AK Parti Şanlıurfa Milletvekili ve MKYK Üyesi, Prof. Dr. Mazhar Bağlı, 7 Haziran seçimlerinde yüzde 13 oy oranı ile barajı geçen Halkların Demokratik Partisi’nin yüzde 3’lük oranındaki oyunu şantajla aldığını iddia etti. 

RÖPORTAJ: REŞAT UZUN
Bu haftaki röportajımızın konuğu 7 Haziran seçimlerinde AK Parti’den Şanlıurfa Milletvekili seçilen ve aynı zamanda AK Parti MKYK Üyesi olan Prof. Dr. Mazhar Bağlı oldu. 7 Haziran seçimleri öncesinde de röportaj gerçekleştirdiğimiz Bağlı ile bu kez seçim sonuçlarını, HDP’nin barajı aşmasını ve koalisyonu konuştuk.

Erken seçimi konuşmanın erken olduğunu vurgulayan Bağlı, “AK Parti bu konuda Türkiye’nin hükümetsiz kalmayacağı yönünde tüm formüller üzerinde düşünüyor” dedi. Yüzde 13 oy oranı ile barajı aşan HDP’ye değinen Bağlı, Halkların Demokratik Partisi’nin yüzde 3’lük oranındaki oyunu şantajla aldığını iddia etti.

İşte Mazhar Bağlı ile gerçekleştirdiğimiz o röportaj;

Efendim seçim öncesinde sizinle yine bir söyleyişimiz olmuştu. Seçim bitti, mazbatayı aldınız, yakında yemin töreni var. Hayırlı uğurlu olsun. Nasıl bir seçim geride bıraktınız?

Gerçekten yorucu bir seçimdi. Uzun süreli ve çok çaba göstermemiz gereken bir seçimdi, biz bu konuyla ilgili seçim sürecinde bütün bileşenlerle birlikte, bütün süreçleri dikkate almak suretiyle demokratik bir şölenin yaşanması için büyük bir gayret gösterdik. Gerçekten seçimler her zaman siyasi aktörler için önemli bir sınama dönemleridir, sahip olduğunuz siyasi düşünceyi ve projelerinizin sağlamasını yapacak dönemlerdir. Bizim için de çok öğretici ve eğitici bir dönem oldu. Ben tabiki Urfa’yı biliyorum, tabi ki hemşerilerimizle sık sık bir araya geliyoruz ama seçim için bir çalışmanın içerisinde olmak en ucra köşedeki köye kadar gitmek, oradaki insanlarla bir araya gelip dertlerini dinlemek hem de Türkiye’nin sahip olduğu temel potansiyelleri görmeniz bakımından çok önemlidir. Türkiye hayırlı bir iş yaptı, hayırlı bir çaba gösterdi.

AK Parti Şanlıurfa aday listesi açıklandığında sürekli toplantılar yapıldı. Bu toplantının ardından sizin Halfeti ve Bozova ilçesinden sorumlu milletvekili adayı olarak gösterildiniz. Bu ilçelerde seçim çalışmaları yürütürken ne gözlemlediniz, insanlar sizlerden neler talep etti?

Öncelikli olarak bu soru için çok teşekkür ediyorum. Ben bu partinin MKYK Üyesiyim, bu partinin Sosyal işler Başkan Yardımcısıyım, bu partinin sahip olduğu pek çok politikanın belirlendiği 50 kişilik kurulun üyelerinden birisiyim. Dolayısıyla bu partinin bütün Türkiye’de aldığı oydaki başarıda da ve başarısızlıkta da benim kusurum veya başarım varsa söz konusudur. Yani sadece partimizin belli bir bölgede yaptığı çalışmayla ilgili benim sınırlandırılmam doğru değil, bunun böyle yapılması ahlaki de değil. Bu biraz siyasi nezaketi aşan bir yorumdur. Özellikle benim ait olduğu bölgelerle ilgili veya benim çalıştığım bölgelerle ilgili bir değerlendirmenin yapılması hem bütün Urfa’ya karşı haksızlık yapılmış olur hem de partimizin politikaları bakımından eksik bir okuma olur hem de bir aktör olarak bütün bir sorumluluğu birisine yüklemek bakımından yanlış olur. Dolayısıyla ben bu partinin Merkez Karar Alma Kurulundayım, bu partinin bütün politikalarıyla ilgili başarı veya başarısızlıkla ilgili konularda eleştirileri ve yapılması gerekenlerin muhataplarından birisi de benim. İkinci konu; Tabi ki ben bütün Urfa’nın adayıyım ama bana çalışma alanı olarak Bozova ile Halfeti ilçeleri verildi. Burası en zor bölgeler, HDP’nin örgütsel olarak yapılandığı yerler, ideolojik olarak yapılandığı yerler. Yani sadece seçmen olarak yapılandığı yerler değildir, diğer yerlerdeki HDP yapılanması sadece seçmen bazlı yapılandırmalardır Suruç, Bozova, Halfeti aynı zamanda örgütsel ve ideolojik olarak yürüttüğü yapılandırmaları gerçekleştirdiği bölgelerdir. Buralarda çalışmak gerçekten zordur ama bu zorluğun farkındayım. Zor olan yerlerde çalışmayı severim, özellikle oralarda çalışarak bu çetenin maskesini düşürmeyi kendime bir vazife olarak edindim. Canla, başla çalıştım. Bunların demokrasiye, neye inanmadıklarını, kendi faşizan sitemlerini kurmak için kullandıkları bir maske olduğunu göstermek istedim. Demokrasi ve insan haklarını bir maskeleme olarak canavarca hislerini maskelemek için kullandıklarını buradaki insanlara göstermek istedim. Elbette ki arzu ettiğimiz bir sonuç değil ama yine de mahalli idare seçimleriyle mukayese ettiğimizde HDP’nin oyunun artmadığı iki ilçedir. Bu iki ilçede yoğun çalışma gösterdik. Benim orada gördüğüm; AK Parti’nin üretmiş olduğu hizmetlerden bu ilçelerin yeteri derecede yararlanmamış olmalarından bir burukluk, bir kırgınlık var gerçekten vatandaşlarımızda. Biz tabiki onları yerine getirmek için de çaba göstermeliyiz. Bu konudaki gayret ve çabalarımızı arttırmak zorundayız. İnşallah bundan sonra oralarla temaslarımızı sıkı bir şekilde tutarak bu coğrafyadaki insanlarımızın, AK Parti’nin ürettiği hizmetlerden tam olarak yararlanmalarına vesile olacağız.

Bozova ve Halfeti’nin yeteri derecede hizmet almadığını biliyoruz. Seçimler öncesine vatandaşlara vaatleriniz oldu. Bu vaatler yerine getirilecek mi? Ayrıca Şanlıurfa’da beklenen bir seçim sonucu alınmadı. Siz bu sonucu nasıl yorumluyorsunuz?

Verdiğimiz sözlerin arkasında duracağımızın altını çizmek istiyorum. Gerçekten AK Parti’nin diğer partilerden en önemli farkı söylediklerini yerine getirmesidir, yapamayacaklarımızı da söylememesidir. Merkezi hükümetimizin yapması gereken hizmetler varsa zaten biz hükümette olursak onları yerine getiririz. Bu seçimlerde değişik kesimlerin özellikle ‘Bize oy verin gitsinler’ söyleminin yani CHP ile HDP’nin bu konuda yürütmüş olduğu politikanın AK Parti’nin seçmenlerini tedirgin ettiğini ve önemli ölçüde de beklediğimiz düzeyde bir sonuç almadığımızı hele ki Urfa’da gerçekten çok beklentilerin altında oy aldık. Bunu tek bir nedene bağlamak doğru değildir. Bir hata varsa günah keçisi bulmak kolaylaşır. Ben öyle bakanlardan değilim. AK Parti olarak Türkiye genelinde ve bölgede ürettiğimiz hizmetlerde, politikalarda ve söylediğimiz söylemlerde eksik gedik ne var, teşkilatlarımızda, milletvekili aday sıralamamızda, meclis üyelerimizde eksiğimiz gediğimiz ne varsa araştıracağız, bulacağız. Mutlaka eksiğimiz vardır ki insanlar bize oy vermemiştir. Bu oy kaybının nedeninin üzerinde kafa yoracağız. Biz bir kurban arama niyetinde değiliz, birilerine fatura çıkarma niyetinde de değiliz. İnsanlarımız hangi sebeplerden dolayı bizi tercih etmemişlerse onları bulacağız. Ve ona göre bir çalışma yürüteceğiz.  

HDP’nin barajı aşmayacağını da daha önceki açıklamanızda söylemiştiniz. Bununla ilgili neler söyleyeceksiniz? HDP Yüzde 13 oranını nasıl aldı?

Bunun yüzde 3’ü şantajla alınan oylardır, baskıyla tehditle, şantajla, şiddetle aldığı oylardır. Barajı aşan bir oy aldı. Nasıl aldı? Büyük ihtimalle Kürtlerin kahir eziyeti bu konunun şiddetin alanından çıkmasını istediler. Bunun için tercih ettiler. Birilerini yetkilendirmek için değil, bu meselenin kalıcı bir şekilde çözülmesi için barajı aşılması konusunda talepkar davrandılar. Bunun önemli bir oranını yani benim nazarımda HDP yüzde 3 civarında oyu tehditle, şantajla, baskıyla korkutarak aldıkları oylardır. Kontrol ettiğimiz sandıklarda HDP’nin diğer sandıklardan daha az oy aldığını biliyoruz. Pek çok sandıkta da gördük. CHP, AK Parti’ye karşı muhalefet edemiyor. HDP’nin muhalefet edeceğine inanıyor. HDP de siyasetle muhalefet etmeyecek, şiddet üzerinden muhalefet edecek, terörle muhalefet edecek. Ancak AK Parti’ye muhalefeti böyle kurgulayabileceklerine inandıkları için gidip HDP’ye oy veriyorlar CHP’liler.

Türkiye Ankara’ya kilitlendi. Ufukta erken bir seçim mi olur yoksa AK parti koalisyonu yapar mı? Yaparsa kimle yapar?

Seçim biter bitmez erken seçimi konuşmak istikrarı zedeler. Gerçekten milletin tedirgin olmasına neden olur sistemin dejenere olmasına neden olur, erken seçimi konuşmamızın erken olduğunu düşünüyorum. AK Parti bu konuda Türkiye’nin hükümetsiz kalmayacağı yönünde tüm formüller üzerinde düşünüyor. Türkiye için en uygunu, en hayırlısının ne olacağına karar vereceğiz. Hep birlikte yürüteceğiz.  Bizim için temel prensipler var. Bu prensiplere bağlı kalmak şartıyla Türkiye’nin kalkınması, Türkiye’nin çözüm sürecinin devam etmesi, Türkiye’nin adaleti tesis etmesi, Türkiye’nin çetelerle mücadele etmesi, Türkiye’nin büyük yatırımların gerçekleşmesi ve hepsinden önemlisi 2023 hedeflerine doğru yürümesiyle ilgili çalışmalar konusunda kimle birleşirsek onlarla koalisyon yapabiliriz. Bir özel çekincemiz yok ama şiddetle, çetelerle irtibatı olan kesimlerle bizim bir çekincemiz var. Biz Türkiye’nin yakaladığı istikrarın devam etmesi için, kalıcı bir mekanizmanın işlevsel olabilmesi için, devam edebilmesi için, Türkiye’nin hükümetsiz kalmayacağı yönündeki formüller üzerinde düşünüyoruz. Milletimiz hangisini tercih etmemizi arzu ederse onunla koalisyonu kurarız. Bizim için her türlüsü bal kaymak, isterlerse üçü de bir araya gelip hükümeti kurabilirler bizde ana muhalefet oluruz.