“Sosyal Patlama” ekonomik, siyasal ve sosyal olgulara karşı toplumsal direncin kırılması şeklinde tarif edilebilir. Urfa’nın varoşlarında büyüyen ve sosyal patlama işaretleri veren olayları incelemeden önce, “patlama” konusunu iyice anlamak gerekir.

Üretime dayalı olmayan ekonomilerin hakim olduğu yerlerde sosyal patlamaların olması er veya geç kaçınılmazdır. Çünkü toplum içersinde biriken enerji, üretimle değerlendirilmediği takdirde farklı akım yönleri bularak nötralize olmak istemektedir.

İnsanların bir arada yaşadığı yerlerde sürekli olarak toplumsal enerji topraklanmak ister. Bireysel olarak da enerji boşalması gereklidir. Küçük çocuklar sürekli oyun oynayıp koşup zıplayarak, gençler spor gibi aktivitelere katılarak, yetişkinler çalışarak, evliler cinsel birliktelikle deşarj olur. İhtiyarlar için artık deşarj olma gibi bir sorun kalmamıştır. Enerjileri tükenmiş, takatleri kalmamıştır. İhtiyar bir kişinin tüm enerjisi genelde dilinde birikir, o da sürekli konuşup, her işe karışarak bu ihtiyacını giderir.

Bireylerdeki enerji boşaltılmadığı sürece, diğer bireyleri de etkileyebilme ve toplanarak daha büyük patlamalara yol açabilecek boyuttadır. Askerlik yapanlar çok iyi bilir ki, askerlikte yapılan çoğu işin temel amacı, bir arada uzunca bir süre yaşamak zorunda olanların enerjileri periyodik olarak boşaltılır. Asker boş bırakılmaz. Bir yığın taş günler boyunca bir tertip askere diğer tarafa taşıttırılır. İnşaat yapılacak diye taşıttırılan taşlar tamamlanınca tertibin işi biter, yeni gelen tertip de aynı telaşla karşı tarafta inşaat yapılacak denerek günde en az iki üç saat taş taşıyarak gününü doldurur.

Askerdeki ot yolma olayı da bundan farksızdır. Yangın olmasın diye askere bol bol ot yoldurulur. Arazi tertemiz edilir. Günlerce arazideki otları temizleyen askerler durup şöyle bir bakarlar eserlerine. Sanarsın ki bir daha tek ot yeşermeyecek. Ardından itfaiye aracı gelir, ottan temizlenen araziyi güzelce bir sular. Çok geçmeden tüm otlar yeniden yeşerir ve biçilmeye müsait hale gelir. Oysa ki basit bir tarım ilacı ile askeri alanlarda istenmeyen otlar yok edilebilir. Ama amaç farklıdır, askerin enerjisini boşaltmak için en önemli işlerden biri ot toplatmaktır.

Urfa’nın varoşlarında büyüyen sosyal patlamayı önlemek için de gerekli olan enerji boşaltması bir an önce yapılmalıdır. Ama ne şekilde. Televizyondan, sosyal medyadan gördükleri lüks ve tüketici hayat yanında üretmeden tüketmek isteyen yüzbinlerce genç tehlike olarak büyümeye devam etmektedir.

Urfa’nın çoğu kenar mahallelerinde, genelde kırsaldan kente göçmüş ailelerin çocukları başta uyuşturucu olmak üzere, fuhuş, kumar ve terör tehlikesi ile yüz yüze kalmış, tehlikenin farkında olan aileler ise çaresizdir. Aile dediğimiz birimlerin çoğu, zaten bu tehlikenin kucağında doğup büyümüş, önceki ailenin desteğiyle kurulmuş yeni aileler. Bir çoğu evlendikten kısa süre sonra boşanmakta, mutlu bir evlilik için ikinci, hatta üçüncü evlilikler denenmektedir. Sosyal bilinçaltı parasızlığa karşı nüfusu önerdiği için bu yeni aileler olabildiğine çocuk yapma yarışındadır.

Yenice’den başlayıp, Eyyübiye, Yakubiye, Mance Deresi, Halepli, Akabe, Akşemsettin, Direkli, Açıksu ve Süleymaniye mahallelerinde büyümeye devam eden bu sessiz tehlike, yarın öbürgün şehrin yeni mahallelerini daha sık tedhit etmeye başlayacak, hırsızlık, kapkaç, uyuşturucu şeklinde kendini gösterecektir.

Son olarak söylenecek şey var ki, sosyal patlamalardan doğacak tehlikelerden kendinizi güvenlik kameralarıyla, alarm sistemleriyle bir yere kadar koruyabilirsiniz. Önemli olan, Urfa’da sayılan bu mahallelere yönelik ciddi projelerin uygulanmaya konmasıdır. Bunların başında, insanlara insanca yaşayabilecekleri sokaklar hazırlamaktır. Bu uğurda ilk çalışma eski Belediye Başkanı Ahmet Eşref Fakıbaba döneminde yapılmıştı. Sokaklarda yalınayak, üstü başı kir pas içinde dolaşan çocuklar, sokaklarına döşenen parke taşlarından sonra değişmiş, ayakkabı, terlik giymeye başlamış, saçlarını taramayı öğrenmişlerdi.

Şimdi sıra gençlerin değerlendirilmesindedir. Bu nedenle Şanlıurfa Organize Sanayi Bölgesi sayısının artması ve üretimde ciddi anlamda insan gücü kullanan yatırımların hayata geçirilmesi elzemdir. Bu anlamda Şanlıurfa Valisi Sayın İzzettin Küçük’ün faaliyetleri ve konuya ciddiyetle eğilmesi gözlerden kaçmamaktadır. Dileriz ki bu faaliyetler atanmışların görevden ayrılmasıyla noktalanmaz ve amacına ulaşır.

Aksi takdirde üzülerek söylemek gerekir ki, Urfa için sosyal patlama kapıda!