Toprağın korunması için yazmamız, konuyu sık sık gündeme getirmemiz sanırım geç de olsa bazı şeyleri değiştirecek.
Önceki günlerde Yeni Anayasa konusunu irdelerken, toprak koruma kanununa da gönderme yapmış, şapka kanunu gibi hükümsüz kalan bu kanunun işletilmesini gündeme taşımıştım. Sadece ben değil, toprağı gelecek olarak gören her yazar çizer toprağın korunmasını, toprak koruma kurullarının görevini yapmasını istiyordu.
Sevindirici açıklama dün Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Şanlıurfa Milletvekili Faruk Çelik’ten geldi. Bakan Çelik, de tıpkı bizim gibi toprağı gelecek olarak gördüklerini vurguladığı beyanatında, topraklarımızı kaybettiğimizi ve kullanamadığımızı, verimli tarım arazilerimizin tarım dışı amaçlarla kullanılmasından dolayı geri dönüşü olmayacak şekilde elimizden çıktığını belirterek, “Ülkemizde her yıl 50 bin ile 100 bin hektar arasında toprak kaybediyoruz. 24 milyon hektarlık tarıma elverişli arazimizin ise 19 milyonunu kullanabiliyoruz” açıklamasında bulunmuş.
Toprak yönünden yaşadığımız olumsuz gidişe dur demek ve tarım arazilerimizi korumak amacıyla ciddi çalışmalar yapıldığını kaydeden Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik,  Bu kapsamda 2005 yılında yürürlüğe giren 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunu ile; tarım arazilerinin farklı amaçlarla kullanımına sınırlamalar getirildiğini hatırlatarak, “Ayrıca tarım arazilerinin miras ve satış yoluyla bölünmesinin önüne geçildi. Parçalı arazileri birleştirmek amacıyla arazi toplulaştırma çalışmalarına hız verildi. 12 yılda 5 milyon hektar alan toplulaştırıldı. 2 milyon hektar alanın toplulaştırma çalışmaları da devam ediyor. 2023 yılına kadar da 14 milyon hektar alanda toplulaştırmayı tamamlamayı hedefliyoruz” dedi.
Bakan Çelik’in müjdesi ise yeni bir uygulamanın duyurulması oldu. Hükümet, ülke genelinde 6.5 milyon hektar büyüklüğe sahip 184 büyük ovanın sit alanı ilan edilmesi için çalışmalarını tamamlamış bulunuyor. Başbakan Binali Yıldırım da dünkü grup toplantısında konuya değindi. 
Tarım sit alanı ilan edilecek ovaların başında 729 bin hektarla Türkiye’nin en büyük ovası olan Konya ovası bulunuyor. Sit alanı ilan edilecek ovalar arasında Şanlıurfa’daki 295 bin hektarlık Ceylanpınar Ovası ve 201 bin hektarlık Harran Ovası da yer alıyor.
Bakanlığın çabalarıyla koruma altına alınacak ovalar için İl Toprak Koruma Kurulları’ndan görüş alınacağı belirtilmiş. Yalnız bir husus var ki, bu kurullar yıllardır işlememiş. Adı var, kendisi yok denen kurullardanlar. Zaten bu kurullar kanunun verdiği yetkiye dayanarak toplanıp görevini yapmış olsaydı, ne tarım alanları imara açılabilir ne de tarım arazilerinde mantar gibi binalar yükselirdi.
Hükümet böylesi önemli bir karar almışken, İl Toprak Koruma Kurulları’nın işlevi de yeniden gözden geçirilmeli, daha aktif faaliyet gösteren, sürekli ovayı ve başkaca tarım alanlarını denetleyen hale getirilmeli. Bunun için gerekli uzman, personel, makine ekipman temin edilmeli ve bu kurulda görev yapanların asli işi toprağı korumak olmalıdır diye belirtmeden geçemeyeceğim.
Sayın Bakan Faruk Çelik’in heyecanla duyurduğu ifadelerinden belli olan bu gelişme, bizde de büyük heyecan yarattı. Hele Bakan Çelik’in “Artık bu ovalarımıza sadece tohum atılacak” ifadesi, gelecek nesillere bırakılacak en büyük servet olan toprak için yanıp tutuşan yüreklere su serpti.
Bu girişime henüz yolun başındayız demek daha doğru olur bana göre.
Urfa gibi bir yerde toprağına sahip çıkma, malının başında olma düşüncesiyle tarlasının köşesine ev yapma, yarın bir çocuğuna, ertesi gün öbürüne derken yavaş yavaş köyler oluşturma tutumunun da mutlaka engellenmesi gerekiyor. Gerek Ceylanpınar’da, gerekse Harran ve Akçakale ovalarının hemen yakınında yerleşim alanları zaten bulunuyor. Gerekirse tarım dışı alanlarda yeni ve modern yerleşim yerleri kurulup, tarım arazilerini işgal eden yapılar da ortadan kaldırılmalıdır.
Dileriz bu girişim amacına ulaşır ve toprağımız ebediyen korunmuş olur.