1.7 milyar Müslüman’ın yaşadığı bu dünyada her nedense savaşlar ve sömürüler hep coğrafyada yaşanıyor.Tüm zamanların en sorunlu toprakları haline getirilmiş... Özellikle de Dicle, Fırat arası, Mezopotamya coğrafyası, yine kirli oyunların sahnesi oluyor.  Nifak tohumları yüz yıllardır bu topraklarda ekilmiş bu günlerde akıllarınca hasadını alacaklar; ama bilmezler Göklerden gelen bir kararın var olduğunu. Onlar masa üstünde iyi hesap eder ama hesapları yerle yeksan olur.

            Dün Suriye Bugün Musul yarın neresi olacak bilinmez bir kör düğüm gibi görünse de hesapları deşifre olmuştur. Ülkemiz için Musul da Halep de çok önemlidir. Buradaki gelişmelere seyirci kalmak Ülkemizin bekası için tehlikelidir. Coğrafyamızdaki hiçbir ülke, savunma anlayışı ile ayakta kalmayı başaramayacaktır. Çünkü Birinci Dünya Savaşından sonra Ortadoğu tekrardan dizayn ediliyor. Bu sınırların değişimini oturup izlemekle sınıfta kalabiliriz. Musul’da, Türkiye karşıtı söylem ve eylemler yalnızca Irak’ın sesi değil,Dizayn projesini yürüten üst akılın sesidir. Mezhepçilik savaşı üzerinden enerji koridoru oluşturma emelleri İnşallah Yeni Türkiye ile gerçekleşemeyecektir. Türkiye, bölgesel ölçekte mezhep çatışmalarının önüne geçecek ya da onu dar bir alana hapsedebilecek tek ülkedir.Türkiye güçlendikçe Irak da Suriye de toprak bütünlüğü ile yönetilecektir.Bu realite Türkiye karşıtlığı oluşturuyor.Derin hesaplar alt üst oluyor.

          Suriye ve Irak Üzerinden sınırları değiştirime senaryosu Vekalet savaşları ile kendini gösterdi. Bu senaryo, Suriye’de Fırat Kalkanı ile boşa çıktı;  Musul’da  ise Türkiye’nin etkin ve kararlı duruşu ile inşallah boşa çıkacaktır.Halep de Musul da kendi demografik yapısına dokunulmadan halkına bırakılmalıdır.Bu coğrafyada yaşayan insanların savaştan ve kandan uzak gelecekler inşa edeceklerini İnşallah görürüz.