Sosyal güvencesi olanlara sağlık hizmetlerinin özel sağlık kuruluşları tarafından verilmeye başlamasıyla, onlarca doktor hastane ile özel muayenehanesi arasında mekik dokumaktan vazgeçmiş, özel tıp merkezlerinde hastalarıyla buluşmaya başlamıştı. Vatandaş da bu işi sevmişti. Çünkü hastaneye giden hasta ile doktorlar genelde doğru dürüst ilgilenemiyor, “saat dörtten sonra” durumu devreye giriyordu. Saat dörtten sonra özel muayenehaneye gitmek artık standart hale gelmişti. Hastanedeki hastasını muayenehaneye yönlendirmeyen doktor oldukça azdı. Muayenehane devri kapanıp, doktorlar hastaneye zorunlu tutulunca tıp merkezleri, diğer adıyla özel hastaneler devreye girince vatandaşlar rahat bir nefes aldı. Hastalar doktorla rahat rahat görüşebiliyor, doktor hastasıyla hakkıyla ilgilenebiliyordu. Az bir bedeli vardı ama sağlık için değerdi.

Bir gün bir toplantı haberi duyuruldu. Divanyolu caddesinde Uzmanlar Tıp Merkezi adıyla hizmet veren bir tıp merkezi yöneticileri, basınla buluşma toplantısı düzenliyorlardı. Dr. Halil Baysal basının karşısına geçip, Urfa’nın sağlıktaki sıkıntılarını anlattı. Urfa’nın güzel ve tam donanımlı bir hastaneye olan ihtiyacını dile getirdikten sonra “Artık Urfalılar bir kalp krizi geçirince Antep’e, Adana’ya gitmek zorunda kalmayacak. Şehir dışına giderken yolda ölmeyecekler. Hatta başka illerden, başka ülkelerden hastalar bu hastaneye tedavi olmak için gelecekler” diye çok iddialı bir konuşma yaptı.

Hastanenin işletmesini profesyonel bir sisteme vermek istediklerini söyledi, hatta bir ara Alman Hastanesi ile anlaşma yapıldığı belirtildi. O güzergahtan geçen otobüsler Alman Hastanesi diye tabela astılar bir süre. Ardından anlaşma bir sebeple bozuldu. Çoğunluğu Urfalı olan doktorlar, kendi imkanları ile hastaneyi devreye koyabileceklerine karar vermişlerdi. Ortadoğu Sağlık Merkezi adıyla OSM Ortadoğu Hastanesi hizmete girdi.

Dr. Halil Baysal’ın söylediği sözler aynen çıkmıştı. Kalp krizi geçiren, aortu yırtılan, kaza geçiren, elektrik çarpan, yanan veya herhangi şekilde ağır hastalığa kapılan herkes bu hastanenin yolunu tutmaya başladı. Hastane kısa sürede oldukça ilgi gördü. Özellikle kalp konusunda çok uzman bir ekip oluşmuştu. Anjiyo, kalp kapakçığı, stent, açık kalp ameliyatı, aort yırtılması gibi hayati öneme sahip tüm kalp sorunları bu hastanede şifa bulmaya başladı. Artık Urfalılar kalbi sıkışınca yolda ölmüyordu. Hastane oldukça güzel sağlık hizmeti veriyordu. Gerçekten de beş yıldızlı otel konforunda sağlık hizmeti sunuluyordu. Hatta sistem daha geliştirildi. Onkoloji bölümü hizmete girdi. Artık kanserli hastalarımız bile şehir şehir gezmekten kurtuluyordu. Sadece Urfa ve çevre iller değil, Avrupa’dan bile Urfa’ya gelip tedavi olup geri dönen hastalar vardı. Haberlerini çok yaptık.

Gün geldi parasız hasta tedavi ettiler, gün geldi ihtiyacı olana yardım ettiler. Dr. Halil Baysal Urfalı olduğu için kimseyi kıramıyordu. Halden anlıyordu, ellerinden gelen her şeyi kurum olarak yapıyorlardı.

Ve yine gün geldi bu hastane ile birlikte çoğu tıp merkezi ve özel sağlık kuruluşunun SGK anlaşması iptal edildi. Ardından OSM Ortadoğu Hastanesi 15 Temmuz hain darbe girişiminin ardından kamuya devredildi. Bir süre kapalı olarak kaldı ve Şanlıurfa Mehmet Akif İnan Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne devredildi.

Babamın rahatsızlığı sebebiyle önceki gece oradaydım. Hastane koridorlarında in cin top oynuyor. Adeta taşları, kapıları ağlıyordu. Sahiplerinin terk ettiği her halinden belliydi. Hastamızın başına doktor geldiğinde “Akciğer filmi çekmemiz gerekiyor, burada çekebilir miyiz? Acilde mi çekelim?” diye hemşireye soruyordu. O tam donanımlı hastanenin bir çok cihazı artık yoktu. Daha önce seyyar röntgen cihazı odaya gelip çekim yapardı oysa.

Hastaneye yeni gelen personeller henüz her şeyi keşfetmemiş. Neyin nerede olduğunu bilmiyor. Yeni açılan birimler için yönlendirmeler yapılmamış. Hastanede hangi sağlık hizmetleri verildiğini vatandaş bilmiyor. Kantinciler bile terk edip gitmiş buralardan. Elinde süpürge ile gezip avluyu temizleyen, paspasla sürekli koridorları silen elemanlar yok.

Yazık oldu OSM’ye diye düşündüm.

Yazık olan sadece OSM değil.

Urfa’ya yazık oldu.

İşte Fethullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) memlekete verdiği en küçük zarardan bir tanesi.

O insanları hayata yeniden bağlayan hastane artık bir sağlık ocağı gibi oldu.

Onlarca memleket insanı belki de bir daha bu toprakları görmemek üzere terk etti.

Kullanılan, hain emellere alet edilen insanlarımıza yazık oldu.

Türkiye’ye yazık oldu.