Title of a News Article

Din görevlisi Yılan namazın önemine değindi

Din görevlisi Yılan namazın önemine değindi
banner206

Şanlıurfalı emekli din görevlisi İbrahim Halil Yılan, Müslümanların en önemli ibadetlerinden birisi olan namazla ilgili satırlara döktüğü maneviyat dolu duygu düşüncelerini paylaştı. Yaklaşık 20 sayfalık bir el kitabına döktüğü namazla ilgili ifadelerini okuyunca insan oğlunun neden namaza yöneldiğini bir kez daha anlıyoruz.

Dabakhane camii müezzin-kayyımı İbrahim Halil Yılan, namaz huzurdur başlıklı oluşturduğu el kitabında şu ifadelerine yer verdi;

"Allah (c.c) 'nin selamı, rahmeti ve bereketi cümlemizin üzerine olsun, Kıymetli okuyucu kardeşlerim, Elinizdeki bu risale, hacim bakımından küçük fakat mahiyet bakımından büyük bir öneme sahiptir. Bu risaleyi istifadenize sunan İbrahim Halil Yılan Hocam, İslam’ın ikinci şart olan namaz ibadetini taşımış olduğu mana itibariyle Kuran'ı Kerim, hadisi şerife ve bazı zevatın sözlerinden bir demet derleyerek istifadenize sunmuştur.

Malumunuz olduğu gibi Mevla'mızın mümin kulları için hazırlamış olduğu cennete gitmeye en fazla vesile olan ibadetlerin başında namaz gelmektedir. Bu risalede namazın önemi hakikaten az ve öz olarak ele alınmış ve bilgi dağarcığınızda zaten olması gereken bu konuyu siz değerli okuyuculara bir daha hatırlatma cihetine gidilmiştir.

Namaz Huzurdur

Muhterem kardeşlerim, namaz konusunda kütüphanelerimizde sayılamayacak kadar kitaplar mevcut olup, bu kitaplarımızın her biri birer şaheser konumundadır. Bu zengin kitap servetimize ilaveten elinizdeki kısacık bu risale ise namazın önemini maddeler halinde sunmak suretiyle ayrıca namaz hazinesinin mücevheratını inciler şeklinde nadir bir gerdanlık dokusuyla onun önemine dikkatlerimizi çekmiştir.

Bu çalışmayı yapan İbrahim Halil Yılan Hocama teşekkürlerimi arz ederken cümlemize bu harmandan en yüksek miktarda mahsulat kaldırmayı ihsan etmesini Cenab-ı Mevla'mızdan niyaz eylerim

ÖNSÖZ

Kıymetli Okuyucu, Hamd, namazla bizi huzuruna kabul buyuran Allah (c.c) 'ye mahsustur. Salat ve selam, miraçtan namazı bize hediye getiren son peygamber, (s.a.v)'nin üzerine olsun. İmanın belgesi olan namaz hakkında birçok eserler mevcuttur. Elinizdeki kitapçık da denizden bir katre misali namaz gerçeğine dikkat çekmek için derlendi.

Hatalar varsa nefsimden, hidayet Allah (c.c) dandır. Rabbimden sadece rızası gözetilerek hazırlanan bu risaleden okuyanları faydalandırmasını niyaz ederim

Namaz, müminin miracıdır.

Namaz, İslam’ın ikinci şartıdır. (Buhari) Sizden birinizin evinin Önünde bir nehir olsa ve bu nehirde günde beş defa yıkansa onda kirden eser kalır mı? İşte Allah, bu namazlarla bütün günahları temizler. (Buhari, Müslim)

Namaz ehli şahsiyet sahibidir. Çünkü günde beş defa Rabbinin huzuruna çıkmaktadır. Bu nedenle kul olduğunu bir an bile hatırından çıkarmaz. Rabbimizin huzurunda durmamız her zaman onun emirlerine hazır olduğumuzun göstergesidir. Allah (c.c) ile ilişkileri düzgün olanın kullarla da arası iyi olur. Allah' (c.c) ye verdiği sözü tutmayanın kullara verdiği sözü tutması beklenemez. İman ile küfür arasındaki fark, namazı terk etmektir. (Müslim)

Kıyamet günü kulun hesaba çekileceği ilk ameli namazdır. Eğer namazı düzgün olursa işi iyi gider ve kazançlı çıkar. Namazı düzgün olmazsa kaybeder ve zararlı çıkar. (Tirmizi)

Allah Resulü (s.a.v) şöyle buyurur: "Bir Müslüman abdest alır, yüzünü yıkarsa gözleriyle bakarak kazandığı günahlar su ile veya suyun son damlası ile yüzünden dökülür gider. Ellerini yıkarsa elleriyle tutarak kazandığı günahları su ile veya suyun son damlasıyla çıkar. Ayaklarını yıkadığında ayaklarıyla kazanmış olduğu günahları su ile veya suyun son damlası ile çıkar ki, o kişi günahlardan temizlenmiş olur." (Müslim)

Abdullah b. Amr b. (A.s) nakleder: "Bir kişi Resulullah'ın yanına geldi. " Amellerin en faziletlisi hangisidir?" diye sordu. Hz Peygamber (s.a.v): Namaz, dedi

-Adam:

- Sonra hangisidir?

Namaz.

Sonra hangisidir?

Namaz, Buyurdular.

Bir kul abdest alır ve abdestini eksiksiz tamamlar sonra namaza başlar ve onu da güzelce tamamlarsa namazı bitirdiğinde annesinden yeni doğmuş gibi günahlardan temizlenmiş olur.(Ahmet b. Hanbel) Namaz kılana sihir, nazar, şeytan, cin zarar vermez inşallah. Kul, Allah (c.c)'nin rızasını talep ederek namaz kılarsa ağaçlardan yaprakların dökülüşü gibi günahları dökülür. Namaz, insanı hem madden hem manen temizler. Madden temizler; çünkü alınan abdestle abdest azaları yıkanır. Manen temizler; zira her namaz evvelinde işlenen günahları yok eder. Böylece kılınan her namaz

Rabbimize yaklaşma vesilesi olur.

Namaz kılan için üç ikram vardır

1-Gökten üstüne hayır saçılır.

2- Onu ayaklarının ucundan semaya kadar melekler kuşatır.

3- Bir melek şöyle seslenir: "Namaz kılan kimse kiminle hasbihal ettiğini bilseydi namazdan ayrılmazdı." (Camiül Ehadis 18710)

Allah (c.c) katındaki değerini, Allah (c.c)nin seni ne kadar sevdiğini merak ediyorsan, namaza olan sevgine ve namaza verdiğin değere bak İnsan namazı kılar, namaz insanı insan kılar. Şeytan, akşamleyin insanın üzerine üç düğüm atar ve sabah namazına kalkmasın diye ona tuzak kurar. Mümin namaz için uyanırsa ilk düğüm çözülür. Kalkar abdestini alırsa ikinci düğüm çözülür. Namazını kılarsa üçüncü düğüm çözülür ve böylece şeytanın tuzağından kurtulur. (Buhari, Müslim)

Şeytan kahrolur gider. Kalkmazsa şeytanın keyfine diyecek olmaz." Bugün yine başardım." der sevinir. Rabbimiz gücenir. Biz kimi sevindiriyoruz acaba? Namaz her hayrın anahtarıdır. Ebû Umame (r.a) anlatıyor: Resulullah (s.a.v) ile beraber mescitteydik. O esnada bir adam geldi ve: "Ey Allah'ın Resulu ben bir günah işledim, bana cezasını ver." dedi. Resulullah, adama cevap vermedi. Adam talebini tekrar etti, Resullah yine cevap vermedi. Derken namaz vakti girdi ve namaz kılındı. Allah Resulü namazdan çıkınca adam yine peşine düştü. Ben de adamı takip ettim. Hz. Peygamberin ona ne cevap vereceğini işitmek istiyordum. Efendimiz adama: "Evinden çıkarken güzelce abdest almış mıydın?" dedi.

O: evet, Ey Allah'in Resulu (s.a.v)

Efendimiz sonra:

-Bizimle namaz kildin mi?

Adam:

Evet, deyince Hz. Peygamber:

-Öyleyse Allah (c.c.) günahını affetti, buyurdu. (Ahmet b.Hanbel) insan bedeni havaya, suya, gıdaya muhtaç olduğu gibi ruhu da namaza muhtaçtır.

Namazsızlık, Rabbimizden uzak kalmak; yalnızlığa, acizliğe ve ümitsizliğe mahkûm olmaktır.

Namaz aslında tövbe demektir. Her tövbe elbette namaz değildir; fakat şuurla kılınmış her namaz aynı zamanda bir tövbedir.

Namaz, ruh ve kalbin gıdası, stres ve sıkıntıların ilacıdır.

Kabirde nur, sıratta burak olan namazın yerini başka ne doldurabilir.

Namaz kılmayan en büyük kötülüğü Önce kendine yapar. Kaldı ki namaz kılmamak bir kötülük değil, bin kötülüktür.

Allah (c.c)'yı aldattığını ve atlattığını sanan ve namazını kılmayan nefis, aslında kendisini aldatmaktadır, haberi yok!

Tembellikle namazı terk eden ve kıymetini bilmeyen ne kadar bedbaht, cahil, gafil, ne kadar hasir (hasret çeken) ne kadar zararda olduğunu bilahere anlar ama iş işten geçer. (Said Nursi)

Namaz kılmayanın ömrűnde bereket olmadığı gibi manevi huzuru da olmaz. Huzeyfetü'l-Yemânî (r.a) anlatır: "Resullah sıkıntılı bir durum olduğunda namaz kılardı."

Hz. Ömer (r.a), şehadeti esnasında bile: "Namaz, namaz, namaz! Sakın namazı ihmal etmeyin diyordu."

Namaza acele et, namazda acele etme!

Camiye sağken gel, ölünce zaten geleceksin. Bir sabah Allah Resulü, ashabına namaz kılmayanların halini şöyle tasvir etti: "Bu gece bana iki kişi gelerek beni yataktan kaldırdılar ve yürü gidelim." dediler. "Onlarla birlikte yürüdüm, derken arkasına yaslanmış bir adamın yanına geldik. Bunun başı ucunda iri bir taş parçası taşıyan biri duruyor ve o taşı arkasına yaslanan adamın kafasına indirip başını yarıyor, taş da yuvarlanıp gidiyordu. (Vuran) adam, taşın arkasından koşup alıyor ve geri dönüyordu. O geri dönünceye kadar, diğerinin parçalanan başı iyi olup eski haline dönüyordu. Birinci defada yaptığı aynı hareketi tekrarlayıp duruyordu." (Buhari) Namaz, kulluktur.

Cehenneme düşen ateş ehlinin ateşe düşme sebebi cennetlikler tarafından sorulunca onlar (Cehennem- dekiler), başlarına gelen felaketin sebebini şöyle açıklarlar: "Biz namaz kılanlardan değildik." (Müddessir-43)

Namaz, imanın alametidir.

Namazı ihmal eden,derdine başka sebep aramasın. Seyahat esnasında bir yolcu şoförden namaz için

müsait bir yerde durmasını isteyince, şoför: "Daha sonra kaza edersin." cevabını vermiş.

Yolcu esprili bir şekilde:

-Ya ben kaza etmeden önce siz kaza ederseniz ne olacak? diye sormuş

Namaz, Allah (c.c) ile konuşmaktır.

Hz. Ömer (r.a) döneminde küçük bir çocuk koşarak mescide gidiyordu.

Hz Ömer, çocuğa:

Nereye gidiyorsun? Dedi

Çocuk: "Mescide gidiyorum" cevabını verdi.

Bunun üzerine Hz. Ömer;

-Sana namaz farz değil ki, deyince

Çocuk, "Ama ölüm sıra gözetmiyor ki. Dün birlikte oynadığımız benden küçük arkadaşım vefat etti." Diyor.

Namaz, dertlere şifadır.

Bazı insanlar çocuklarının namaz kılmamasını önemsemez. Büyüyünce kılar, ya da "N'olacak canım, benim yavrum çok dürüsttür, kalbi temizdir, küçük bir kusuru var sadece namazını kılmıyor." derler.

Gerçekten böyle midir, Namaz kılmamak küçük bir kusur mudur, yoksa en büyük günahlardan mıdır?

Namaz kılınsa da olur kılınmasa da olur değil, olmazsa olmaz bir ibadettir, Bazılarının da: "Namaz kılmıyorum. Ama kalbim temiz." Dediğini duyarız. Bu da şeytanın bir oyunudur. Hâlbuki Hz. Peygamber (s.a.v), insanlar içinde kalbi en temiz, hem de geçmiş ve gelecek günahları bağışlanmış biri olarak ayakları şişinceye kadar ayakta durur, namaz kılardı.

Namaza Rabbimiz değil, bizler muhtacız.

Bazı Müslümanlar da: "Niçin namaz kılmıyorsun?" sorusuna " işim çok, zamanım yok, hastayım, daha sonra kaza ederim." gibi hiçbir geçerliliği olmayan bahaneler üretiyor ve çok basit mazeretler gösteriyorlar.

Bir düşünelim, kullandığımız birçok eşyanın birkaç yıl garantisi olmasına karşın ya bizim kaç yıl garantimiz var? Belki bir saat bile yok, bilmiyoruz. Sakın erteleyip: " Yarın kılarım." Dememeliyiz Ey kul etme dünya nazı, kıl namazını Sonra kılarız diyenin dün kıldık namazını Namaz kılan, Allah (c.c) nın koruması altındadır. Namaz, bir vakit boyu süren bayılmadan, koma halinden, hiç nefes aldırmayan savaştan, ameliyat sonrası baygınlıktan başka paydosu, terki ve tatili olmayan bir ibadettir. Şu kadar var ki, normal şartlarda namazı eda edemeyecek olanlara bazı kolaylıklar sağlanmıştır, Savaşta olanlar güçlerinin yettiği şekilde korku namazı, hasta ve özürlüler oturarak, buna da gücü yetmeyenler yatarak ima (işaret) ile, su bulamayanlar teyemmüm ederek, yolcular dörtlü farzları iki rekat olarak kılabilirler.

Dua; rahmetin, abdest; namazın, namaz da cennetin anahtardı. (Subüliman)

Namaz kılmazsak kabirde başımıza gelecek ilk azap ondan olacaktır. Orası zor olursa mahşer de, sirat da zor olacak.

Güneşin tepemize bir mil yaklaştığı, herkesin kendi derdine düşüp anasından, babasından, eşinden, çocuklarından kaçacağı haşir meydanında halimiz nice olacak?

Gelmesi kesin olan o gün henüz gelmeden Önce tedbirimizi alalım. Ahiretteki pişmanlık fayda vermez. 0 gün ömürlerini boşa tükettiklerini apaçık gören insanlar:

N'olur bizi tekrar dünyaya gönder de hayırlı işler işleyelim." (Mü'minun suresi 99-100) diye Rabbimize yalvaracaklar ama onlara bu imkân verilmeyecek; çünkü dünya imtihanı bir keredir ve tekrarı yoktur. Namaz, ruhun gıdasıdır. Huzur bulmak, hür yaşamak, tatlı bir ölüm yüzü görmek istiyorsak namazlarımızı kılalım. Peygamberimizin emri gereği yedi yaşından itibaren çocuklarımızı namaza alıştıralım. On yaşından itibaren muntazam namaz kılmalarını sağlayalım.

"Ailene namazı emret, sen de namaza sabırla ve sebatla devam et" (Enbiya suresi 132). Bu ayetin indirilişinden sonra Allah Resulü alt ay süreyle evli kızı Hz. Fatma'yı sabah namazına bizzat uyandırmıştır.(Muvatta)

Öyleyse en küçüğünden en büyüğüne tüm aile fertleri namaz konusunda harekete geçirilmeli, ailenin en küçüğünü sabah namazına uyandırmak sureti ile küçük yaşta namaza alıştırılmalı daha sonraları namaz kılmak ona zor gelmesin.

"Ağaç yaşken eğilir." sözünü boşuna söylememiş büyüklerimiz Bizim ne yaşlarda yanlış merhametimiz. Daha sonra telafisi güç sıkıntılara sebep oluyor. Unutmayalım, Allah (c.c) bizden daha merhametlidir.

Namaz, bir sabır eğitimidir.

İmandan sonra en büyük mesele olan namazın bir vakti geçirilince hiçbir şey olmamış gibi normal mi karşılamalıyız? Bir vakit namazı kaçırmak sıradan bir olay mı? Gece yarışına kadar maç, dizi izlemek mantıklı, ama sabah namazını düşünmek gereksiz mi? Oysa uykusundan uyanamadığı için üniversite imtihanını kaçıran bir genç üzüntüsünden yeri göğü yıkabiliyor. Peki, Peygamber Efendimizin: "Dünya ve içindekilerden hayırlıdır." dediği sabah namazının sünneti ve farzı bir maç kadar Önemli değil mi? Bir üniversite sınavı kadar ehemmiyet taşımıyor mu? Namazı kaçtığı gün Allah (c.c)'dan dan af dilemeli; nefsine, gafletine, uykusuna isyan etmeli; Hemen "nerede hata ettim, hangi tedbirleri almalıyım ki bir daha bu acıklı azaba düşmeyeyim.' diyerek onun arayışına girmeliyiz.

Bir mümin sabah namazını kaçırmayı normal göremez, kabullenemez. Nebiler nebisi tüm ömründe sadece bir kez sabah namazını kaçırmış. (Ebu Davud 376)

O da savaş dönüşü aşırı yorgun ve uykusuz olduğu bir zamanda nöbetçinin uyuması yüzünden Bu olayın hikmeti biz Müslümanlara ders vermek olsa gerek. Namaz; hataları silen, dereceleri yükselten en hayırlı ameldir.

Hadis-i Şerifte: "Her kim yatsı namazını cemaatle kılarsa gece yarısına kadar, her kim sabah namazını da cemaatle kılarsa bütün geceyi namaz kılarak ihya etmiş gibi sevap alır." (Müslim) buyurulur.

Bir kimse kırk gün yatsı ve sabah namazını cemaatle kılsa Allah (c.c) ona iki beraat verir: Ateşten beraat ve münafıklıktan beraat Namaz kılanın meşru her işi ibadet olur, ona sevap kazandırır.

Ashab-ı kiramdan Ebu Talha (r.a), bir gün hurma bahçesine gitmiş, ağaçların güzel bir manzara teşkil ettiğini ve orada kuşların ötüşmelerini oynaşmalarını hayran hayran seyrederken bir ikindi vaktinin cemaatini kaçırmış. Namaza değil cemaate yetişememiş. Bunun üzerine Resulullaha gelip: "Ya Resulullah, bu bahçedeki güzel manzara benim bu gün ikindi namazının cemaatine erişmeme mani olduğundan ben bu bahçeyi Allah (c.c) yolunda size vakfeyleydim. Nasıl isterseniz öyle kullanın." deyip bir daha o bahçeye uğramamıştır. Namazın dindeki yeri, başın vücuttaki yeri gibidir. (Taberani)

Abdullah ibni Ümmü Mektum Hz. Peygamber'e: "Ya Resulallah Medine-i Münevvere'nin yırtıcı hayvanları, hașeratı çoktur. Gözlerim görmüyor, namazlarımı evde kılmama müsaade eder misiniz?" diye sordu.

Hz. Peygamber'in "Ezanı işitiyorsun değil mi?" sorusuna "Evet" deyince "Öyleyse mescide gel." Diye buyurdu. (Ebu Davud)

Namazı aradan çıkarmak için değil, Allah'ın emridir diye özen göstererek aşkla, şevkle kılmalıyız

Namaz, darda koymaz. Namazın farz, vacip ve sünnetlerini öğrenmeli ve namazı ona göre eda etmeliyiz. Hz Peygamber ve güzide ashabı gibi vaktinde, huşu içinde, ağır ağır cemaatle kılmaya gayret etmeliyiz. Namazı, Allah'ı görüyormuş gibi kılmalıyız. Her ne kadar biz Allah'ı göremiyorsak da Allah bizi görüyor. Kıldığımız namazı ömrümüzün son namazıymış gibi kılalım. Öyle bir kılalım ki namaz bize şefaatçi olsun, bizden davacı olmasın. Bize beddua değil, dua etsin. Camiye, cemaate gidemediğimiz zamanlarda mutlaka evde cemaatle kılmalıyız. Bu, özellikle küçük çocuklar için çok faydalı olacaktır.

Namaz, sahibini kötülükten, günahtan ve cehennemden korur. Bugün camilerimiz cemaatle ma'mur değildir. Belki yapıları çok güzel, halları pırıl pırıl, duvarları çinilerle renga renk, kubbeleri hattatların en güzel eserleriyle süslenmiş ama mescitler gariptir. Bu güzellikler onları ma'mur etmiyor. Onların ma'mur olması içlerinin cemaatle dolup taşmasıyla mümkündür. İçlerinde cıvıl cıvıl çocuklarla, genç ve yaşlı hep birlikte ibadet edilmesiyle ancak ma'mur olur. Nice ecdat yadigârı muhteşem camilerimiz bu gün hüzünlüdür.

Bir kardeşimiz anısını nakleder: "Bir yaz günü Trakya bölgemizde bir dağ köyüne gittim. Öğle saatleriydi. Camiye gidip imama: "Caminin neye ihtiyacı var" diye sordum.  Îmam: "Tabut örtüsü lazım." dedi. Hafta sonu alıp getirdim. İmama verirken: "Başka neye ihtiyacınız var?" diye sorduğumda imam tebessüm ederek: "Başka bir ihtiyacım var ama sen onu gideremezsin." dedi. "Nasıl gideremezmişim!" diye düşündüm. "Siz söyleyin, benim param yetmezse arkadaşlarla bir araya gelip öyle tamamlarız." Deyince imamın yüzündeki gülüş tüm çehresine yayıldı. "Evladım benim mümin ihtiyacım var. Bu camiye kimse gelip namaz kılmıyor" dedi. "Bunu duyunca oracıkta öylece donup kaldığımı hatırlıyorum." Namaz dinin direğidir. Kim namazı terk ederse dini yıkmış olur. (Deylemi) Şeytanın hilesine, vesvesesine karşı uyanık olmalıyız.

Şeytan, Önce namaz kıldırmamak için bin bir türlü engel çıkarır, "Daha vakit var, onra kilarsin." der; cemaate engel olmak ister. Zamanında kılmaya mani olmaya çalışır. Bakar ki engel olamayacak bu defa da namazda ona musallat olur; kaşındirır, vesvese verir, “Acaba üç mü?

Kıldım dört mü kıldım?" dedirtir, o da olmadı; sağa sola baktırır, böylece müminin namazından çalar.

Namaz kılana Allah'in (c.c)'nin sözü vardir: "Cennete koyacak."

Madem hiçbir para, mal-mülk ve servetin geçmeyeceği gün vâki olacak, öyleyse henüz o gün gelmeden yaratılış gayemizi bilelim, fani dünyaya dalmadan kulluk görevimizin ilkini yerine getirelim ve en önemlisi kula șefaatçi, Allah'la kul arasında bir antlaşma olan namazı kılalım

"Eyvah" demeden "Allah diyelim."

En güzel sabahlar, sabah namazı ile başlar

Yüce Mevla’m Ömrümüzün her gününe sabah namazı ile başlamayı nasip etsin.  Namazla huzurunda durup huzur bulanlardan eylesin. Son olarak duamız Hz. ibrahim (a.s)'nin dediğigibi: "Ey Rabbim beni ve neslimden (gelenleri ) de namazı gereği gibi kılanlardan eyle." (ibrahim-40) Amin.

"Yeryüzü dediğin bir koca mabed,

Geldik bu mabede maksat ibadet,

Üç günlük dünya için gayret üstüne gayret

Ebedi bir hayat isin gayret yok hayret,

Ezanlar ederken secdeye davet,

Hep yarın diyorsun, o yarın belki kıyamet."

Necip Fazıl KISAKÜREK

Güncelleme Tarihi: 13 Ekim 2023, 09:15
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner195