Türkiye referanduma gidiyor.

Cumhurbaşkanlığı sistemi ile yönetim için karar verilecek.

Elbette ki AK Parti hükümeti haklı olarak büyük oranda “evet” oyu amaçlıyor.

Gazeteci tarafsız olacak diye bir söze hiç gerek yok, baştan söyleyeyim.

Gazete dediğin, gazeteci dediğin, yazar dediğin bir fikrin, bir düşüncenin, bir ideolojinin bayrağıdır. Fikirler, düşünceler, siyasi hareketler ülkenin gazetecileri, yazarları, yayın organları sayesinde taraftar bulur.

Dönelim konuya.

Millet evet diyorsa neden evet diyor.

Millet hayır diyorsa neden hayır diyor.

Bunu da baştan söylemek isterim, “hayır” diyenlerin çok büyük bölümü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı şahsi olarak sevmiyor. İstisnalar kaideyi bozmamak üzere hayır diyenlerin profiline baktığınız zaman çoğu ne diye hayır diyeceğini bilmiyor. Sırf muhalefet olsun diye hayır diyenler var. İşe giremediği için hayır diyenler var. Evlenemediği için hayır diyenler var, okul okuyamadığı için hayır diyenler var. Ama Urfa’daki gözlemlerimize bakarsak sayıları oldukça da az.

Peki evet diyenler niye evet diyor?

Bir kere en başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dik duruşuna hayran çok büyük bir kitle var. AK Parti’nin yıllardır ülkeyi idare etmesinden memnun olanlar var.

Hatırlıyorum.

Doksanlı yıllarda üniversiteye kızlar başörtüsüyle, erkekler sakalla giremezdi.

Üniversitenin kapısından içeri alınmayan başörtülü kızlardan aktif olanlar STK’lara, gazetelere, televizyonlara gider dertlerini anlatır, başörtülerinin tahsillerine engel olmaması gerektiğini izah etmeye çalışırlardı. Niceleri gelip, ne halde okulu kazandığını, ne hallerde okumaya çalıştığını gözyaşları içinde anlatır, gazeteci olarak bir şeyler yapmamızı isterlerdi. Bir gün dönemin Harran Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Uğur Büyükburç’a konuyu ilettik. Çok demokrat bir kişiliği olduğuna inandığım Büyükburç, “Bu sorunun çözüm mercii biz değiliz, parlamentodur” diye noktayı koydu.

Gazeteye dönüp haberimizi yaptığımızda Büyükburç’a hak vermedik değil. Adam doğru söylemişti. Parlamentodan çıkacak kanun ülkedeki hangi kuruluşu bağlamaz ki.

Ardından 28 Şubat olayı geldi.

Bunalımların üzerine ekonomi de eklendi.

Siyasetten umudunu kesen koskoca bir kitle vardı artık.

İşte AK Parti’nin ortaya çıkışı ve bugün silahlı kuvvetlerde bile başörtüsünün serbest bırakılmış olması, devasa bir “evet” için yeterli bile.

Bunun yanında hastaneler, yollar, köprüler, kamu yatırımları gibi fiziki yönden ülkenin kalkınması, ABD’ye, Avrupa’ya rağmen Türkiye’nin yoluna devam etmesi, 15 Temmuz hain darbe girişimine milletin AK Parti ile omuz omuza vererek karşı durması çok şeyi değiştirdi.

Ülke insanı, tarihinde ilk kez bir lidere bu kadar sahip çıkıyordu.

Hele son olarak ana muhalefet partisi başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun gafları, hayırcı kesimi iyice bitirdi.

İnsanlar hayır demeye utanır oldu.

E haksız da değiller.

Bugün hayır diyenlere baktığınız zaman Almanya, Hollanda örneklerini görüyorsunuz.

Hayır diyenlere baktığınız zaman bölücü terör örgütlerini görüyorsanız demek ki evet en doğru karar olacak.

Referandum sonucu ülkeye iyilik getirsin.