Yaz ayları olmasaydı, Urfalılar iyi yatırım yapardı.
Bunu bir tarafa yazın.
Urfalıların yatırım yapma hevesinin kaçıran, üretmekten geri tutan, girişimcilik yolunda engel olan ne paradır, ne bürokrasidir ne de başka bir şeydir. Belki başka etkenler de vardır ama Urfa sıcağı kadar heves kaçıran, insanları tembelleştiren, düşüncelerini kısan başka neden olamaz.
Cemre nasıl ki ilk olarak havaya, sonra suya ardından toprağa düşerse. Urfa insanının tabiatına da böyle bir cemre düşer.
İlk cemre düşünce insanımızın uykusu gelir. Sıcak iklime alışkın olan insanımızın hava biraz ısınınca uykusu gelmeye başlar. Bahar hoşluğu denen bu durum adamı öyle bir tutar ki, ister ki bir an önce kendini dağa bayıra vursun, yeşillikler içinde kebap yellesin, ardından demli kaçak çayını içsin de bir rahatlasın.
Bunu yapar.
Ama yetinmez.
Çünkü henüz kemikleri ısınmamıştır.
Çıktığı dağda bayırda biraz da üşür. Biraz hastalanır belki de.
Ardından sıcaklar biraz daha kendini hissettirince bu kez ani şoklar yaşamaya başlar. Bahar henüz tüm güzelliğinin göstermeden yaz sıcağı aniden bastırır. Ceketler, kazaklar atılır. İnsanı ağırlaştıran bahar belirsizliği bitmiş, artık resmen sıcak başlamıştır. Bahar rehavetini üzerindeki giysiler gibi atıvermiştir ki, cehennem sıcakları bastırıverir.
Urfanın yaz sıcakları bitmek bilmez. Sanırsın ki kış hiç gelmeyecek. Birkaç gün önce üşüdüğünü, kemiklerinin donduğunu unutursun.
Sıcak bastırdırça insanların asabı bozulur.
Düşünceleri kısırlaşır.
Tek beklenen akşam olması ve serin bir yer bulunmasıdır.
Hele şu sıcaklar bir geçsin de rahatlayalım diye 4-5 ay böyle beklenir.
Tam akıl rahat edecek, işler yapılacak sırada güz gelir.
Zahire telaşı, peyniri, isodu, salçası derken kış çatar.
Soğuğa alışmamış Urfalı bu kez düşünmeyi başka zamana bırakır.
İşte Urfalının gerek ekonomik anlamda gerekse düşünsel manada yolunun tıkanmasının sebebi budur.
Belki biraz abarttık yazın insan bedeni üzerine olan etkisini.
Ama gerçeklik payı olmadığı söylenemez.
Bakın Urfa sanayisine.
Dünyanın en ünlü makarnalık buğdayı toprak ve iklim uygunluğu nedeniyle Urfa'da üretilmesine rağmen bir tek makarna fabrikamız yoktur. O makarna ki, dünyadaki insanların yüzde 90'ı makarna ile beslenir dersek şaşmamak lazım.
Dünyada Amerika'dan sonra en fazla pamuk Urfa'da üretilir.
Ama Urfa'da bir tek kumaş fabrikası yoktur.
Penye üreten bir tek tezgah yoktur.
Urfa'da hayvancılık da ünlüdür.
Ama Urfa'da et ürünleri üreten bir tek fabrika yoktur.
Urfa'da 100 yıldır halıcılık kursları verilir, hemen hemen her evde halıcılık kursuna gitmiş bir kişi vardır. Ama Urfa'da değil halı fabrikası, ticari anlamda ekonomiye kazandırılmış bir tek dokuma tezgahı yoktur.
Urfa'da köfte, lahmacun ve kebap çok meşhurdur.
Ama bu yiyecekleri pazarlayan bir tek kuruluş yoktur.
Urfa'da çok fazla miktarda fıstık üretilir. Ama fıstığı sanayi ürününe çevirerek pazarlayacak tek işletme bile yoktur.
Ne yazık ki Urfa'da çoğu şey yoktur.