Merhaba!

Yine bir merak sorusu ile karşınızdayım.

‘’Kişilerin bir yakını ile sorunlarını paylaşması ve psikologla paylaşması arasında ne gibi farklılıklar var? ‘’

Sorunları veya sıkıntıları yakın çevre ile paylaşmak elbette olağan bir şeydir. Bu zaman zaman kişiyi rahatlatır, iyi hissetirir. Bir yakınınız sizin sorunlarınızı dinler, ortak olmaya çalışır, elinden geldiğince yanınızda olduğunu size hissettirmeye çalışır, yakınlık kurulur ve böylece bir paylaşım yaşanır. Bu süreçte kişi, kimi zaman ‘Takma kafana, geçecek.’’, ‘’Zaman en iyi ilaç, sabret.’’, ‘’Merak etme zamanla iyi olacaksın.’’, ‘’Ben de yaşadım…hatta...’’ söylemlerine, -meli -malı cümlelerine, bir çuval tavsiyeye, kimi zaman da yine yardımcı olmaya çalışan kişinin kendi kişiselleştirilmiş inançları ve bilişsel yanlılıklarıyla, ‘yargılayıcı’ , ‘yaralayıcı’ veya  ‘minnet’ duygusunu harekete geçirici, ‘yanlış yorumlamalar’ sonucu, o an farkına varılmasa da içsel çatışmalar yaratacak, sağlıklı olmayan bir iletişime maruz kalabilir...

Geçici teselliler zaman içinde kalıcı ruhsal sıkıntılara sebep olabilir ve sorunlar süreklilik kazanabilir. İşin içinden çıkılamayacak noktalara gelindiğinde de kişide keşkeler, pişmanlıklar nüksetmeye başlayabilir. Psikolog kişiyi tarafsızca ve uzman gözüyle dinler, çok nadir önerilerde bulunur! Kişinin kendine, çevresine, dünyasına kör olduğu noktaları keşfetmesinde aktif rol oynar. Keşfetmesi diyorum çünkü kişinin ruhsal ilacı yine kendisindedir!

Sorunlarını psikologla çözmeyi seçen kişilerin, uygulanan terapi teknikleri, yöntemler ve testler ile daha hızlı yol katettiklerini görmekteyiz.

Günümüz sorunlarıyla kendisine yabancılaşan bireyin, sosyal destek kaybı yaşaması, kendisine eşlik eden içsel veya çevresel strese maruz kalması ve iletişim kazaları yapmaya başlamasıyla, psikolojik destek alarak kendi bilişlerini, davranışlarını, duygularını istenen yönde değiştirmek için profesyonel yardım arayışına girdiğini görüyoruz.

Bilimsel olarak kanıtlanmış kuram ve yöntemleri duygusal hayatın ve davranışın sorunlarına uygulamak terapide ulaşmak istediğimiz hedeftir. İşte bu noktada terapi, kişinin yakınıyla kurduğu iletişimden farklılaşmaktadır. 

Size terapi sürecinde kullandığımız yöntemlerin birinden bahsedeceğim: ‘’yönlendirilmiş keşif’’. 

Kişiye yapılandırılmış sorular yönlendirilir, sorularla, kişinin durumu hakkında düşünmesi sağlanarak, bilgiyi öğrenmesi amaçlanır. Aslında kişinin bildiği fakat o an ki duygudurumu nedeniyle farkında olmadığı sonuca ulaşabilmesi amaçlanır. Kişide, terapist yardımı ile yine kendisinin ulaştığı bir farkındalık düzeyi oluşturulur. Öncelikle var olan durumu netleştirmek ve kişinin durum hakkındaki bakış açısını anlamak için kişiye sorular sorulur. Kişinin varsayımları değerlendirebilmesi ve neden-sonuç ilişkilerini kurabilmesi için bu yönde sorular yönlendirilir. Durum kişi açısından nasıl görünüyor, kişinin durum hakkındaki inançları, varsayımları neler bunlar tespit edilir. Yeni bakış açıları kazandırabilecek sorular yönlendirilir ve böylece kişinin işlevsel düşüncelere ulaşması hedeflenir. Yönlendirilmiş sorularla, kişi sonuca yine kendi cevaplarıyla ulaşır.

Bu süreç kişinin getirmiş olduğu sorunları çözmekle kalmaz, terapi süreci içerisinde paylaşılan bilgiler, terapi süreci bittiğinde de, kişinin hayatının geri kalanında karşılaşacağı sorunları sağlıklı anlamlandırmasına, bilişsel yanlılıklarının farkındalığıyla davranmasına, benliğini iyi tanıyan, ‘ilerlemeci’ ve ‘gelişimci’ bir birey olarak yaşamasına yardımcı olur.

Herkes kendi özelinde bir bilim insanı gibidir ve kendi hayatının uzmanıdır. Terapide bizler aslında kendi hayatının uzmanı olan kişinin daha iyi kuramlar geliştirmesine yardımcı oluruz. İyi olan kuramlar gerçeğe daha uygundur. Böyle oldukları için de daha işlevseldirler ve daha çok işe yararlar.

Psikologlar bu bağlamda ruh biliminin ilkelerinden hareket ederek kişinin dünyayı daha açık veya daha iyi bir biçimde algılaması ve anlamlandırmasıyla, dünyadaki yerini bilmesini amaçlar.

Yola çıkma cesareti, inanç ve doğru kılavuz ile yola koyulmaya niyet edersek, hayatın bizi istediğimiz yönde şekillendirmesine de fırsat verebiliriz.

Bir sonraki yazımda buluşuncaya dek sevgiyle kalın!

Psikolog Hande Dutar

FizyoHayat Sağlıklı Yaşam Merkezi-Psikoterapi ve Danışmanlık Servisi

Şanlıurfa