaşma yapmadan korsan olarak bu kitabı basıyor ve satıyor. Hoca, benim iznim olmadan/hakkım ödenmeden bu kitabı yeniden yayımlayan/satan hakkıma tecavüz etmiştir diyemez mi? Hakkım haram olsun, kim bunu yaparsa kanunlar karşısında yakasına yapışır hakkımı ararım, ahirette de hakkımın peşine düşerim diyemez mi?
Veya yayınevi Filan Hoca’ya telif bedelini tek seferde ödeyerek yeniden yayım hakkını kendi tekeline alıyor. İstediği kadar baskı yapıp, satabiliyor. Hoca’nın telif hakkını tek seferde, yayınevine sınırsız baskı yapabilir, istediğin kadar satabilirsin demek gibi bir tutumu caiz olur mu? Yoksa Hoca yayınevine sadece sınırlı sayıda baskı için mi bedeli/rızasıyla yetki vermelidir?
Bilgi: Elif Şafak adlı yazarın Aşk adlı eseri 2013 yılı sonunda 314 bin adet satılmış. Bu satış karşılığında 8 trilyon 700 milyar TL ciro yapılmış, yazara 1 trilyon 750 bin TL ücret ödenmiştir. Kitabın korsan basım/satış cirosunun ise bu rakamların iki katından fazla olduğu tahmin edilmektedir.
Yazılımlar
Microsoft Windows, Macintosh gibi bilgisayar işletim sistemleri, yüz yılı aşkın teknolojik bilgi ve tecrübeyi bir araya getiren, binlerce kişinin emeği ile üretilen yazılımlardır. Bu yazılımlar olmadan bedelini ödeyerek satın aldığınız bilgisayar kasası, monitörü, klavyesi hiçbir işe yaramaz. Yine bu bilgisayarlara yüklenen ofis programları, grafik tasarım programları veya başka yazılımlar da olmadan bilgisayar bir makine olarak hiçbir işe yaramaz.
El emeği, alın teriyle kazanç sağlayan bir tornacı için torna makinesinin önemi ne ise, bilgisayar yazılımı kullanarak kazanç sağlayan bir grafiker için de yazılım torna makinesi kadar önemlidir. Yazılım olmazsa o meslek icra edilemez.
Bir meslek icra ediyor, bilgisayar yazılımıkullanarak geçiminizi sağlıyorsunuz. İşyerinizdeki bilgisayarlarda yukarıda sayılan programlardan yüzlercesi kullanılıyor. Bu yazılımlar sayesinde bütün dünyada hayat sürüyor. (Yazılımlar olmasa bugün kullandığımız otomobiller olmaz, klimalar çalışmaz, çamaşır makineleri yıkamaz, uçaklar uçamaz, hastanelerde ameliyatlar yapılamaz, tahliller olamaz.)
Bu bilgisayar yazılımlarını hazırlayıp satanlar ise, aynı telif hakkında olduğu gibi “Parasını ödeyerek aldığın yazılımı sadece bir bilgisayarda kullanabilirsin. Yazılımı hiçbir şekilde çoğaltamazsın, kopyasını başkasına veremezsin. Her bilgisayar için bu yazılımın lisans ücretini ödemek zorundasın. Buna aykırı hareket edersen çok büyük para ve hapis cezaları vardır.” diye şart koşuyor. Kurduğu internet sistemiyle de bilgisayar üzerinde lisans kodu kontrolünü yapıyor. Yazılımı lisanssız kullandığınızı tespit ettiğinde önce bir uyarı veriyor. Daha sonra ise yazılımı kullanıma kapatıyor. Veya uyarıya rağmen lisanssız kullanım devam ederse, tespit ettiği adrese polisle birlikte gelip suç tespiti yapıyor ve mahkeme/icra yoluyla lisans bedelinin 100 katı kadar ücreti tahsil ediyor. Mahkemeler lisanssız kullanım nedeniyle 4 yıla varan hapis cezası, 150 bin lira ceza verebiliyor.
Bir kısım insanlar, bu yazılımı yapanların gayrimüslim olduğunu, Müslümanların bu yazılımları kullanmasının caiz olduğunu savunuyor. Oysa İslam sadece Müslümanın malını değil, insanların malını da korumuyor mu? Öyle olsaydı gayrimüslim kişilerin malını çalmak helal olurdu. Kaldı ki bu yazılımı hazırlayan ekiplerin/şirketlerin bünyesinde bu yazılıma emek veren Müslümanlar da var.
Bu yazılımları lisans ücretini ödemeden, yada tek bir bilgisayarda kullanma şartıyla lisansını ödeyerek alınmış bir yazılımı kopyalayarak kullanıyorsanız bir de duruma şöyle bakmak gerekiyor. Bilgisayar yazılımı, bir otomobilin lastiği gibidir. Otomobilin motoru yakıt kullanılarak mükemmel şekilde çalışsa bile tekerleği olmadan faydalanmak mümkün değildir. Bir otomobilin sahibi, lastiğini başka bir otomobil sahibine kendi rızasıyla verebilir ancak kendi otomobili bu kez işe yaramaz. O zaman bir lastikçiden lastik çalması lazımdır. Denilebilir ki lastik somut bir ticaret metaıdır. Her ihtiyacı olan bedelini ödeyerek almalı, çalarak kullanmak caiz değildir.
Lisans ücreti ödenmesi gereken bilgisayar yazılımı da ancak bir tek bilgisayarda kullanılabilecek şekilde programlanmıştır. Yazılımın lisans sahibi, yazılımını o bilgisayarın somut varlığına enteğre eder ve yazılımın kusursuz çalışması için belli süreli veya sınırsız destek sağlar. Sahte/kopya/çalıntı bir bilgisayar yazılımı o bilgisayarda tam randıman vermez. Randımanlı olabilmesi için hırsızlık/hile/aldatma gerekmektedir.
İslam inancı, sadece müslümanların değil, tüm insanların haklarını koruyan ve bunu kul hakkı olarak niteleyen bir düşünce sistemine sahiptir. O halde ister ilmi, ister sanat, ister bilimsel eser olsun, isterse bilgisayar yazılımı, programı olsun maliklerinin, hak sahiplerinin, üreticilerinin izni olmadan, gerekli lisans ve telif ücretleri ödenmeden kullanmanın hükmü nedir varın siz karar verin.