Title of a News Article

Müslüm Gürses kimdir, gerçek soyadı ne?

Müslüm Gürses kimdir, gerçek soyadı ne?
banner206

Arabeskin kralı olarak adlandırılan, yediden yetmişe sevilen, kişiliği ve karakteri ile herkesin gönlünde taht kuran aslen Urfalı olan ünlü sanatçı merhum Müslüm Gürses'in bugün vefatının 8. yıl dönümü.

Şarkılarının ve türkülerinin halen dillerde olduğu, yılların unutamadığı Müslüm Gürses kimdir, gerçek soyadı nedir? Ayrıca Müslüm Gürses'in Şanlıurfa'da birde müzesi var. Bu müzede Gürses'in sahnede giydiği özel kıyafetler, saz aletleri ve fotoğrafları, yer almaktadır. 

 

MÜSLÜM GÜRSES KİMDİR?

7 Mayıs 1953 yılında Şanlıurfa'nın Halfeti ilçesi Fıstıközü köyünde dünyaya gelen Müslüm Gürses'in gerçek soyismi Akbaş'tır. 

ŞANLIURFA DÖNEMİ

Annesi Emine Hanım ile babası Mehmet Bey, önceleri Tisa olarak bilinen ancak, 1960'lı yıllarda Fıstıközü olarak değiştirilen Şanlıurfa'nın Halfeti ilçesine bağlı bir köyde tanışmıştır. 1951 yılında evlendiklerinde henüz 17 yaşındaydılar, yaşamları yoksulluk içinde geçmiştir. Müslüm, 7 Mayıs'ta Şanlıurfa'nın Halfeti ilçesi'nin Fıstıközü köyünde kerpiç bir evde Emine Hanım ile Mehmet Bey'in ilk çocuğu olarak dünyaya geldi.

Babası Mehmet Akbaş rençberlik yapıyordu. Müslüm dünyaya geldiğinde, geçim sıkıntısı daha da dert olmaya başlamış ve çok geçmeden bu sıkıntılı dönemde Akbaş ailesinin Ahmet isminde bir çocuğu daha olmuştur. Bu köyde yaşamak onlar için çok zor olmaya başlayınca Emine Hanım akrabalarıyla konuşmuş ve daha iyi bir yaşam sürmeleri için taşınmaları gerektiğini söylemiştir ve Akbaş ailesi ekonomik nedenlerden dolayı göç etmek zorunda kalmıştır.

ADANA DÖNEMİ

Akbaş ailesi büyük umutlarla Adana Hürriyet Mahallesi'ne varmışlardı. Burada umutları tarifi olmayan acılara dönüştü, yoksulluk yine aynı yoksulluktu. Bu mahalleye alışmaları zor olmamıştır. Baba Mehmet Akbaş çoktan alışmış ve kısa zamanda lakabı Deli Mehmet olmuştur. Emine Hanım çalışmaya başlamış, Müslüm ise o yokken kardeşi Ahmet'e bakmak zorunda kalmıştır. Daha o yaşlarda iken Müslüm'ün davranışları olgun bir erkek gibiydi, hiç çocuk olamamıştır. Okula başladığında bile yaşıtlarıyla hiç oynayamamış ve bir kenarda oturup oyun oynayanları seyretmiştir. Okuldan çıkınca da hemen eve koşup annesine yardım etmiştir. Bu dönemde bir kız kardeşi daha dünyaya gelmiş ve Müslüm'ün sorumluluğu daha da artmaya başlamıştır. Müslüm burada hayatı erken öğrenmek zorunda kalmış ve dirseğini okul sıralarında değil, kunduracıda terzi tezgahında çürütmüştür.

SANAT HAYATI

Müslüm Gürses, şarkıcılığa 1962 yılında nota, usul üslup ve şan dersleri alarak başladı. 1965 yılında küçük yaşta Adana'da bir çay bahçesinde şarkılar söyledi ve aynı zamanda halk evine de gitti. Terzi çıraklığı ve kunduracılık yaptı, o yıllarda bir gazinoda sahneye çıktı. Ayrıca ilkokuldan mezun olduktan sonra 14 yaşındayken, 1967 yılında Adana Aile Çay Bahçesi’nde düzenlenen yarışmaya katılmak istedi. Babası Mehmet Akbaş oğlunun yarışmaya katılmasın diye saçını kesti. Gürses yine de yarışmaya katılmış ve birinci olmuştur. Sesiyle küçük yaşlarda dikkat çeken Gürses, kendisiyle yapılan bir röportajda o dönemle ilgili olarak şunları söylemiştir: "İlkokulu bitirdim. Gerisi yok. Adana'da damda yatarken uzun hava okudum. Arkadaşım Halk evine gidiyordu. Ben de gittim. Derken Çukurova Radyosu'nda sanatçı oldum."

Soyadını da orada çalışırken “Gürses“ olarak değiştirirler.

1967 yılından itibaren TRT-Adana-Çukurova Radyosu'nda da her hafta Cumartesi günü canlı olarak türküler söyledi. 1968 yılından itibaren piyasaya ilk 45'likleri çıkarmaya başladı. İlk plağı 1968 tarihli Emmioğlu / Ovada Taşa Basma plağıdır ve Ömür Plak, Adana basımıdır. Ömür Plak ile toplam 4 adet 45'lik yaptı.

İstanbul'a gelen Gürses, Selahattin Sarıkaya'nın sahibi olduğu Sarıkaya Plak ile 2 adet 45'lik plak doldurdu: Giyin Kuşan Selvi Boylum / Hayatımı Sen Mahvettin ile Gitme Gel Gel / Haram Aşk.

Daha sonra 1969 yılında yine İstanbul'da Palandöken Plak firması ile ilk çıkış parçası olan Sevda Yüklü Kervanlar şarkısını içeren Sevda Yüklü Kervanlar (Gazelli) / Vurma Güzel Vurma isimli 45'lik plağı çıktı. Bu plak tam 300.000 adet satarak rekor kırmıştır.

1971 yılında ise Hülya Plak firması ile ikinci çıkış parçası olan Ben İnsan Değil Miyim? şarkısını içeren Ben İnsan Değil Miyim / Seni Sevmek İçin Ölmek Mi Lazım isimli 45'lik plağı çıktı.

Gürses, Palandöken Plak firması ile tam 13, sonra Bestefon Plak firması ile tam 4, daha sonra Hülya Plak ile 15 ve nihayet Çınçın Plak ile 2 adet 45'lik plak doldurdu.

1980 yılında Emre Plak firmasından çıkardığı Esrarlı Gözler albümü Gürses'in artık Müslüm Baba olduğu albümdür. Albüm Türkiye ve Almanya başta olmak üzere tüm dünyaya arabesk tarz müziği tanıtan ve sevdiren en marjinal albümlerden birisidir. Albümde hareketli kabul edilebilecek hiçbir parça bulunmamaktadır.

1986 yılında Bayar Müzik firmasından çıkardığı Küskünüm albümü Türkiye'de tüm zamanların en çok satan albümüdür. Albüm sadece yasal olarak 12 milyondan fazla satmıştır.

1987 yılında Elenor Müzik firmasıyla 5. albümü olan Gitme albümü yayımlanmıştır. Albüm satış rekoru kırmış ve albüme ismini veren Gitme şarkısı 1987 yılının en iyi şarkısı seçilmiştir.

1998 yılında ise Gürses'in o dönemde 14 yıl boyunca albümlerini çıkardığı Elenor Müzik firmasıyla Müslüm Gürses Klasikleri albümünü yaptıktan sonra Gürses'in Elenor Müzik firmasıyla yolları ayrılmış ve 1999 yılında Ulus Müzik'e transfer olmuştur. Gürses'in 1999 - 2001 yılları arasında Elenor Müzik etiketiyle yayımlanan GariplerArkadaşımZavallımMüslüm'ce Türküler 2001 ve Sadece (Türk Sanat Müziği) albümlerinde yer alan şarkılar Gürses'in 1999'dan önce seslendirdiği şarkılardır. 2001 yılında Gürses ve eşi Muhterem Nur yapılan bir röportajda Nur Elenor Müzik firmasından çıkan albümlerle ilgili olarak şunları söylemiştir: "Elenor diye bir firmamız vardı. İyi bir firmaydı. Kayıtlarda, Müslüm'ün provada okuyup beğenmediği ve bunu atalım dediği parçaları atmıyor, kenara koyuyorlardı. Başka firmayla güzel bir anlaşma yapmıştık. İki güzel kaset yaptık. Elenor hemen işe yaramayan eski parçaları toplayıp üzerine de saçma sapan müzikleri doldurup piyasaya yeni kaset diye sürüyor. Müslüm'ün onaylamadığı kasete nasıl bandrol alıyorlar? İnsanlar hangisi yeni kaset, anlayamıyor. En büyük kötülük bize Elenor Plak'tan geldi. Bir ton çek de karşılıksız çıktı. Müslüm'den ne koparırsak kárdır zihniyeti bizi yaralıyor. Sokakta korsan kasetlere bakıyorum, Elenor'un amblemi var. Müslüm'ü dinleyenler Elenor'dan albüm almasınlar."

1 Şubat 2006'da Gönül Teknem / Sen Olmayınca adlı albümü Seyhan Müzik etiketiyle raflardaki yerini almıştır. Daha sonra Gürses’in yazar Murathan Mungan’la hazırlıkları 2 yıl süren ortak projesi “Aşk Tesadüfleri Sever” 18 Nisan 2006’da Pasaj Müzik etiketiyle müzik marketlerdeki yerini aldı. Mungan’ın sözlerini yazdığı, David Bowie’den Garbage’a, Leonard Cohen’den Jane Birkin’e birçok yabancı müzisyenin bestesini yaptığı şarkıları seslendirdi.

Sonra 6 Şubat 2009'da yine Pasaj Müzik firmasından çarpıcı bir albüm olan "Sandık" albümü ile Müslüm Gürses sahnelere geri döndü. Albümde Gürses'in Öykü Gürman ile düet yaptığı Sarıl Bana şarkısı 3 günde 1.5 milyon satarak rekor kırmıştır.[22]

2010 yılının Kasım ayında yeniden Pasaj Müzik ile "Yalan Dünya" isimli bir albüme imza attı.

Gürses'in ölümünden sonra da albümleri yoğun ilgi görmeye devam etmiş ve ölümünden sonra ilk 4 günde en az 1 milyondan fazla satmıştır.

2013 yılında ise Gürses'in tamamlayabildiği son albüm olan Veda - Ervah-ı Ezelde albümü için Gürses hayattayken "Ölürsem albümün adını Veda koyun." şeklinde vasiyetinde bulunmuş ve ölümünden 40 gün sonra çıkan bu albüm, albüm satışlarının az olmasına rağmen sadece 2 saatte 25 bin satarak tükenmiştir.

GEÇİRDİĞİ TRAFİK KAZASI!

MORGDAN HAYATA DÖNÜŞ...

Gürses 1978 yılında Tarsus'tan Adana'ya dönerken alkollü araç kullanan şoförün yolda duran tırı fark edememesi sonucu büyük bir kaza gerçekleşerek şoför hayatını kaybetmiş, Gürses ise öldü sanılarak morga kaldırılmıştır. Sonra Gürses'in yaşadığı fark edildikten sonra hemen ameliyata alınmıştır. Gürses'e ameliyatta beynini koruyacak plaka takılmış ve alnına alacağı en ufak bir darbede kör olma hatta ölme tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktı. Gürses bu plakadan dolayı sorulara geç cevap verecek olması nedeniyle insanlar Gürses'i alkollü zannetmiştir. Koku alma duyusunu tamamen, işitme duyusunu da %50 yitirmiş ve yavaş konuşmaya başlamıştır. Gürses geçirdiği kaza ile ilgili olarak şunları söylemiştir: "78-79 yılıydı. Tarsus'ta bir gazinoda konserim vardı. Şoför arkadaşımız beni her gece iş bittikten sonra evime götürüyordu. Yine gecelerden biri program bitti, arabaya bindik ama içimden bir ses arkaya otur dedi. Program yorgunluğundan olsa gerek sızmışım. Sonra yolda duran bir tıra çarpıyoruz. Yolda jandarmalar tesadüfen fark etmese ölebilirdim. Sonra alıp hastaneye götürmüşler… Ben ölümü yaşadım aslında… Bana göre yeniden hayata dönmüş olmam, Allah’ın bir lütfudur. Alın kemiğim un ufak olduğu için en küçük bir darbede ölebilir ya da kör kalabilirim… Ameliyatta alnıma beynimi koruyacak plaka gibi bir şey taktılar… O korkunç kazadan sonra koku alma duyumu yitirdim… Hiçbir kokuyu alamıyorum ne yazık ki şimdi… Çok kuvvetli parfümler ispirto kokusu veriyor bana… Ayrıca işitme duyumu da yüzde elli yitirdim… Çok ağır işitirim… Neyse, buna da şükür, yaşıyoruz işte…"

JİLETLİ KONSERLERİ

Gürses'in konserlerinde tarihte eşi ve benzeri dahi görülmeyen manzaralar ortaya çıkmıştır. Gürses konserlerinde taşkınlıklar yaşanmış, izleyiciler kendilerini jiletleyerek zarar vermişlerdir. Gürses, konserlerinde yaşanan taşkınlıkların üzerine Çocuklar yapmayın, kendinizi çok güç duruma sokuyorsunuz, yapmayın bunu yapmayın. Konser yaptığımızın farkına varamıyoruz, ne yapayım şimdi ben. dese de hayranlarına dinletememiştir. Müslüm Gürses konserlerinde taşkınlıkların yaşanması nedeniyle konser alanlarını birçok kez terk etmek zorunda kalmıştır. 12 Aralık 1999'da ise Gürses'in Sivas'ta verdiği konser sırasında henüz daha ikinci şarkısını seslendirirken yeterli güvenlik önlemlerinin alınmamasından dolayı kavgalar başlamıştır. Olayların yaşandığı sırada bir hayranı Gürses'e çiçek vermek istemiş ve hayranı ile korumalar arasında tartışma çıkmıştır. Çıkan tartışmada hayranının yumruğu Gürses'in suratına gelmiş ve hayranı tarafından gözü morartılmıştır.

Gürses bir gün Bursa'da verdiği konserde kendisine aşırı sevgi duymasından dolayı hayranı tarafından bıçaklanmıştır. Daha sonra Gürses kendisini bıçaklayan hayranından şikayetçi olmamıştır ve affetmiştir.

Sesi hakkında yapılan testler

1995 yılında Japonya'daki bir ses laboratuvarında Japon ses mühendisleri tarafından Müslüm Gürses’in sesi incelenmiş ve yapılan testler sonrasında Gürses'in sesini yüzde yüz kusursuz kullandığı bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Müslüm Gürses'in ses genişliği en az 3.5 oktavdır, bu ses genişliği operacılarda bulunmaktadır.

Dinleyici kitlesi

Gürses'in dinleyici kitlesi birçok araştırmaya konu olmuştur. Doktora tezleri dahi yazılmıştır (Mesela 2002/ Bağlam Yayıncılık: Caner Işık/Nuran Erol, "Arabeskin Anlam Dünyası ve Müslüm Gürses Örneği").

Ölümü

Müslüm Gürses, 15 Kasım 2012 Perşembe günü Memorial Hastanesi'nde geçirdiği by-pass ameliyatından sonra akciğer ve kalp yetmezliği nedeniyle yoğun bakıma kaldırıldı ve solunum cihazına bağlandı. Gürses, 3 Mart 2013'te, yaklaşık dört aydır tedavi görmekte olduğu İstanbul Memorial Hastanesinde öldü. 4 Mart 2013 günü Teşvikiye Camii'nde kılınan cenaze namazının ardından Zincirlikuyu Mezarlığı'na defnedildi.

Ölümünden sonra yayımlanan şarkılar

Müslüm Gürses'in ölümünden sonra Bayar Müzik firmasından 1, Seyhan Müzik firmasından 1, Kadırga Müzik firmasından 17, Elenor Müzik firmasından 20, Topkapı Plak firmasından 2 olmak üzere resmî olarak yayımlanmamış toplam 41 şarkısı yayımlanmıştır. KAYNAK: WİKİPEDİA

Güncelleme Tarihi: 03 Mart 2021, 10:45
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner195