İsrail 14 Mayıs 1948'de kurulmuş, nüfusu 10 milyon civarında, sınırları oynak ve işgallerle genişlemesine devam eden terörist zihniyetli bir katliam şebekesidir...

İsrail'in bu coğrafyadaki varlığını koruması, barış yapmasına değil, sürekli bir savaş halinde yaşamasına bağlıdır. Barış zaman kazanmak için kullanılacak bir taktiktir. Böylece doku uyuşmazlığı yaşadığı coğrafyada uyanıklık içinde olmayı sağlamaktadır.

Yahudi ideolojisi, Büyük İsrail'i (Arz-ı Mev'ud) kurmak olup bir toprağın kurtarılması onun Yahudi olmayanlardan alınıp, Yahudilere verilmesi ve gerçek sahiplerinin bir başka yer ve ülkeye sürülerek transfer edilmesini içerir. İsrail'in yayılmacılığı yalnızca Yahudilere ait bir alan meydana getirmektir. Bu tüm bölge için her zaman bir tehdit oluşturmaktadır.

İsrail kendi varlığını sürekli tehdit altında hissettiğinden, emniyeti için bölgedeki devletlerin içindeki etnik ve mezhepsel farklılıkları ve bunların isyan etmelerini destekleyerek, bölmeyi, küçültmeyi, zayıf ve etkisiz hale getirmeyi hedeflemektedir.

Bugün, PKK/PYD/YPG'yi en çok destekleyen ve bir Kürt devleti kurulmasını isteyen bu coğrafyadaki yegane ülke İsrail'dir.

Yahudi inancına göre Allah'ın Hz. İbrahim’e ve soyundan gelenlere vermeyi vaad ettiği yere 'Arz-ı Mev‘ud', yani vadedilmiş topraklar (Nil ırmağından Fırat ırmağına kadar olan bölge) denir. Bu toprakların vaadedilmesi İsrailoğulları’nın iyiliğinden değil Rabb’in Hz. İbrahim, İshak ve Yakub’a verdiği sözün gereği idi.

İsrail, mağduriyet numarası yapan, BM kararlarını ihlal eden, Ortadoğu, Gazze ve Filistin topraklarında devlet terörü uygulayan soykırımcı, işgalci ve haydut bir örgüttür.

İsrail asla yalnız değildir. ABD, Yunanistan ve

diğer NATO, AB ülkeleri arkasındadır.

İsrail dünyanın gözü önünde ABD'nin yüksek teknoloji himayesi altında Filistin'de azgınca ve acımasızca katliamlarına devam etmektedir.

İsrail’in bölgesel stratejisinin temelinde, su, petrol ve doğal gaz sahalarına ulaşmak ve güzergâhları kontrol altına almak vardır.

İsrail’in stratejik hedefi, arz-ı mev'ud ve enerji+su+tarım üçgenini kontrol ederek, bölgedeki varlığını kuvvetlendirmektir. “Pax Israelica” adıyla sunulan bu plan, gerçekte Büyük İsrail Projesi’nin modern versiyonudur.

İsrail, Güney Kıbrıs’ta da faaliyetler yürütmekte ve vadedilmiş topraklar kapsamında 22 ilimizi de ele geçirmek istemektedir.

İsrail Türkiye’ye saldırır mı?

Savaşa neden olacak çapta Türkiye’ye bir saldırı düzenlemeyi göze alır mı?

Öncelikle, şu tespiti yapalım;

İsrail’in ahlaksız, saldırgan ve yayılmacı politikalarının artık fiziki saldırılara dönüştüğü ortamda, Ortadoğu’da hiçbir devlet ve hiçbir ulus İsrail’in Arz-ı Mev'ud hayali nedeniyle güven altında değildir.

Ancak;

Türk Silahlı Kuvvetleri diğer ordulara benzemez.

Hava savunma sistemimiz güçlendi. İsrail uçak kaybını göze alamaz. SİHA, İHA ve dron üretimi, teknolojisi ve kullanımında dünyada ilk 3 ülke arasındaki Türkiye'ye karşı çekimser kalabilir.

Türk istihbaratı Ortadoğu'da oldukça etkin ve aktiftir.

Türk donanması, Doğu Akdeniz’in hatta Akdeniz’in en güçlü donanması haline geldi.

Türkiye bir NATO ülkesidir...

İsrail ABD/AB olmadan Türkiye'ye doğrudan ve açıktan saldırmayı göze alamaz. Ancak ABD'nin teşvik ve desteğiyle buna cesaret edebilir.

İsrail, PKK/YPG terör örgütü vasıtasıyla, Suriye’de Türkiye’ye komşu oldu.

İsrail hava saldırılarıyla birlikte Türkiye içindeki taraftar ve işbirlikçileri aracılığıyla kaos ortamı yaratma teşebbüsünde bulunabilir ve Kürtleri kullanarak isyana teşvik edebilir. Vatansever Kürt vatandaşlarımızı kandıramayacağından, bölücüler ile Suriye'deki YPG ve İŞID'ı kullanabilir.

Türkiye İsrail'in tehdit algısını en üst seviyeye çıkarmış durumdadır.

Dünyanın en güçlü ordularından ve savunma sanayilerinden birine sahip olan Türkiye, güvenlik politikalarını pekiştirecek, geliştirecek güç, imkan ve kabiliyete sahiptir.