Yine bir seçim arifesindeyiz.
Ve podyuma çıkmaya başladı aday adayları kendilerini anlatarak.
Lacivert takım elbiselerle dolaşmaya başladı meydanlarda. Kimisi yaşlı bir amcanın elini öperken kimisi bir çocuğun yanağını sıkarken poz verenler…
“Ben sizden biriyim, içinizden biriyim” sözü zaten  revaçtadır bu aralar, hatta bindiğim lüks otomobile sahip olduğum lüks konutlara, ekip biçtiğim tarlalara bakmayın ben “sizin hizmetkârınız olmaya geldim” diyenlerin sayısı hani az değildir memleketimde.

Gözüm aradı takım elbise giymeden dolaşan aday adayları, spor kıyafet veya günlük elbisesiyle dolaşanı,doğal bir şekilde..Harran’da fistanıyla,Siverek’te şalvarıyla..gibi.
Ya da broşürlerdeki resmiyle günlük hayattaki görüntüsü  arasında fark olmayanı da aradı.
Hatta canlı yayınlarda aday adayları konuk eden bir televizyoncu arkadaş da twitter’da paylaşınca anlamıştım makyajlıları.
“Aday adaylarını acayip fotoshop yapmışlar canlısı bi farklı geliyor. Neyse canım vekil dediğin içi dışı bir olur.” (tabi sanal ortamın tebessüm işaretini de koymayı ihmal etmemiş)

Unutmayın;artık kamuoyu takım elbiselerle, yanında adeta bir orduyu hatırlatan kalabalıklarla dolaşanlara pek rağbet etmiyor.
Şu projem var bu projem var sözlerine karnı tok.
Samimi bir dil, bir üslup istiyor.
Kendisiyle temas halinde olmasını bekliyor.
Bireysel vaatlerden ziyade toplumsal konularda yapılabilecek konuların dile getirilmesini bekliyor.
Akrabalık ilişkisine dayalı siyaseti kabul etmiyor. Özellikle dayı-yeğen, baba-oğul gibi isimlerin birlikte yarışmasını samimi bulmuyor.
Bir de başkasının başarısı altında, başkasının başarısını kendisine aitmiş gibi lanse edilmesine vatandaş hiç mi hiç tahammül etmiyor.
Buraya kadar kamuoyunda gözlemlediğimiz beklentileri sıralamaya çalıştık.

Eğitimciler,yazarlar,şairlerin profil beklentisinin özetini de -aynı zamanda şahsımın beklentisi- arz edeyim:

Dünya klasiklerinden ya da Türk klasiklerinden beş tane roman- hikâye okuyan,
Günlük gazete veya haftalık aktüel dergiye, aylık bilim, kültür, edebiyat dergisine abone olan ve bunları okuyan,takip eden, 
Şiir ile iç içe olan,mısraların duygu yüklü manalarında dolaşan,
Edebiyatın narin ve ruhumuza hitap eden güzellik kokan satırlarından çıkıp vatandaşın problemine çare aramaya çalışan,
Yüzyılımızda atama,sürme,kayırma ile uğraşan değil ruhumuzun gerginliğini, beyinlerimizin sıkıntısına çare arayan bizim adayımızdır.

Özetle dönem sosyal projelerin ihtiyaç duyulduğu dönemdir.İnsanın iç dünyasını ,fertlerin sosyal hak ve özgürlüklerini rahatlatacak çalışmalara ihtiyaç daha çoktur.
Bunları da ancak okuyup çizen ,araştıran,duygusal yani sözel ortamdan gelen insanlar çözer diye düşünüyorum.  Bu kıstasları göz önünde bulunduracak  aday adayları çıkar umarım.

Memleketin istikbali için şahsi çıkarını arka plana atan, toplumun menfaatini ön planda tutan; samimi ve fedakârca koşuşturacak kişilerin meclise gitmesini temenni ederek tüm aday adaylara başarılar diliyorum.

Vesselam...