Bir süredir Urfa tarihini araştırıp, günümüz diliyle yazılmamışları okumaya, anlamaya, yorumlamaya çalışıyorum. Tabi ki bu konuda en büyük desteği Harran Üniversitesi akademisyenlerinden görüyoruz. Akademisyenlerin genelde yorum katılmamış yayınlarını okurken müthiş tespitlere rastlıyoruz.

Urfa’da sosyal ilişkiler, din, tarih, siyaset gibi konuları araştıran uzmanların biraz Urfa kültürüne yabancılığı olmasa daha önemli hususlar ortaya çıkabiliyor. İşte bugün değerlendirilmesi ve üzerine düşünülmesi gereken budur.

Prof. Dr. Abdullah Ekinci’nin binlerce yıl önceki Urfa tespitlerini okuduğunuzda akıllara durgunluk veren neler ortaya çıkmıyor ki.

Dün akşam Hz. Eyyüp meselesini okudum.

Hz. Eyyüp tahminen 5-6 bin yıl önce yaşamış.

Bugün Hz. Eyyüb ‘ü andığımızda zamanın çöllerinden gelen acı ve ızdırabı anıyoruz ama Eyyüp zamanındaki medeniyetten bahsetmek aklımıza gelmiyor.

Oysa Eyyüp zamanında bile Urfa’da mahkemeler varmış. Yerleşik bir düzen, kanunlar ve kurallar varmış. Bizim kuru taşlara ve tarihi mekanlara bakarak, anlatılanları dinleyerek öğrenebileceğimiz şeyler değil bu anlatılanlar.

Bir şok edici tespit daha var ki, o da Eyyüp peygambere sadece üç kişinin iman etmiş olması.

Düşünsenize.

Bir peygamber gönderiliyor.

Peygamber sırf acıyla ve ızdırapla imtihan ediliyor. Şifa bulup 92 yaşında vefat ettiğinde ona inanan, onun gösterdiği yolu takip eden sadece üç kişi kalıyor.

İşte o sabır timsali Eyyüp Peygamber ki Urfa’da bu acıyı yaşamış olması ve buralarda insanlarla görüşmesi muhtemeldir, o insana sadece üç kişi iman ediyor. Allah elçisi olduğunu doğruluyor.

Bir de kendimize bakalım.

Söylediğimiz bir söze bazen kimsecikler inanmıyor, sözümüz dinlenmiyor, dikkate alınmıyoruz diye kahırlanıyoruz.

Koca Hz. Eyyüp.. Sabır timsali bir peygamberin ardından bile sadece üç kişi gitmişse bu şehirde. Varın gerisini siz hesap edin.

Sakalımız yok diye sözümüz para etmiyor diye yakınıp dururuz ya.

Muhtemelen Eyyüp peygamberin ciddiye alınacak kadar bir sakalı da vardı.

Paramız yok, malımız mülkümüz yok diye bizi takan yok diyoruz ya.

Muhtemelin ötesinde Eyyüp peygamber devrinin en zenginleri, en varlıklıları, en nüfuzlularıydı.

Allah peygamberlik verince kendisine, kıskananlar; “Bu imkanlar elinden alınsın da görelim şükrünü” deyince her şeyi yok oluverdi.

Eyyüp kıssasını okuyunca insanın tüyleri diken diken oluyor.

Eyyüp, bir küllükte oturmuş eline aldığı testi parçasıyla derilerindeki irini kazıyor. Yanına varan arkadaşları, bu kadar şükür etme. Şükrettikçe Allah sana daha bela veriyor dese de o isyan etmeden sabretmiş.

İşte Eyyüp kıssası üzerinden Urfa değerlendirmesi.

Peygamberler şehri Urfa’yı biraz siz değerlendirin.

Eyyüp’e inanan üç kişi varmış.

Kimler onlar?