Halimizi, ahvalimizi anlattığım her yazıda her sitemde oldukça haklı olduğumu görüyorum da yapıcı bir tek geri dönüş olmadığını görmek üzücüydü. Paylaşımıma gözü ilişenler “evet, haklı” diyor ama başka adım yok. Diyelim ki görenler ve konuya kulak kabartanların ticaret yapma, iş kurma gibi bir fikri veya imkanı yok. Peki olanlara ne kadar etki ediyor bu paylaşımlar?
Örneğini vereyim. Hali vakti yerinde olan ancak işin hiçbir aşamasından anlamayan, bugüne kadar hiç ticaret yapmamış bir dostum aradı. “İbrahim, halı fabrikası kurarsak kazanır mıyız?” dedi. Ben de, “Simit satarsan kazanacağını garanti ederim, günde 100 simit tepsiye koysan en az 80'ini satarsın diye varsayabiliriz. Ama halı fabrikası gibi bir işte kesin konuşamam. Bu konu apayrı bir uzmanlık alanı. Hedef kitlen belli olacak, hangi pazara hitap ettiğini bileceksin. İşin fizibilitesi yapılacak” dedim. Ondan sonra biraz kendi dilimizde konuştuk. Örneğin bir iş yapmak istiyorsan pazarını bileceksin dedim. Mesela araştırmasını yapıyoruz, Urfa'da son yıllarda yeni ev satışlarının sayısı ortaya çıkıyor. Urfa'da yılda ortalama 15 bin adet yeni ev satılıyor. Bu 15 bin evin her birine 12 metrekarelik halı satma hedefiniz olsa, 180 bin metrekare halı eder. Ama öyle bir kampanya ve gerçeklikle gitmeniz gerekir ki, insanlar ne başka marka aramalı ne de kalitenizden şüphe etmemeliler. Fazla değil, her eve iki adet halı satma hedefiniz olmalı. Bu sadece Urfa için düşünülecek lokal bir fizibilite. Tutun bu fizibilitenin kapsamını genişletin, Türkiye'nin tüm şehirlerinde sadece yıl içinde yeni satılan ev sayılarını tespit edin. Bir eve kaç yılda bir halı gerektiğini ve insanların tüketim alışkanlıklarını ortaya koyun. Rakiplerinizi belirleyin, fiyatlarınızı analiz edin. En ucuz iş gücü, en güçlü lojistik bu şehirde artık var. Üstüne devletin yatırım desteklerini de ekledikten sonra yapamayacağınız iş yok. Yeter ki iş fikirlerinizi hayata geçirirken, o iş hakkında üretimden perakende satışına kadar tüm aşamaları iyi bilen insanlarla çalışın. Ama şunu unutmayın ki, hiç bilmediğiniz bir alanda kendi başınıza işe başlamanız, bugüne kadar olduğu gibi hayal kırıklığından öte bir şey getirmez. İşleri ve faaliyet konularını istediğiniz kadar genişletin. İster tarımsal üretim yapın, ister endüstri yatırımı yapın.
Ama ne yaparsanız yapın, ne yaptığınızı ve hedeflerinizi iyi belirleyerek kendi ayakları üzerinde durabilen bir işletme düşünün.
Diğer yandan birileri kulağınıza fısıldayacak ve diyecek ki, “Ne işin var üretimle, sanayiyle. Gir inşaata, müteahhitlik yap.” Buna da diyeceğimiz yok. Şüphesiz inşaat sektörü cazibesini koruyor. Ama bunu yaparken de mutlaka bilenlere danışın. İşi yapanlara bir sorun bakalım, ne kadar yatırıyorlar, ne kadar kazanıyorlar. Az önce biriyle sohbetimiz vardı. İnşaata başladığında demiri 1300'den almış, bitişte 1500 hesap etmiş, şimdi demir 2000 lira olmuş. İşin içinden borçsuz çıkabilirsem ne mutlu diyor. Halı ve pamuklu üretiminin iyi fikir olduğunu hatırlatarak yazımızı noktalayalım. Ne yaparsan yap, en iyisini yap.
İş yapmak, ufuk ister. Ufkunuzu ne kadar açar, görüş alanınızı ne kadar genişletirseniz o kadar rahat davranırsınız.