SİYASET ÜZERİNE

Haziran ayında yapılacak genel seçimler için siyaset meraklıları seslerini duyurmaya çalıştı. Temsil yönünden oldukça zayıf olan Şanlıurfa’mızda siyasete meraklı yüzlerce insanın bulunması ne ilginç? “Halk beni istiyor” diyerek meydana çıkan, para döken sonra da sandıktan üç-beş oyla çıkan nice babayiğitler(!) bilir bu Urfa..

AK Parti Şanlıurfa İl Teşkilatı başkanından üyesine kadar istifa etmiş, tamamı Milletvekili olmak için kolları sıvamış görünüyor. Görünüm öyle olsa da işin aslını camiaya yakın olanlar iyi biliyor. Yönetime geldikten sonra yerel siyasette başarısızlıkları her platformda ifade edilen Av. Ahmet Düşünür yönetiminin ipi, Seydi Eyüboğlu’nun partiye katılması ile çekilmiş sayılıyordu. GTV’de Mustafa Çadırcı’nın sorularını yanıtlarken Av. Ahmet Düşünür oldukça endişeli ve huzursuz görünüyordu. Endişe ve huzursuzluğun sebebi, il başkanı olan bir insanın partiye olan katılımdan bihaber olması, dahası ise bu konuda kendilerinden fikir dahi alınmamış olmasıydı. Ardından Karaköprü ve Akçakale Belediye Başkanları’nın partiye iltihakı, il yönetiminin artık hiçbir fonksiyonunun olmadığını kamuoyuna gösterdi. AK Parti Genel Merkezi’nin, Şanlıurfa il yönetimini ciddiye almadığı fikri oluşunca, Av. Düşünür ve ekibi en iyi şeyi yaptı. Topluca Milletvekili aday adayı olarak parti yönetiminden çekilmiş oldular.

Genel merkezin yönetimi feshetmesi yerine, yönetimin istifası böylece gerçekleşmiş oldu.

AK Parti’nin önümüzdeki seçimlerde yine büyük bir rağbet göreceği ihtimali, Milletvekilliği gibi bir makama gelerek hem dünyasını, hem ahretini kurtarmak isteyen meraklıları da heveslendiriyor. Herkesin seçme ve seçilme hakkı olan Türkiye’de “Halk  beni istiyor” diyerek meydana çıkan yüzlerce kişiden en fazla üçü bu amacına ulaşacak. Urfa siyasetinin önde gelen isimleri, AK Parti listesine en fazla üç yeni ismin girebileceğini belirterek, tahminlerini şöyle yürütüyor: “Mevcut milletvekillerinden üç, parti MYK’dan üç ve aday adaylarından yeni üç isim.” Tahminlere göre AK Parti en fazla 9 milletvekili çıkarıyor ve listeye girecek son iki kişinin şansı neredeyse yok.

Siyaset denince..

“Ben olamadım, oğlum olsun” diyerek sümüklü oğlunu bile milletvekili görmek isteyenlerin olduğu Şanlıurfa’da, siyaset meraklılarına biraz tarihten bahsetmek isterim.

Türklerin Memlüklülerle olan mücadelesinden itibaren İslam’ın bayraktarlığını yapmış olması, insanlığın beşiği olan Anadolu’ya, Ortadoğu’ya hakim olması ve hakimiyet altındaki bin yıllık varlığı dünyadaki dengeleri sağlamaya halen devam ediyor.

Dü üzerinde güneş batmayan topraklara hakim olan Osmanlı bünyesinde nasıl bir anlayış vardı ki; insanlar din, dil, ırk gibi bir sorun yaşamadan özgürce yaşıyordu. Osmanlı’yı zayıflatan, çöküşe götüren  süreçte elbette imparatorluğun rakiplerinin çabası en büyüt etkendir. Osmanlı’dan sonra bölgenin dengelerini sağlayan ülke yine her ırk, din, ve dilden insanın birlikte yaşadığı Türkiye Cumhuriyeti’dir. Türkiye’nin batı ile olan askeri mücadelesi, Çanakkale zaferinden sonra siyasi mücadeleye dönüşmüştür. Bugün Türkiye’de yaşanan siyasi gelişmelerin kilit noktası, Çanakkale’deki silah arkadaşlığının, kader birliğinin siyasi noktada sağlanamamış olmasıdır.

Farklı görüşlerin olduğu bir ortamda siyasi birliktelik nasıl sağlanabilir ki?

Görüşlerin farklı olması, milletin-devletin idaresinde önemli değildir. Bunu şöyle izah edebiliriz, Mustafa Kemal’in tek parti dönemi bir bakıma bu anlayışı hakim kılmaya yönelikti. Atatürk’ün kurduğu partideki hangi unsuru diğer siyasi partiler kabul etmiyor ki.. Halkçılık, Devletçilik, Milliyetçilik, Laiklik, Cumhuriyetçilik, İnkılapçılık diye nitelediğimiz Atatürk inkılapları, siyasi anlamda Türkiye üzerinde kader birliği etmiş tüm insanların, farklı görüşe sahip partilerin mutabık oldukları hususlar değil mi. Öyle ise farklılık sadece politikada olur. Bunun dışında tüm partiler, siyasi görüşler tek amaca hizmet eder.

Eğer kalkıp da Cumhuriyetin temel ilkelerinden kopuk bir siyaseti politika edinirseniz o zaman işin adı başka şey olur.
(27 Ocak 2011)