Yöneticiler Tanrı ya da kahraman değil, tıpkı bizim gibi insanlardır…

            Dünyanın bu kadar çok yerinde bu kadar çok nefret savaşı görmemizin nedeni nedir? Karanlık seçenek – ölümüne bir savaş -  çok yaygındır; bugün çok fazla savaş ve katliam dünyayı çirkinleştiriyor.

Sınırlarda dolaşan, sığınacak bir yer – sığınacak herhangi bir yer - bulmak, ya da yuvalarından uzak düşman, kavruk çadırlarda ölmek için kanallara doluşan çok fazla umutsuz, yalınayak, aç, hastalıklı ve çaresiz mülteci vardır.

Ve gerçekten bir seçenek var mı? İstesek bile, zamanı geri çalıştırmanın bir yolu var mı? Bu hızlı, devingen bir dünyadır…

Hiç kimse bu katliamların yaşandığı rejimi canilerin yönettiğini inkâr edemez. Onlar cinayetleri emretti ve hastalıklı ideolojilerini yaymak için her türlü propaganda aracını ve hileyi kullandılar.

Fakat burada iktidar biçimlerinin ve kullanımlarının toplumda ki eğilimleri ve güçleri yansıtma şekilleridir. O nedenle soruyoruz: Otoriteler harekete geçirmek ve komuta etmek istediklerinde hangi düğmelere basarlar? Hangi temalar propagandaya ve manipülasyona uygundur? Hangi sloganlar kanı kaynatıp coşku oluşturabilir? Neler kitlesel kamuoyunda yankı bulur, neler bulmaz? İktidarların insanları nasıl etkilediği, nasıl kullanıldığı sadece imada bulunabileceğim zengin konulardır.

Sokaklarda karton kutularda yaşayan erkek ve kadınlar köksüzlüğün ve çaresizliğin uç örnekleridir; fakat daha az göze çarpan ve gerçek anlamda “evsiz” milyonlarca insan vardır. Toplumlarda suç oranlarının artmasından, ailelerin dağılmasından, kontrolsüz nüfus artışından ve yeryüzünün kirletilmesinden endişelenmek için iyi nedenler var.

Sorun cinsel özgürlük, klise ya da camiye gitmeyen, bayrağı selamlamayı reddeden insanlar değildir. Sorun içinde yaşadığımız zamanın ürettiği huzursuzluktur. İçi boş şeylerin  (şöhret, tüketim çılgınlığı, moda vs.) kuvvetlendirilmesidir.

İnsanın umudu, dünyadan ayrılırken, geldiğinde bulduğu fikirlerden farklı bir şeyler bırakabilmektir. Unutmayın ki, bu Ülke uğrunda kavgalar verilmiş ve verilmekte olan bir Ülkedir. İstilalara uğramış ve onlara gerekli cevabı vermişizdir. Kendini savunan bir halk, bir millet fikri hakimdir. Böyle olunca, insanlarımızın bu kadar yaşantılarına duygusal yakınlıklar kurarak, katılmayı çok isteyen bölücü güçlere karşı aklımızı kullanmalı ve mücadele etmeliyiz.

Birlik ve beraberlik duygumuzun, bu gökyüzünün altında ve bu topraklarda sonsuzlaşacağı yükseklerde, hep bir arada olacağımız günlerin büyüklüğüne…

Sevgiyle