Title of a News Article

MESLEK

Meslek öyle kolay öğrenilecek, emek verilmeden zahmetsizce elde edilebilecek yetenek değildir. Sanatın el becerisiyle buluşması, zekanın dahil edilmesi ve tecrübelerle uygulamanın sabitlenmesi işidir.

Günümüzde hangi meslek erbabına sorarsanız işinden yakınır haldedir. Terziler konfeksiyondan, kasaplar süpermarketlerden, fırıncılar ekmek fabrikalarından, taksiciler toplu taşımadan yakınır. Kalaycılar çelikten, televizyon tamircileri teknolojiden, duvar ustaları kartonpiyerciden yana dertlidir.

Çoğunluğu sanayileşmenin getirdiği hızlı üretimin gereği olan mesleki çatışmanın en alt sınıfında ise işçi kesiminin kendi arasındaki yakınma vardır.

Belli grup ve çevrelerin hakim olduğu iş kollarına çoğu zaman başka bir kesimin girmesi, o alanda iş yapmasının önü tüm yönleriyle tıkanabilir. Aynı iş koluna hakimiyeti söz konusu olan bu grup ve çevrelerin bazısı işini tam anlamıyla iyi yaparken, bazıları ise çok kötü yaptıkları halde iyi yapacak kişilerin bu işle uğraşmasına engel olma yolunu seçer. Çünkü yaptıkları kötülükle varlıklarını sürdürebilmektedirler.

Mesleğimizde de uzun süre bu çatışma yaşandı. Halen de alttan alta sürüp giden bir ateş vardır. Mesleğine sahip çıkmayı bilmeyen gazetecilerin kötü gidişatları, bugün gazeteciliği bitme noktasına getirdi. Kimse bayiden gazete alıp okumaz oldu. Sebebi teknolojiye, televizyona, internete bağlansa da gazetelerin okurun elinden düşmesine neden olan sadece bunlar değil. Gazeteye yeni bir vizyon, insanların ihtiyaçlarına hitap etme özelliği katmayan gazetecilik, bir dönem tencere tava dağıtımı yapılarak ayakta kalmaya çalışsa da başarılı olamadı. Gazeteciliğin pespaye hale dönüşmesi, biraz da yasal boşluklardan kaynaklanmıştı. Önüne gelen herkesin gazete sahibi olabildiği bir düzende, bunu denetleyen, kısıtlayan tek oluşum meslek organları iken onlar da görevlerini yapmayınca bugünkü kaçınılmaz son ortaya çıktı.

Her meslek korunmaya, kollanmaya, usta-çırak ilişkisi ile devam ettirilmeye muhtaçtır. Yine içinde bulunduğum grafikerlik ve görsel tasarım işleri ise gazeteciliğe kıyasla kendi seviyesini korumayı bildi. Grafikerler, görsel yönetmenler işlerini genelde kimseye öğretmezlerdi. Ajansta biri işin ucundan tutmaya başlayınca, tutacağı ilk şey çay bardakları, fırça, paspas gibi şeylerdi. Bilgisayarın başına geçip iş yapma hevesinin olgunlaşacağı dönem, büro işlerinin tuvaletinden camlarına kadar temizlenmesiyle ancak mümkündü. Teknolojik imkanların artmasıyla grafikerlik mesleği de bir nebze çığırından çıkmış olsa da, işin en üst seviyesinde saydığımız aşamalardan geçenlerden başkası bulunamıyor. Çünkü yapılan tasarımın hangi aşamalardan sonra işe yansıyacağı, kağıda basılacak işin baskıda yaşayacakları, kağıt ölçüleriyle işin kıyaslanması, farklı baskı tekniklerine göre boya ayarlarının yapılması grafikerin en başta bilmesi gerekenler arasında yer alıyor. Örneğin bir kitap basımı için grafikere verilen yazıların sadece dizayn edilmesi baskı için yeterli değil. Bunun içinde kitabın boyutu, hangi tabaka ebadında kağıdın kullanılacağı, hangi kağıdın hangi ebatlarının piyasada mevcut olduğu, baskı öncesi ve baskı sonrası bilgileri grafikerin en baştan planlama yapması gerekenler arasında yer alıyor.

İşine sahip çıkmak, mesleğin onurunu korumak, gelecekte de mesleğini yaşatmak adına önemli. İşine sahip çıkmayan, önüne her geleni mesleğin içine atıp, bir yerlerden başlasın diyerek ortaya koca bir kaos çıkmasına sebep olanlar, uğraştığı mesleğine saygısı olmayanlardır.

YORUM EKLE

banner195