Hükümet, yeni aldığı ekonomik kararla istihdama destek oluyor. 
İstihdam paketi adıyla bilinen uygulamada 1.5 milyon kişinin istihdam edilmesi hedefleniyor. Buna göre işverenler, istihdam edecekleri personelin niteliklerini belirliyor. 
İstihdam edilecek personeller bu niteliklere göre mesleki eğitime tabi tutuluyor. 
Kurs sonunda işe alınanların sürekliliği sağlanırsa, işveren diğer teşvik imkanlarından da faydalanabiliyor. 
Bu arada işçinin vergileri de devlet tarafından ödeniyor.
Her zaman söylerim. 
Devletin görevi aslında iş sahası açmak değildir. 
Devlet fabrika işletmez, imkan tanır ve vatandaşın bunu yapmasını sağlar. İşte hükümetin yaptığı da tam budur.
Bu zamana kadar devlet imkanlarıyla yapılan yatırımların neredeyse hiç biri başarıya ulaşamadı. 
Bunun en önemli sebebi elbette ki insan faktörü. Devletin işlettiği kurum kuruluşlarda işe başlayanların ekseriyeti, “salla başı, al maaşı” mantığıyla çalıştığı için devlet, hiçbir zaman üretimde başarılı olamadı. 
Sonunda doğru olan yapıldı ve devletin ekonomik yatırımlarının hemen hemen tamamı özelleştirildi.
Önümüzdeki süreçte önce sağlık, ardından eğitim sisteminin ekonomik boyutunun da tamamen özelleşeceğini tahmin ediyorum.
Peki o zaman iş arayanlar nereye başvuracak?
Devlet kapısı denen memuriyet de iş garantisini kaybediyor. 
Performansı düşük olan memurun sözleşmesi feshedilebilecek.
Bugüne kadar böyle gelmiş, böyle gitmişti. Okul okuyan okumayan, bulduğu ilk fırsatta devlete kapağı atmak için hazır beklerdi. 
Bizim dönemimiz böyleydi. 
Ama çocuklarımızın döneminde artık böyle olmayacak.
Her iş özelleşecek.
Devlet kurumlarındaki iş disiplini, özel sektörü geçecek diye tahmin etmek de zor olmasa gerek.
İşte gelecekte çocuklarımızın boş tolaz gezmemesi için bugünden bazı tedbirleri almamız gerektiği şimdiden belli. Çocuğum okuyacak, illa devlette çalışacak diye bir fikri aklımızdan silmemiz lazım.
Berbere bakıyorum, çalıştıracak eleman bulamıyor. 
Fırına bakıyorum, çalıştıracak eleman bulamıyor. Kasap öyle, terzi öyle, manav öyle, kuyumcu öyle. Bunun bir sebebi de 8 yıllık kesintisiz eğitim olmalı. 
Çocuk 8 yıl okuduktan sonra bunu 12'ye tamamlamak istiyor. 
Lise mezunu olmayana ehliyet bile verilmeyeceği için bunu yapmak zorunda. 
Okulların çoğu da iki önem olduğu için esnaf çalıştıracak, yetiştirecek çırak, kalfa bulamıyor.
Birkaç yıl sonra ne olacak?
Bugün beğenmediğiniz meslek liselerinin motor bölümlerinden mezun olan çocukların çoğu mühendis olma hayalinden vazgeçecek ve sanayinin yolunu tutacak.
Özetle, gelecekte en iyi işi mesleği olanlar yapacak.
Bu tespite kulak verin ve geleceğiniz olan çocukların yeteneklerini belirleyerek onları birer meslek sahibi yapın. 
Hiç değilse hafta sonları, yaz tatillerinde meslek öğrenecekleri bir işyerine yollayın.
Unutmayın ki gelecekte devlet memuru olmak oldukça zorlaşacak.
Bugün okul okumayıp esnafın yanında çıraklık yapan çocuklar, gelecekte çok iyi birer usta olabilecek ve güzel işler başarabilecekler.
Ama yeter ki çocukların önünü açalım.
Onlara fırsatlar tanıyalım.
Becerilerini doğru yönlendirelim.
Bilgi ve yeteneklerini artırmaya bakalım.
Çocukları iş sahibi olmaya değil, meslek sahibi olmaya yönlendirelim.
İş mi meslek mi? Diye başlamıştık.
Bence iş değil, meslek önemli olan.
Mesleği olan, her zaman iş yapar.
Ama işsiz olan her zaman iş bulamaz.
Ne demişler, “sanat altın bileziktir.”