Dün paylaştığım “İş Fikirleri” başlıklı yazımdan sonra çok güzel dönüşler oldu. Arayıp, son iş fikrimin ne olduğunu soranlar, fikirlere destek olacaklarını açıklayanlar, birlikte çalışalım diyenler vardı. Herkese ayrı ayrı teşekkür ettim.
Bu yazıdan sonra insanlarımızın artık gerçekten de doğru işleri yapmak istediklerini anladım. Bugüne kadar yaptığı işten tat alamayan, yaptığı işe servetini, hayatını, tüm kaynaklarını seferber ettiği halde beklediğini elde edemeyen girişimcilerin yeni arayışlar içinde oldukları düşüncemiz pekişti.
Önceki gün ilçelerimizden birinde halıcılık kursu açıldığını görünce konu hakkında fikrimi yazmıştım. Urfa’da 30 sene önce de halı kursları açıldığını ancak ne halıcılık sertifikası alan bir kızın ne de bir sanayicinin halı atölyesi kurmadığını, işi ticarete dökmediğini söylemiştim. Oysa bundan otuz yıl önce komşumuz Antep’te makine halıları dokunmaya başlamış ve operatör kursları açılmıştı. Bugün Antep dünyaya halı ihraç ediyor. Türkiye’nin en ünlü halı markaları Antep’te.
Makineleşme devrinde işe para yatıracak adam bulunmadığından el sanatları öğretisi hâlâ devam ediyor. Oysa bu el sanatları tüketim çılgınlığının olduğu devirde hiçbir zaman bir sanayi ürünü olarak değerlendirilemeyecek. Ancak kültür sanat faaliyeti olarak turistik amaçlı sürdürülebilecektir ki, o da Urfa’da hayata geçmemiştir.
Zaman zaman bazı üretim tesisleri kuruldu. Ortaklıklar yapıldı. Ama ne yazık ki bir adım ötesine gidemedi. Urfa bu kısır döngüsünü hiçbir zaman kıramadı. Urfa Ticaret adıyla açılan işin karşısına diğer ortak geçim Öz Urfa Ticaret’i birkaç gün sonra açtı. Birlikten kuvvet doğar düşüncesi ve samimiyet bir tarafa bırakılıp, rekabet ve mücadele başladı. Sonunda kaybeden iki taraf oldu.
Oysa dürüstlükle kurulan işlerde üretim, hammadde, işgücü ve lojistik imkanların varlığıyla devam eder, iyi bir yönetim ve pazarlama tekniği belirlenmesiyle büyür ve ilerler. Ürettiği malın pazarını bilen, talep oluşturabilen işletmeler gelecekte de var olabilirler.
Bir pamuk ipliğini düşünün. Ev hanımlarının ne işine yarayabilir? Bir eve ne kadar pamuk ipliği lazım eder. Kişi başına düşen pamuk ipliği tüketim miktarı ne kadardır? Bir insan hayatı boyunca ne kadar pamuk ipliği kullanır. Üzerine giydiği giysilerde kullandığı pamuk ipliği hariç tabi. Sanırım bir insana pamuk ipliği yorganın dikişi dışında hiçbir zaman lazım olmaz. Belki saksıdaki bir çiçeğin dalını bağlamak için iki karış pamuk ipine ihtiyacınız olabilir.
Ama ürettiği pamuk ipliğine talep yaratan bir firma, her insan başına düşen iplik miktarını hesaplayabiliyor ve ona göre üretim yapıp para kazanabiliyor. Örneğin dantel iplikleri. Bu iplikler pamuk ipliğinin en kaliteli işlenmiş şekli ve hiç kimseye hayatı boyunca lazım olmayan bir ip. Ama genç kızlar için bunu ihtiyaç hale getiren, çeyizliklere dantellerin eklenmesidir. Bir çeyiz dantelsiz de olabilse de dantelleri olmayan bir kız kendini eksik hisseder hale getirilmiş. Kendisi işlemese bile işleyen birilerine dantel işletip çeyizine ekler. Son yıllarda artık demode olsa da dantel ipliğini üretip pazarlayan kişi bu işten hatırı sayılır bir servet edindi ve çok büyük bir marka oldu. Ama işinde uyguladığı çok güzel bir teknik vardı ki, kimsenin ihtiyacı olmayan bir ipliği her kızın ihtiyacı haline getirmişti. Yani talebi oluşturmayı bilmişti.
Şimdi yeni bir iş fikri olanların düşünmesi gereken, yapacakları işe, üretime, mal veya hizmete piyasada talep var mı, talep yoksa böyle bir talebi oluşturabilecek mi? İş fikirlerinde en önemli olan da budur. Eğer üretiminizin piyasası hazır ise işletme faaliyetleri dışında yaşayacağınız pek bir sıkıntı yoktur. Fakat öyle bir talep yoksa, o talebi oluşturmak için epey çaba harcamanız gerekecektir.