Geçiş mevsimlerinde sıklıkla çevremizden ‘’soğuk almışım, nezleyim, gribe yakalandım’’ gibi cümleler duyarız.  Bir de bir numaralı ruhsal sağlık problemi var ki buna 'psikiyatrik rahatsızlıkların nezlesi' de deniyor ‘’DEPRESYON’’.

Depresyonda olan kişi kendisine, dünyasına ve geleceğine (depresyonun bilişsel üçlüsü) siyah boyalı bir gözlükten bakıyormuş gibidir. Bu gözlük kişinin gerçeği doğru algılayamamasına, her şeyin umutsuz ve karanlık görünmesine neden olur. Terapi sürecinde yapılanların bir kısmı bu boyayı sıyırmaktır; böylece her şeyi daha gerçekçi görebilmeyi sağlamaktır.

Depresyon belirtilerini, ‘’Bilişsel Terapi’’ ile bazı teknikler öğrenerek, geleneksel yöntemler veya ilaç tedavilerine göre daha hızlı azaltmak mümkündür. Bilişsel terapinin anlaşılır, pratik ve sağduyaya dayalı olması, aynı zamanda kişinin zaman içerisinde kendisine de uygulayabilir hale gelmesi, kişilere olumsuz duygudurumlarını azaltmaya yönelik cesaret vermektedir.

Duygudurumunuzun kötüye gittiğini fark ettiğinizde kendinize ‘’Şu anda ne hissediyorum?’’ diye sorun. Duygunuz, düşünmekte olduğunuz şey ile bağlantıdadır. Sadece düşünüyor olmamız, bir şeyin doğru olduğu anlamına gelmemektedir.

İç konuşmalarınızla hislerinizi yaratıyorsunuz!

Bir başka bakış açısı olarak da şu an ki hisleriniz, düşüncelerinize yansıyor. Örneğin depresyondaki bir kişi çökkün hissettiğinde, düşünceleri de bu durumdan olumsuz etkilenir ve yalnızca kendine değil tüm dünyaya karamsar yaklaşmaya başlar ve herşeyin düşündüğü kadar kötü olduğuna inanır.

Depresif kişi, geçmişine baktığında tüm kötü deneyimlerini hatırlama eğilimindedir, geçmişin karanlık sularında boğulurken, geleceğe bakmaya çalıştığında da kocaman bir boşluk ve bitmeyecek problemler görür. Bu da karamsarlık ve umutsuzluk hissine kapılmasına sebep olur.

Depresyonunuz, zihninizdeki çarpıtmalara o kadar bağlıdır ki, gerçeği doğru algılamanıza engel olur. Kişi, bu çarpıtmalarının farkına vararak, duygularını yönetebilmeyi öğrendiğinde daha iyi hissetmeye ve objektif düşünmeye başlar.

‘’Depresyon sağlıklı hayatın bir parçası değil, bir rahatsızlıktır.’’ (D.Burns)

Yalnız, kötü veya üzgün hissetmek depresyon değildir. Hemen her gün üzgün, halsiz, bitkin, umutsuz hissediyorken; kendini eleştirme, neredeyse hiç bir şey yapmak istememe ve bir çok şeye ilgisizlik, aktivetelerden geri çekilme, değersizlik ya da uygunsuz suçluluk duyguları, uyku ve enerjide etkilenmeler, iş, aile, sosyal çevre ile ilgili aksaklıklar...Bu belirtilerden çoğu kişinin hayatını etkiler hale geldiyse ve kişi bunlardan bir kısmını karşılıyorsa yaşadığı ruhsal rahatsızlığa depresyon diyebiliriz. Evet nezle veya zatürre kadar gerçek bir rahatsızlıktır depresyon!

Zaman zaman altüst olmak hayatın bir parçası. ‘Sonsuz bir huzura kavuşmak’ insan olmanın ön koşulu elbette değil. Yalnızca şunu hatırlatmak gerekiyor, düşüncelerinizin kontrolü sizin zihinlerinizde. Bunu öğrenmeyi seçmek ve bilişsel terapideki bazı yöntemleri pratik yapmak ta yine sizin ellerinizde. Düşünce şeklinde değişiklikler ve sorun çözme becerisi kazanmanın duygudurumu iyileştirmeye olan katkısı, hayat kalitenizi yükseltir. Düşüncelerinizin farkındalığı ile otomatik gerçeklik kontrolünü zamanla sağlayarak, olumlu duygu dönüşümü yakalayabilirsiniz.

Kendinize yardım etmek için ‘’azimli bir istek’’ gösterdiğinizde, ruhsal iyileşme yolundaki en önemli adımı atmış olursunuz!

Altüst olduğunuzda sizi aldatan duygularınızın esiri olmayın!

Hayatı daha gerçekçi algıladığımız, içinde gerçek üzüntü ve mutluluk barındıran, yanlış yorumlamalar ve yanlılıklardan uzak bir duygusal yaşam dileğiyle, bir sonraki yazımda buluşuncaya dek sevgiyle kalın!

 

Psikolog Hande DUTAR

Fizyo Hayat Sağlıklı Yaşam Merkezi-Psikoterapi Servisi

Şanlıurfa