Müşrik toplumun iflah olmamasının bir sebebi de inandığı gibi değil, yaşadığı gibi inanmasıdır. Toplumun çok büyük bir kesimi, haksız da olsa, hukuksuz ve kanunsuz da olsa, anayasaya ve kanunlara, dini ve örfi kurallara uymasa da menfaatleri doğrultusunda her şeyi ama her şeyi kabul edilebilir görmesi ve tüm bu zorbalık ve yasa tanımazlık fiillerine alkış tutmaktadır.

Kendi menfaati ve faydasından başka hiçbir kural tanımayan bu topluluk öyle bir geniştir ki, ekserisi için kanunsuzluk kanun hükmündedir. Düzenini kurup devleti dolandırarak büyük paralar götürenlere alkış tutulur. Hatta, “Helal olsun!” denerek, devlet malından kendi hisselerine düşeni bu hırsızlara “helal” ederler. Hırsızlık, hak etmeden para kazanma, dolandırıcılık, yalan yeminle menfaat temini, ihaleye fesat gibi aklınıza geldik gelmedik ne kadar delavere varsa bu toplumda caiz görülür. Ta ki, yapılan bu fiiller amacına ulaşmadan deşifre edilip, fail suçlu olarak yargılanana kadar. Eğer bu işleri yapan yakalanmadan, yakayı ele vermeden iyi bir dolandırıcılık, üçkağıt, hırsızlık yapmış ve büyük bir menfaat temin etmişse toplum bu kişiye “aferin!” der. Ardından “helal olsun” demeyi ihmal etmez. Yani, “hırsızlığı ben yapamadım, yapana helal olsun” derler.

Hatta bu durum öyle bir genel kabul görmüştür ki, hırsızlık, üçkağıt, yalan, dolandırıcılık, ihale fesadı, yalan yemin, yağcılık, yalakalık, şakşakçılık yapmayı, ibneyi arsızı yalamayı sevmeyenleri, bu gibi işlerden uzak durarak kendi yağında kavrulanları “başarısız” ve “yeteneksiz” olarak kabul eder, Urfa tabiri ile “tırro” yerine koyarlar.

Şer ve menfaat şebekeleri, hırsız ortaklıkları ve yandaşları, yanaşmaları olduğu için müşrik olarak adlandırılan bu şirk toplumunun şirket ortaklığı sermayesiz ve emeksiz menfaat üzerine kuruludur.

Modern müşrik toplumu besleyen, yeni yetişenlerin dal budak salmasını, büyük müşriklerin zaman geçtikte daha otoriterleşmesini ve tanrı statüsüne erişmesini temin eden en önemli otorite ise kapitalist düşüncenin beslediği ruhbanlaşmış din adamları ve bunların çevresinde şirke alkış tutan topluluklardır.

Müşrik toplum ile kapitalist ruhbanlar arasında sıkı bir bağ vardır. Birbirlerini çok sever ve sayarlar. Çünkü kapitalist ruhbanların verdiği fetvalar, dine kattıkları yorumlar, görüşler hep şirk düzenini beslemek üzerine kurulmuştur.

Müşrik toplum din işleriyle pek ilgilenmez. Hatta hiç ilgilenmez. Din ile ilgileri, şirk silsilesi ile yüzyıllardır devamedegelen kurallara saygı duymaktan öteye  geçmez. Onlar için Kur’an ayetlerinin, Kur’an hükümlerinin hiçbir önem ve ehemmiyeti yoktur. Kur’an okunamaz ve anlaşılamaz bir hikaye ve hükmü geçmiş ayetlerden oluşur. Kur’an’a el sürmek bile istemezler. Kur’an’ın sayfasını açmak bile onlara ağır gelir, kesinlikle ayetler üzerine düşünmek istemezler.

Dini konularda kapitalist ruhbanlara tam bir teslimiyet içersindedirler. Şirklerinin devamı, menfaatlerinin kesilmemesi için bu ruhban sınıfının sözünden çıkmazlar. Modern müşrikler, kapitalist ruhbanlara saygı duymanın ötesinde adeta eski müşrik atalarının putlara taptığı gibi kapitalist ruhban dediğimiz şeyhlerine, hocalarına, mürşitlerine taparlar. Bu gerçek bir tapınmadır. Sözde değildir, sıkıntısı olduğunda, dara düştüğünde, çıkmaza girdiğinde, bir günah işlediğinde kapitalist ruhban dediğimiz şeyhlerinin, hocalarının, mürşitlerinin dizinin dibine çöker, elini öpüp eteğine yüz sürer, hayır duasını ister, olurunu bekler, günahlarından dolayı bağışlanma diler.

İşte bu  şirktir, Allah’a ortak koşmaktır, Kur’an’dan yüz çevirmektir. Eski çağ müşrikliğinin devamı olan modern müşrikliktir. Allah da şirk koşanların üzerine pislik yağdırır.

İflah olmayan bir topluluk, şirk içinde olup olmadığını böylece sorgulamalı.