Title of a News Article

Gülpınar: 'Zamana karşı yarışıyoruz'

.

Gülpınar: 'Zamana karşı yarışıyoruz'
banner206
Türkiye 2 yıl aradan sonra AB ile yeni fasıl açtı. Şimdi Türkiye'nin önünde Şubat ayına kadar zamanla yarış var. Geri Kabul Anlaşması ve vize serbestisi süreçlerinin yürürlüğe girmesi için Meclis'te bir dizi yasal düzenlemenin yapılması gerekiyor. AB Uyum Komisyonu Başkanı Kâsım Gülpınar, zamana karşı yarışta muhalefet ile işbirliğinin şart olduğunu söyledi.
AB Uyum Komisyonu Başkanı Kâsım Gülpınar, Geri Kabul Anlaşması ve Vize Serbestisi süreciyle ilgili yükümlülükler konusunda Türkiye’nin zamana karşı yarıştığını söyledi. Türkiye’nin Şubat ayına kadar bir dizi yasal düzenlemeyi Meclis’ten geçirmesi gerekiyor. Komisyon Başkanı Gülpınar'a göre muhalefet ile işbirliği şart. Al Jazeera’nin sorularını yanıtlayan Gülpınar, “Burada herkes elini taşın altına koyması gerekiyor. Nihayetinde bu süreci başarılı bir şekilde tamamladığımızda hepimiz bundan istifade edeceğiz” dedi. AB ile yeniden canlanan süreçte Uyum Komisyonu’nun gündemi de yoğun olacak.

 

Takviminiz şekillendi mi?

 Komisyondan ziyade, hükümet olarak öncelikli gündemimiz Geri Kabul Anlaşması devreye girene kadar yerine getirmemiz gereken, 72 madde meselesinin bir an evvel yürürlüğe konulması.

 Bu kanunların hemen hemen hepsi hazır. Bu maddelerin bir kısmı da tamamlanmış durumda. Önemli olan bir an evvel geriye kalan kısmının Meclis’te yasalaşması. Ve nihai raporlama sürecine kadar bizim kendi vazifelerimizi yerine getirmemiz.

Kanunlar geldikten sonra bizim için bir sıkıntı söz konusu değil. Biz ne kadar çabuk davranırsak elimiz o kadar güçlenir. Çünkü şu anda zamanla yarışıyoruz adeta.

 

Bu maddeler arasında zorlayacağını, zaman alacağını düşündükleriniz neler?

 Özellikle Kişisel Verilerin Korunması Kanunu çok önem arz ediyor. AB bunun çok üzerinde duruyor. Bir de Ayrımcılıkla Mücadele. AB’nin özellikle üzerinde durduğu bizim de bir an evvel üzerinde durmamız gereken iki tane mesele. Bunları halledersek, gerisi çok fazla detay gerektiren veya üzerinde çok tartışılması gereken konular değil.

 

Sayın Başbakan vize serbestisiyle ilgili bir paketin Meclis gündemine geleceğinden bahsetti. Bu paketin içinde bunlar olacak mı, başka düzenlemeler mi yer alacak?

 Ayrı ayrı bakanlıkları ilgilendiren konular bir paket halinde gelecek. Çünkü hepsinde ayrı ayrı kanuni düzenleme yapmaya kalktığınız zaman her bir kanun epey bir zaman kaybı oluşturacak. Bunu bertaraf edebilmek için bir paket halinde gelecek düzenlemeler. AB Vize Serbestisi Sürecinde Değiştirilecek Kanunlar gibi genel bir isimlendirme adı altında yapılacak. Özellikle hangi sürece ilişkin bir değişiklik yaptığımızı net bir şekilde ifade ederek yürütülecek bir süreç.

 Zamana karşı yarış olacağını söylediniz. Yasaların Şubat ayına kadar çıkması gerekiyor ki, Mart ayındaki AB raporuna yansısın. Muhalefetle işbirliği yapılması önem kazanıyor…

Mutlaka muhalefetle işbirliği şart. Zaten Başbakan da muhalefete gerekli çağrıları yaptı. Nihayetinde bu sadece belli bir kesimi ilgilendiren bir konu değil. Bir amaca, bir hedefe yönelik yapılan hizmetten bahsediyoruz.

 Engel çıkarmak ya da geciktirmeye çalışmak, klasik anlamda muhalefet etmek açıkçası hiç kimsenin faydasına değil. Çünkü burada elde edilecek kazanımlar 78 milyon insanın her birini ayrı ayrı etkileyecek ve fayda getirebilecek.

 Burada herkesin elini taşın altına koyması gerekiyor. Nihayetinde bu iş sona erdiğinde, süreci başarılı bir şekilde tamamladığımızda hepimiz bundan istifade edeceğiz.

Ama tabii geçmiş tecrübeleri de ortaya koymak lâzım….

 

B planı olacak mı?

Başbakan o gün şakayla da karışık bu işin üzerinde ne kadar durduğunu gösterdi. ‘Bu işe engel koyacak kim olursa olsun, kendi partilimiz, bakanlıklarımız dahi olsa, Türkiye’ye nasıl vize alırımın derdine düşsün’ ikazında bulundu.

 Türkiye’nin kendine düşen görevleri yerine getirmesi bir yana bu karşılıklı bir süreç. AB vaatlerini yerine getirmemesi ihtimalini değerlendiriyor musunuz?

 Mutlaka. Geçmiş tecrübelere baktığımız zaman, her zaman işler rayında, arzulanan doğrultuda işlemeyebiliyor. Zaman zaman onların da sözünde durmadığı oluyor. Ama tahmin ediyorum ki bu süreç artık öyle bir süreç değil.

 Müzakerelerin başlaması, sürenin 2017’den bahsedilirken 2016 Ekim’ine çekilmesi belli bir konjonktürün neticesinde oluşmuş bir süreç. Kimse artık yükümlülüklerini yerine getirmeme ya da sözünde durmama gibi bir lüks içinde olamaz.

Zaten bizim öyle bir irademiz söz konusu değil de AB’nin de böyle bir şeye yelteneceğini zannetmiyorum. Bu süreci hızlandırmaya iten mevcut durumdan dolayı böyle bir şeye yelteneceğini düşünmüyorum.

 

Kamuoyunda sanki Vize Serbestisine bir inançsızlık var. Bu vaat yerine getirilmezse ne olur?

 Olumsuz şeyleri konuşmak çok da uygun değil. Biz vize serbestisi üzerinde niye bu kadar duruyoruz, önemsiyoruz. Biz 1980 ihtilaliyle akamete uğrayan bir süreçten bahsediyoruz. Türkiye bu kadar mesafe kat etmesine rağmen, Maastricht Kriterlerini yerine getiren bir ülke olmasına rağmen, maalesef bir çok katı bir vize rejiminden geçerek en basit turistlik bir seyahat için bile Türk halkının karşı karşıya kaldığı bir muameleden bahsediyoruz. Bu hakikaten bizim için çok da kabul edilebilir bir şey değil. Buna işadamları, bilim adamları dâhil. Sonuçta insanı rencide edebilecek, didikleyen bir vize süreci. Maddi ve manevi külfeti olan bir vize anlayışından bahsediyoruz.

 Bunun ortadan kalkmasının her şeyden önce çok büyük bir psikolojik etkisi olacak. Çok önemli bir adım atmak demek. Türkiye’nin AB’nin bir parçası olduğunun çok önemli bir kanıtı olacak.

 Mesela açılan 17. Fasıl hiçbir açılış kriteri olmayan ama tamamen Fransa’nın Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin Türkiye’nin AB’ye üyeliğini tescilleyecek diye bloke koyduğu bir fasıldı. Tamamen siyasi bir mülahaza. Türkiye’ye yıllar kaybettirdi.

Bu kadar ince düşünen bir anlayış Türkiye serbest vize elde ettiği zaman artık tescillenmenin de ötesinde AB’nin parçası olduğumuzu gösterecek bir süreç. Ha olmazsa kıyamet kopmaz. Bugüne kadar ne olduysa aynı şekilde devam eder. Bugüne kadar vize vardı da kıyamet mi kopuyordu? Kopmadı.

 Türkiye’nin Geri Kabul Anlaşması’nı 6 ay içinde feshetme hakkı var. Ancak takvim değişikliği nedeniyle süre kısıtlı hale geldi. Türkiye’nin vize muafiyetinin yürürlüğe girip girmeyeceğini görmek için sadece 1 ayı olacak. Süre için ne düşünüyorsunuz?

 

Fesih olası mı?

 Fesih yetkisi bizi de garantiye alan bir mesele. Geçmiş tecrübeleri de dikkate alarak, her an böyle bir durumla karşı karşıya kalabiliriz endişesiyle böyle bir metot izlenmiş. Eğer baktık ki işler istediğimiz gibi yürümüyor, bahsettiğimiz endişeler doğrultusunda ‘yine mi, acaba tekrar farklı bir şey mi uygulanacak, yine mi kandırılıyoruz’ gibi bir anlayış, algı oluşsa bu yetki bizde mevcut.

 

Ama umut ediyorum o konu hiç konuşulmaz. Bizim için önemli olan bu sürecin normal sürecinde, seyrinde ilerlemesi. Şu anda fesihi gündeme getirmemek lâzım. Ona odaklanmamak lâzım.

 

Motivasyonu mu etkiler?

 Tabii. B planı, C planı mutlaka vardır ama ben bu tür planların kamuoyu önünde telaffuz edilmesini doğru bulmam. Sonuçta bu anlaşmada var. Karşı taraf biliyor, biz biliyoruz. Fesihi şimdiden konuşursak, hiç adım atmadan sağlıklı bir şey olmaz.

Güney Kıbrıs’ın koyduğu blokelere karşı bugüne kadar AB ülkeleri adım atmamışlardı. Bundan sonra sizce adım atacaklar mı?

Tabii mutlaka. AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker’in mektubu açıkçası bizi bu konuda daha ümit var hale getirdi. AB kurumları bu konu üzerinde biraz daha hassasiyetle duracak sanırım. Güney Kıbrıs’a da gerekli uyarı, ikazları yapacaklardır. Onlar da eskisi gibi rahat, adeta kişisel kapris olarak boyutunda değerlendirmeyeceklerdir. Çünkü artık AB’nin geleceği söz konusu. AB kapısındaki tehlikenin çok ciddi olarak farkında. Burada Güney Kıbrıs Rum kesiminin kaprislerine, makul olmayan tezlerine kurban edilecek bir süreç olmaz diye düşünüyorum.

Özellikle 23 ve 24. Fasıllar, bizim önemle üzerinde durduğumuz, bir an önce açılması gerektiğini düşündüğümüz fasıllar üzerinde Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin blokajları vardı. Bu konuda yapılan hazırlıklar, çalışmalar, gözlemlediğim kadarıyla önümüzdeki süreçte bu blokajlar kalkacak gibi görünüyor. Çünkü biz daha hazır bir haldeyiz.

Kaynak: (aljazeera) - aljazeera

Güncelleme Tarihi: 17 Aralık 2015, 19:05
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner195