Memur Sen İl Temsilcisi İbrahim Coşkun, çözüm sürecine vurulacak her darbenin karşısında olduklarını söyledi.

Memur Sen İl Temsilcisi İbrahim Coşkun, yaptığı yazılı açıklamada, yıllardır devam eden Suriye savaşının hangi güçlerin işine yaradığına bakmadan, zalim Esed’in diktatoryası altına inim inim inleyen Kürtlerin, Arapların, Türkmenlerin çığlığını duymadan, puslu havada meydana gelen irili ufaklı örgütlerin içinde hangi istihbarat örgütlerinin cirit attığını bilmeden bölgeyi okumanın doğru olmayacağını belirterek, açıklamasında şunları kaydetti;

“Bu savaşın gerçek manada kimler arasında sürdüğünü öğrenmek de belki yıllar sonra mümkün olabilecek. Ama herkes şunu çok iyi bilmeli ki, komşu ülkelerde yanacak her ateş eninde sonunda gelip Türkiye’yi de yakacak. Bu nedenle hükümet attığı adımlarda bu gerçeğin farkında olmalı, bütün kesimler de bu meseleyi bu şekilde okumalıdır.

Başta Şanlıurfa olmak üzere, sınır hattındaki tüm illerimiz bu savaş neticesinde Türkiye’ye sığınan muhacir kardeşlerimizin ırkına, dinine, mezhebine bakmadan ensar olma görevini layıkıyla yerine getirmeye çalışmaktadır. Özellikle son 26 gündür Suruç ilçemiz sınırında bulunan Kobani halkı IŞİD vahşeti altında ezilmekte ve 187 bin kişi yurtlarını, mallarını terk ederek Türkiye’ye sığınmak zorunda kalmışlardır. Henüz gelen kardeşlerimizin yaraları sarılmadan, birkaç gündür patlak veren sorumsuzca saldırıların hedefinde vatandaşın, iş yerlerinin, araçların ve en nihayetinde çözüm sürecinin olduğu hesaba katılırsa gezi olaylarındaki tezgâhın bir benzerinin oynandığı sonucuna ulaşabiliriz. Bir taraftan Kobani hayatını kaybeden kardeşlerimizin acılarını paylaşıp, ensar görevimizi yerine getirmeye çalışırken diğer taraftan şiddet olaylarında yaşamını yitiren 30 vatandaşımızın acısı yüreklerimizi dağladı. Hiçbir şiddet başka bir şiddeti mazur gösteremez. Bir taraftan Kobani Kürtlerinin can kayıpları için feryat edip diğer taraftan Diyarbakır’da, Mardin’de, Siirt’te, Batman’da Kürtlerin ölümüne sebep olmak hiçbir vicdanla bağdaşmaz.”

Bilinçli bir şekilde çatışmaların içine çekilmeye çalışılan gruplar dikkate alındığında ise Doğu Güneydoğu’da dindar Kürt unsurlarının, batı illerinde milliyetçi-ülkücü hareketin ısrarla sokağa davet edilmesinin toplumun zihnindeki şüphelerin haklılığını ortaya koyduğunu dile getiren Coşkun, “Yapılan bütün itidal çağrılarına rağmen dün Bingöl Emniyet Müdürüne yapılan saldırıda hedefin açıktan Türkiye’nin huzuru olduğunu ve çözüm sürecini bitirmeye dönük kirli bir oyunun planlandığı apaçıktır. Bu minvalde bugüne kadar onlarca oyunu bozan milletin bu oyunu da Allah’ın izniyle bozacağı muhakkaktır.  Çözüm sürecinin estirdiği ılık bahar rüzgârlarının sayesinde uzun bir zamandan beridir kan dökülmemiş olması en büyük mutluluğumuz iken, son 4 günde çözüm sürecinin pazarlık konusu yapılarak sokakların karıştırılması ve ısrarlı bir şekilde mütedeyyin camianın sırf şekil benzerliği üzerinden IŞİD vahşeti ile ilintilendirilmesi hassas tartı ile hesaplanmış bir tezgâhın devreye sokulmasından başka bir şey değildir” dedi.

Coşkun, “Barışçıl sokak gösterilerinin, basın açıklamalarının veya mitinglerin kimseye bir zararı olmadığı gibi farkındalık oluşturması açısından tüm dünya tarafından kabul görmüş bir yöntem olduğu unutulmamalıdır” diyerek, açıklamasında şunları kaydetti;

“Kobani, Memur-Sen camiası olarak diğer muhacir kardeşlerimizde olduğu gibi içimizi parçalayan bir süreçten geçmektedir. Başta hükümet yetkilileri olmak üzere, tüm kesimlerin Kobani için elinden gelen hiçbir şeyi esirgememeleri gerekmektedir. Son günlerde yaşanan olaylardan dolayı Suruç ve çevre bölgelerde çok zor şartlarda yaşamlarını devam ettirmeye çalışan kardeşlerimiz için ensar olmaya devam etmeli ve yapılan yardımların aksamasına kesinlikle izin verilmemelidir.

Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen ailesi olarak yaşamlarını yitiren tüm vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına baş sağlığı diliyoruz. Milletçe uykularımızı kaçıran çirkin görüntülerin sona ermesi için tüm duyarlı kesimleri itidale ve sorumluluksahibi olmaya çağırıyoruz.”