Title of a News Article

Urfa’da tarihi ağır darbe aldı

Urfa’da tarihi ağır darbe aldı
banner206

Urfa’da kiliseden camiye dönüştürülen üç caminin en büyüğü olan Vali Fuat Caddesi’ndeki (Büyük Yol) Selahaddin Eyyubi Camii de depremde ağır darbe aldı.

Kahramanmaraş merkezli Elbistan ve Pazarcık ilçesinde meydana gelen 7.7 ve 7.6 şiddetindeki deprem, Şanlıurfa’nın da aralarında bulunduğu 11 ilde büyük yıkıma sebep oldu. Asrın felaketi olarak adlandırılan korkunç depremde, Şanlıurfa’daki çok sayı da cami de hasar gördü. Bunlardan birisi de Selahaddin Eyyubi Camii oldu.

Eğitimci Yazar Mehmet Sarmış, Selahaddin Eyyubi Cami’nin son durumunu şu sözlerle sosyal medya hesabından paylaştı:

“Halkın "Büyük Yol" dediği Vali Fuat Caddesi üzerinde bulunan cami, Urfa'da kiliseden dönüştürülen üç caminin en büyüğü.

O zamanki adı Surp Astvadzadzin (Azize Meryem Ana) Kilisesi. Müslümanlar en büyük kilise anlamında "Kebir Kenisa" demişler.

457 yılında yapılan çok eski bir kilisenin yerine 19'uncu yüzyılın başlarında inşa edilmiştir.

1895 ve sonraki Ermeni olayları sırasında Ermenilerin karargahı, 1915 Tehcir'inden sonra Ermeni yetimlerinin barınağı olarak da kullanılan kilise, onların şehirden ayrılmasından sonra uzun yıllar harap durumda kalmıştır.

Urfa’ya elektrik getirmek isteyen hükümetin anlaşma yaptığı Sımbolo Hoover adlı Alman şirketi tarafından 1931 yılında kiliseye büyük jeneratörler kurulduğu için halk arasında "Şirket" diye anılmaya başlanmıştır.

1971 yılında Urfa'nın ulusal elektrik sistemine bağlanmasından sonra metruk duruma düşen bina, gerekli restorasyon ve dönüşüm çalışmalarından sonra 28 Mayıs 1993’te cami olarak ibadete açılmıştır.

Güneybatı köşesinde yapımına başlanan ve çatıya kadar yükseltilen minare, gerekli izin çıkmadığı için tamamlanamamıştır.

Kilisenin açılması ile ilgili olarak halk arasında çeşitli söylentiler dolaşmaktadır.

Depremden etkilenen camilerden biri olduğunu duyunca 1 Mart'taki yürüyüşüm sırasında orayı da görmek istedim.

Gördüm ki cami kapalı, ön tarafı sac tentelerle boydan boya çevrilmiş.

Bunun üzerine hemen karşıdaki Cumhuriyet İlkokulu Müdürü Hasan Yıldız'ı aradım. O da

Eski Urfa yürüyüşlerim sırasında tanıştığım caminin çok değerli hocası Yasin Kasalı'yı aradı.

Hocamızın gelişini beklerken biz çay bisküvi eşliğinde deprem üzerine koyu bir sohbete daldık.

Sonra Yasin Hoca gelince çıkıp camiyi dolaşmaya başladık.

Gördüm ki caminin durumu vahim.

Batıdaki dış duvarlarında boydan boya çatlaklar açılmış. Giriş kapısının üzerinden taşlar dökülmüş.

Hasan Bey öğlen üzeri gerçekleşen ikinci depremde okuldaymış, çıkıp seyretmiş. "Ortadaki çatlaktan ikiye ayrıldı ve defalarca yana doğru gidip geldi." dedi.

Nitekim ana gövde hemen yanındaki minare kaidesine dayanmış. Eskiden aralıktı, şimdi bitişmiş. Eğer o kaide olmasa imiş cami yıkılırmış.

Esas büyük yıkımsa içeride olmuş.

Kilise zamanında narteks denilen batıdaki giriş kısmının tavanında birçok çatlaklar oluşmuş.

Üst kata çıkan merdiven kapısının dışından başlayan çatlaklar merdiven boyunca devam ediyor.

Aslında tehlikeli olduğu halde üst kata çıktık. Burada depremin etkisi çok daha fazla.

Nef denilen orta ve yan tavanlardan sıvalar dökülmüş. Batı duvarlarında kocaman yarıklar oluşmuş.

Yerdeki halıların üzeri baştan başa moloz yığınları ve toz toprakla kaplı.

Bu yüzden biz de ayakkabılarımızla dolaşmak zorunda kaldık.

Sanıyorum depremden en çok etkilenen cami burası.

Öyle görünüyor ki yeniden ibadete açılması uzun zaman alacak.”

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner195