Her idareci mutlaka bir görev için çalışır. Görev aslında istenmez, verilir. Ama tevazusu nedeniyle istemeyi kendine ağır gören, işin ehilleri geride kalınca da ehil olmayanlar meydana çıkıp görev yapmaya çalışır. Böylesi de genelde üstlendiği işi yapamaz.

Her alandaki idarecilik hemen hemen böyledir.

Hele bir şehri idare edecek olanların görev istemelerine ne demeli?

Görev almak için birbiriyle yarışanlar vardır.

Alın size belediye başkanları, alın milletvekilleri.

Hepsi gecesini gündüzüne katar, kapı kapı dolaşıp görevin kendisine verilmesi için aracılar koyar destek isterler.

Bu iş zordur, meşakkatlidir, gecesi gündüzü yoktur, yorucudur, yıpratıcıdır derler ama o göreve gelmek için kendilerini paralarlar.

İyi hoş.

Göreve layıksınız veya değilsiniz o konuyu tartışmaya gerek yok.

Hayırlı uğurlu olsun göreviniz.

Ama göreve geldikten sonra şöyle bir bakar mısınız milletin ne istediğine.

Yapılan yapılıyor, biz yapılmayanı burada irdeleyelim.

Memleketin bozuk yolları vardır.

İki bardak yağmur yağınca gölete döner.

Çevre yolunda, otogarın karşısındaki park alanının üstündeki kaldırım uçurum gibidir, biri düşse muhakkak bir yerleri kırılır. Korkuluğu yoktur ama belediye başkanları hiç yaya gezmedikleri için bunu görmezler.

Memleketin yapıldıktan sonra henüz insan üzerinden geçmeden bozulan kaldırımları vardır.

Memleketin tek yaya alt geçidi Karaköprü'de vardır ve o da kapalıdır.

Bir mazgal yapılmadığı için kilometrelerce yol giderek asfaltı aşındıran yağmur suları vardır bu memleketin.

Sadece belediye hizmetleri değil mesele olan.

Bu şehrin milletvekilleri vardır ama DEDAŞ gibi bir hizmet kuruluşunun görevini yapıp yapmadığını denetleyemezler, konu hakkında bilgileri ve etkileri yoktur. Elektik kesintileri karşısında elleri kolları bağlıdır.

Türk Telekom'un telefon arızalarına neden bakmadığını, internet ve telefon abonesi isteyen yeni yerleşim yerlerine neden hizmet götürmediklerini sorgulamazlar.

Bu şehrin, hatta bu ülkenin eğitim sisteminde sorun vardır. Eğitim konusunda çok büyük uzmanlar olmasına rağmen cumhuriyet tarihinden bu yana sistem oturmamıştır. Her dönem müfredat değişir, bazı dönemler iki müfredat uygulanır.

Üniversiteden mezun olup okuma yazması henüz tam olmayan insanlar türer bu sistemden. Ama bu sorunu çözecek kimsesi yoktur bu ülkenin. Aslında vardır da, görev istemedikleri, göreve atılmadıkları için iş ehil olmayanların elindedir.

Mesele hizmet etmekse, işi ehline vermek her şeyden daha önemlidir.